Yemen, Pakistan, Malezya, Irak, Filistin gibi birçok ülkeden 50 İslam aliminin imzaladığı bir metinde, Erdoğan’ın politikalarının Türkiye’de özgürlük ve güvenliği sağladığı, başörtüsü yasaklarını kaldırdığı, camilerin inşasına izin verdiği, Kuran’ın ezberlenmesini teşvik ettiği, böylece Türkiye’nin adaletsizlik ve zulümle karşı karşıya kalan Müslümanlar için güvenli bir sığınak haline geldiği söyleniyor.
Metinde Türkiye’nin Erdoğan döneminde askeri bir güç haline geldiği, sağlık ve altyapı alanlarında büyük ilerlemelere tanık olunduğu dile getiriliyor, bunun da dünya Müslümanları için iyi sonuçlar üreteceğine işaret ediliyor. Metnin sonunda, oy hakkına sahip Müslümanlardan Erdoğan’a oy, sahip olmayanlardan ise dua isteniyor.
https://www.islam21c.com/politics/scholars-of-ummah-call-for-erdogan-re-election/
İmza metni hakkında Bülent Şahin Erdeğer ve Talha Hakan Alp’ten görüş aldık.
Bülent Şahin Erdeğer: “İhvan’ın dünya üzerinde kurduğu geniş bir ağ var. AK Parti de İhvan’ı destekliyor. Dolayısıyla İhvancı isimler seçim vakti gelince destek açıklamaları yapıyorlar ama açıklamalar sadece kimlikçilik yani laik-antilaik retoriği üzerinden yapılıyor. Yasir Qadhi, Amerikalı Selefi bir vaiz. İmza listesinde çok saygın Sünni alimler de var ama hepsinin ortak noktası İhvan network’ünün içinde olmaları.
“Ümmet çok geniş bir kavram, hiç kimsenin ümmet adına konuşma hakkı yok. Ümmet adına konuşmak demek 1 milyar 800 milyon insan adına konuşmak demek. Böyle bir yetkiye sahipler mi? Hayır. Kendi adlarına konuşabilirler.”
Talha Hakan Alp: “İmzacılara baktığımda hemen hemen hepsinin siyasal İslamcı olduğunu görüyorum. Bunlar aslında ümmeti temsil yerine genelde siyasal İslamı temsil ediyorlar. İhvan çizgisindeki alimlerin farklı isimler altında oluşturduğu kuruluşlar. Ortak açıklama yapmalarına yol açan şey, siyasal İslam. Erdoğan’a minnet borçları var. Ülkelerinden çıkmak zorunda kaldıklarında himaye edilmişler; kimisine vatandaşlık veya başka imkânlar verilmiş olabilir. Hem minnet borçlarından hem de ideolojik olarak yakınlıkları sebebiyle açıklama yapmışlar. Ayrıca açıklama yapmalarını Türkiye’den birileri istemiştir, kendileri yapmamıştır diye düşünüyorum.”