Ana SayfaDış HaberÇEVİRİ | Boris Johnson yazdı: Musk ve Zuckerberg kafes dövüşü bize neler...

ÇEVİRİ | Boris Johnson yazdı: Musk ve Zuckerberg kafes dövüşü bize neler söylüyor?

Şu anda bu metni, sahip olduğum en güzel ve en güvenilir Amerikan yapımı Apple dizüstü bilgisayarda yazıyorum ve bu neredeyse on yıllık bir bilgisayar. Bu yazı Daily Mail'in merkezine ışınlanmadan önce, Elon’un sahibi olduğu yüzlerce alçak yörünge uydusundan birine yükselecek ve elbette İngiliz sistemini kullanmıyor olmak bana acı veriyor. Bugün ABD, Avrupa'yı peşinden sürüklüyor. ABD'nin şu anda Euro bölgesinden neredeyse yüzde 50 daha büyük. Üstelik yaklaşık 100 milyon daha az insanla! Brexit'i bu kadar sert bir şekilde desteklememin ana nedenlerinden biri, Britanya'nın bu yorgun ve başarısız Avrupa ekonomik modelinden, kötü düşünülmüş düzenlemelerden ve büyük ücret dışı maliyetlerden kaçması gerektiğine inanmamdı. Bu kafes dövüşçülerini milyarlara ulaştıran çılgın macera ruhuna gerçekten hayran olduğumuzu ve takdir ettiğimizi göstermeliyiz! Bu Amerikan devlerini yaratan özgünlük ve enerjiyi bu ülkede serbest bırakmalıyız.

İki teknoloji multi-milyarderi Elon Musk ve Mark Zuckerberg arasındaki kafes dövüşünü kimin kazanacağı konusunda hiçbir fikrim yok. Sürtüşmenin hala devam edip etmediği bile tam olarak belli değil, yine de devam etmesini umuyor ve bunun için dua ediyorum.

Spor müsabakalarının bugünkü kapsamına bakacak olursam, çocukken izlemek için sabahladığım Ali-Foreman dövüşü olan Rumble In The Jungle’dan daha büyük olacağını söyleyebilirim. Küresel hayal gücümüz için, Hollywood tarafından sahneye konan herhangi bir teke tek müsabakadan çok daha büyük olacak. Hatta muhtemelen Gladyatör filminin doruk noktasında İmparator Commodus ile rakibi Maximus arasındaki dövüşten daha eğlenceli olacak.

Daha önce hiç kafes dövüşü görmedim. Kurallar hakkında hiçbir fikrim de yok. Ancak paramı tahmin edeceğiniz gibi, yaşlı olana, yani 50’li yaşlarda olana oynayacağım. Evet, Musk’ın 39 yaşındaki acemi Zuckerberg’i yere serecek deneyime sahip olmasını bekliyorum. Fakat açıkçası, bu kimin umurunda? Kimin kazandığının hiçbir önemi yok. Önemli olan ve bu kadar görkemli olan bu akıl almaz olayın ciddi bir şekilde düşünülüyor olması.

Önemli olan, bu iki yöneticinin normal koşullarda toksik erkekliğin çirkin bir göstergesi olarak kınanacak bir dövüşe hazırlanmak için deli gibi ağırlık çalıştıklarının söylenmesidir.

Bu kafes dövüşü bir dönüm noktasıdır. Bütün bu plütokratlar, alfa-erkek boynuzlarını kilitleyerek, yeterince paranız varsa en ilkel içgüdülerinizi alenen tatmin edebileceğinizi kanıtlayacaklar ve solcuların bunun ergenlik olduğunu söylemesine aldırmayacaklar.

Bu olayın tadını kaçırmaya çalışan oyun bozanlara sakın aldırmayın. İş dünyasının kılık kıyafet kurallarını bir kenara bırakın ve sorunu eski yöntemlerle, erkek erkeğe çözün! Bu risk alma ve saldırganlık gösterisi bize Amerika, dünya ekonomisinin gidişatı ve Brexit Britanyası’nın önündeki büyük seçimler hakkında çok şey anlatıyor.

