Ana SayfaHaberlerŞerif Mardin'in ardından…

Şerif Mardin’in ardından…

 

1976-79 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dekanlığı görevini yürütmüş olan Şerif Mardin, sosyal bilimler alanında yaptığı çalışmaların yanı sıra yetiştirdiği öğrencileriyle de bilim dünyasına damga vurmuştu.

 

Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra Stanford Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü’nden mezun olan Mardin, John Hopkins Üniversitesi’nde lisansüstü eğitimini aldı. 1954 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde asistan olarak çalışmaya başladı. Doktora derecesini “Yeni Osmanlıların Düşünsel Yapıtları” teziyle Stanford Üniversitesi’nden alan Mardin, 1964’te doçent, 1969 yılında da profesör oldu. 1973 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ne geçen Mardin, burada Siyaset Bilimi ve Sosyoloji dersleri verdi. Boğaziçi Üniversitesi Aptullah Kuran Üstün Hizmet ödülü sahibi olan Mardin aynı zamanda uluslararası sosyal bilim camiası tarafından da bilinen bir isimdi. Columbia, California ve Oxford Üniversitelerinde konuk öğretim üyeliği, American Üniversitesinde öğretim üyeliği yaptı. Aynı üniversitenin İslami Araştırmalar Merkezi’nin başkanlığını yürüttü. Daha sonra Sabancı ve İstanbul Şehir Üniversitelerinde çalışmalarını yürüten Şerif Mardin, 2010 yılında Sabancı Üniversitesinde Emeritus Profesör oldu.

 

Mardin özellikle Türk Modernleşmesi üzerine yaptığı çalışmalarla çığır açtı. 1950’li yıllarda Stanford Üniversitesi’nde lisansüstü çalışmaları esnasında ‘Fikir ürünlerinin siyasal yapının şekillenmesindeki rolü’ üzerine eğilen Mardin, Türk Modernleşmesini bu bağlamda incelemiş ve kendi deyimiyle ‘Günümüzde Batı sosyal ve siyasal düşüncesinin Batı dışında gelişen ülkelerin siyasi akımlarında yansıması nasıl değerlendirilebilir?’ sorusunu irdelemiştir. Bu bağlamda Yeni Osmanlıların Düşünsel Yapıtları tezini ortaya çıkaran Mardin’in düşüncelerini Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Zafer Toprak şu şekilde özetliyor:

“Türk modernleşmesinin kaçınılmazlığını vurgulayan, Türkiye’nin kendi iradesi dâhilinde ulusalcı bir çizgi izleyerek modernleşeceği görüşünü savunan aşırı indirgemeci (redüksiyonist) bir bilim anlayışına karşı çıkmış, bunu Kemalizmin entelektüel kalıntısı olarak yorumlamıştı. Bu süreçte 19. yüzyıldan miras iki öğenin, "ulusun önceliği" (primacy) ve bilimcilik (scientism) anlayışının hâkim konumunu eleştirmişti. Cumhuriyet ideolojisinin Cumhuriyet’e intikal eden yapı ile Cumhuriyet’in kurmak istediği sistem arasındaki ilişkiyi görmezlikten geldiğini söylemişti. Maurice Barres’den esinlenen Kemalizm’in “milli irade” kavramının ulus inşa sürecindeki zorunluluğunu sorgulamıştı. Bir anlamda Cumhuriyet’in kurucu kadrolarının Rousseau'ya olan bağlılığının sakıncalarına dikkat çekmişti.”

 

Şerif Mardin’in bir diğer dikkat çekici çalışması ise 1973 yılında yayınladığı “Center-Periphery Relations: A Key to Turkish Politics?”(Merkez-çevre ilişkileri: Türk siyasetinin anahtarı mı?) makalesi olmuştur. Osmanlı ve Türk siyasetinin merkez ile çevre arasındaki gerilime dayandığını iddia eden Mardin, makalesinin yayınlanmasının üzerinden 40 yılı aşkın süre geçmesine rağmen bu kavramların hala daha tartışılmasını sağlamıştır. Merkez-çevre paradigmasının yanı sıra Mardin’in Türk toplumunu anlama çabasına dönük olarak ortaya attığı ‘mahalle baskısı’ kavramı da sosyal bilim dünyasında tartışılagelmiştir. Türk modernleşmesi, Türkiye’de toplum ve siyaset ve devlet-toplum ilişkilerine ek olarak Mardin’in Türkiye’de din üzerine de eserleri bulunmaktadır.

 

Şerif Mardin sadece yürüttüğü bilimsel çalışmalar ya da yetiştirdiği bilim insanlarıyla akademik dünyada var olmamış aynı zamanda yazdığı eserlerle yeni kuşaklara önemli bir birikim bırakmıştır. Bugün Siyaset Biliminden Sosyolojiye, Tarihten Ekonomiye kadar sosyal bilim dünyasına adım atan genç araştırmacıların da Şerif Mardin’in onlarca yıldır ortaya çıkardığı külliyat sayesinde bu alanlara olan ilgisi artmıştır.

 

Dün kaybettiğimiz Prof. Dr. Şerif Mardin hocamız ile ilgili olarak Boğaziçi Üniversitesi’nden meslektaşları ve arkadaşları görüşlerini de bizimle paylaştılar:

 

Prof. Dr. Yeşim Arat:

Şerif Mardin Türkiye'de sosyal bilimi uluslararası düzeye yükseltmiş bir bilim insanıydı. Onun çalışmaları ufkumuzu açtı, bizleri Türkiye ile sosyal bilimci olarak ilgilenmeye özendirdi. Hala onun merkez-çevre analizini tartışarak Türkiye'deki devlet-toplum ilişkilerini anlamaya çalışıyoruz. Şerif bey herkesten önce din konusunun Türkiye için önemine dikkati çekmişti. Kendisinin Boğaziçi Üniversitesi sosyal bilim geleneğine katkısı da dönüştürücü olmuştur.

 

Prof. Dr. Şevket Pamuk:

Prof. Dr. Şerif Mardin 20. yüzyıl Türkiye’sinde dinin ve kültürün sosyal ve siyasal yaşamdaki önemini en iyi anlayan ve tahlil eden sosyal bilimcidir. Prof. Mardin’in Boğaziçi Üniversitesi’ndeki sosyal bilimler geleneğinin yerleşmesine ve gelişmesine de çok büyük katkıları olmuştur.

 

Prof. Dr. Faruk Birtek:

Şerif bey müstesna bir insandı. Zarafeti, beyefendiliği, usul bilgisi ile örnek bir insandı. Bilim insani olarak hiç bir gün ezbercilik yapmamış, her çalışması özgün, ufuklar açıcı nitelikte olmuştur. Son güne kadar yorulmayan, yenilikler arayan bilimsel merakı vardı. Dünya çapında bir entelektüel idi. Şerif Bey’in uluslararası saygınlığının mertebesine sosyal bilimlerde Türkiye’den kimse yetişmedi.

Şerif Bey bilimsel çalışmaları ile bugün kullandığımız bir çok kavramın öncüllüğünü yapmış, "merkez-çevre" paradigmasını eşsiz  bir çalışma ile Osmanlı ve Türkiye tarihine ilk uygulayan olarak çoğumuza yeni ufuklar açmıştır. Üniversitemizde sosyal bilimlerin ağırlığının mimarı Şerif Bey’dir. Hakkı ödenemez.

Kişisel olarak kendisine ben çok şey borçluyum. Cambridge, Berkeley, Yale’den gelen beni Şerif Bey’in ve o günkü meslektaşlarımın yaratmış olduğu bilimsel ciddiyet ve heyecan Boğaziçi’ne bağladı, bana Boğaziçi Üniversitesi’ni kazandırdı, hayatımın en büyük hediyesine vesile oldu. Boğaziçi’nde sosyal bilimlerin oluşmasında emeği olan meslektaşlarımın çoğu Şerif Bey sayesinde üniversitemize gelmişler, üniversitemizde oluşmuş olan uluslararası nitelikteki bilimsel mükemmellik arayışından şevk alarak üniversitemize gönül bağı ile bağlanmışlardır. İkinci olarak, Şerif Bey’in "merkez-çevre" paradigması bir çok çalışmama mesnet teşkil etmiş, bilimsel yaşamıma yön vermiştir. Kendisini en derin şükranla anıyorum. Yeri doldurulamaz.

 

Prof. Dr. Zafer Toprak:

Yarım yüzyılı aşkın bir süredir Türkiye’de modernleşme sorunsalının boyutlarının izini sürmek için başvurulan temel bilim insanı Şerif Mardin ola geldi. Şerif Mardin Türkiye’de sosyal bilimler için bir tür turnusol kâğıdı işlevi gördü. Bilimsel ikliminin gidişatını ve doğrularını en yetkin bir biçimde Şerif Mardin’in çalışmalarından izlenebildi. Şerif Mardin bilim evrenimiz için son derece önemli bir kimliği, muhalif kimliği simgelemiş bir entelektüeldi. Bu, siyasette olduğu gibi bilim alanında da kendini gösteriyordu.

Türkiye’de bilim camiasının ve Boğaziçi Üniversitesi’nin başı sağ olsun…

- Advertisment -