Şu anda bu metni, sahip olduğum en güzel ve en güvenilir Amerikan yapımı Apple dizüstü bilgisayarda yazıyorum ve bu neredeyse on yıllık bir bilgisayar.

Kısa bir süre sonra, kompozisyonun kor gibi yanan taze sıcağı sona erdiğinde, bunu Daily Mail’deki editörlere göndereceğim; ve biliyor musunuz – bunu yapmak için geniş bantlı hızlı internet kullanmadığımı söylemekten büyük üzüntü duyuyorum.

Yönettiğim dinamik hükümet döneminde Birleşik Krallık’ta gigabit kapsama alanı % 7’den hanelerin yaklaşık % 70’ine yükseldi, ki bu nerden baksanız üç yıldan biraz daha uzun bir süre için hiç de fena bir gelişme değildir. Ancak bazı kırsal bölgelerde Openreach internet şirketinin internet sorunlarınızı çözmesinin hala çok uzun sürdüğünü keşfettim, bu yüzden hepsini asın dedim ve Starlink’i kurduk. O yüzden “Elon’a Destek!”

Yani bu yazı kısa bir süre sonra, Daily Mail’in merkezine ışınlanmadan önce, Elon’un sahibi olduğu yüzlerce alçak yörünge uydusundan birine yükselecek ve elbette İngiliz sistemini kullanmıyor olmak bana acı veriyor. Keşke Elon Musk’ı daha da zengin etmiyor olsaydım.

Ama bunun alternatifi nedir? İyi, güvenilir bir geniş banta ihtiyacımız var. Kafes dövüşçüsü ABD’li işadamımız da bunu sağlıyor. Peki çevremizdeki köylerin çakıl taşlı yollarında ne görüyorsunuz? Oxfordshire’ın güzel yollarında hangi tür arabalar sessizce dolaşıyor? Tesla’lar tabiki! Bir sürü sıfır emisyonlu, pille çalışan Tesla. Amerika Birleşik Devletleri’nde üretiliyorlar ve şirketin sahibi yine o Musk denen adam.

Bahse girerim ki gördüğümüz o araçların sahipleri İngiliz yapımı bir elektrikli araca sahip olmayı tercih ederlerdi. Fakat korkarım ki şu anda, yollarda gördüğüm arabaları kabaca bir saydığımda, ABD araçlarının diğer tüm markalardan daha hızlı müşteri bulduğu anlaşılıyor.

Musk’ın otomobil zaferi, sıfır karbon emisyonlu yeşil teknoloji ile olağanüstü bir zenginlik ve milyonlarca yüksek ücretli iş yaratabileceğinizi kanıtlıyor.  Çözüm, sıfır karbon emisyonuna ulaşma gayesinden vazgeçmek değil elbette (ki bu bana çevresel açıdan mantıklı ya da seçimler açısından mantıklı gelmiyor ama olsun). Bunun yerine Birleşik Krallık ekonomisinin kaçınılmaz ve büyüyen yeşil devrimden faydalanmasını sağlamak için daha çok çalışmamız gerekiyor.

Şu anda kârın Amerika’ya gidiyor gibi göründüğünü görmek üzücü bir durum. Aktardığım tüm ampirik kanıtlar, örneğin Amerika’nın ticari ve teknolojik başarısı, veriler tarafından doğrulanıyor gibi görünmektedir. Bu rakamlar o kadar çarpıcı ki, artık çok iyi biliniyorlar. Ancak tekrarlanmayı da hak ediyorlar. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi tarafından yakın zamanda yapılan bir çalışmaya göre, 2008 krizinden bu yana geçen 15 yılda Avrupa (İngiltere de dahil) ve ABD arasındaki ekonomik performansta radikal bir farklılaşma görülmüş.

2008 yılında AB ekonomisi ABD’den biraz daha büyüktü ki bu beklenen bir şeydir, çünkü ABD’deki yaklaşık 330 milyona kıyasla AB’de (artı İngiltere) yaklaşık 500 milyon insan yaşıyor. Bugün ABD, Avrupa’yı peşinden sürüklüyor. Avrupa Birliği artı İngiltere’nin geçen yılki toplam GSYH’si 19 trilyon dolardı. ABD ise 25 trilyon dolara yükseldi. Bu da ABD’nin şu anda Euro bölgesinden neredeyse yüzde 50 daha büyük olduğu anlamına geliyor! Üstelik yaklaşık 100 milyon daha az insanla!

Aradaki fark o kadar büyük ki utanç verici bir hal aldı ve elbette farklı insanlar farklı çözümler üretecek. Brüksel’de Komisyon yetkilileri ilerde AB tek pazarını ‘tamamlamamız’ gerektiğini söyleyecekler. Eğer daha fazla ‘uyumlaştırma’ ve daha fazla düzenlemeye sahip olsaydık, Microsoft, Tesla ve Apple ölçeğinde Avrupa ‘şampiyonları’ üretebilirdik.

Ne saçmalık! Bu saçmalıklara hala inanan kaldı mı? Brexit’i bu kadar sert bir şekilde desteklememin ana nedenlerinden biri, Britanya’nın bu yorgun ve başarısız Avrupa ekonomik modelinden, kötü düşünülmüş düzenlemelerden ve büyük ücret dışı maliyetlerden kaçması gerektiğine inanmamdı.

Evet, millet, yedi yıl geçti. Kısmen Covid yüzünden, hala isteğimiz hıza ulaşamadık. Hala AB’nin çekim alanında tutuluyoruz. Şunu söyleyebilirim ki ‘Windsor Çerçevesi’ gibi anlaşmalar hiç de yardımcı olmuyor, çünkü böyle anlaşmalar Kuzey İrlanda da dahil olmak üzere Birleşik Krallık’ın tamamının AB rejimlerinden farklı bir yol izlemesini iyice zora sokuyorlar.

Fakat bir başlangıç yaptık. Biyolojik bilimler ve finansal hizmetler konusunda ayrışıyoruz, çok daha ileri ve hızlı gitme potansiyelimiz var. Brexit Britanyası’nın artık radikal bir şekilde farklı olduğunu, insanların yatırım yapabileceği bir yer ve Avrupa’nın herhangi bir yerinden çok daha hızlı büyüyebileceği bir yer olduğunu göstermemiz gerekiyor.

Daha önce de belirttiğim üzere, kurumlar vergisini kesinlikle arttırmamalıyız. İrlandalıları alt etmeli, burayı, açık olalım,  kişisel ve ticari vergilere ve servet yaratmaya yönelik tutumumuzda daha Amerikan’vari bir yer haline getirmeliyiz.

Bu kafes dövüşçülerini milyarlara ulaştıran çılgın macera ruhuna gerçekten hayran olduğumuzu ve takdir ettiğimizi göstermeliyiz! Bu Amerikan devlerini yaratan özgünlük ve enerjiyi bu ülkede serbest bırakmalıyız. Buna akla gelmeyeni söyleme ya da yapma istekliliği de dahildir. Çünkü bunu yapmazsak, daha sersem, daha donuk, daha yoksul bir ülke olacağız ve yine daha sersem, daha donuk, daha yoksul bir Avrupa’ya manyetik olarak bağlı kalacağız.

Bu arada, Musk-Zuckerberg karşılaşması gerçekleşirse, kazananı Cumberland güreş pankrationuna* davet ediyorum!! Para ödülü olarak da kazananın diğerinin yıllık gelirinin yarısını almasını öneriyorum!

*Pankration: MÖ 648’de ortaya çıkan boks ve güreşi birleştiren eski bir Yunan sporu.

Çeviri: Hasan Ayer.

Kaynak: https://www.dailymail.co.uk/news/article-12397949/BORIS-JOHNSON-madcap-cage-fight-Musk-Zuckerberg-tells-make-Brexit-Britain-richer.html.

- Advertisment -