Hatice Asan 21 yaşında, Eczacılık öğrencisi. Beş buçuk yıldır tiyatro eğitimi alıyor. Son yıllarda da Türkiye’nin en iyi akademilerinden seslendirme, dublaj eğitimleri almış. Şimdi de bir yandan okuluna devam ediyor bir yandan da hem sosyal medya hesabından animasyonlar üzerine yaptığı seslendirme içeriklerini paylaşıyor hem de reklam ve masal seslendirme işleri yapıyor.
Hatice Asan ismine sosyal medyada geçtiğimiz günlerde Sing Your Song isimli animasyona yaptığı dublaj sonucunda daha çok rastladık. Animasyondan bir kesitte bir anne ve yirmi beş çocuğu vardı. Asan ise anneyi seslendirmişti. Ama ortada bir “problem” vardı ki o da annenin bir domuz olmasıydı.
https://www.instagram.com/reel/C0mI-2Ei6hz/?igsh=MTRubTdneDhyemZmbw==
Asan’ın paylaştığı video binlerce yorum aldı. Tahmin edileceği üzere yorumların arasında çok fazla olumsuz yorum vardı. Bu yorumlara göre videodaki amaç çocuklara domuz sevdirmek, Allah’ın haram kıldığı bir hayvanı şeker göstermekti. Hatice “Müslümansa” yaptığı çok yanlıştı. Bu Haçlı özentiliğiydi, İsrail’in Müslümanlara herhangi bir şey yapmasına gerek yoktu, düşman zaten içeridendi.
Videoya gelen bu yorumlar karşısında yüzlerce kişi de Hatice’ye destek oluyor, ona saldıranlara “Domuzu yemek haram, seslendirmek değil”, “Domuzu da Allah yaratmadı mı?” diyerek laf anlatmaya çalışıyorlardı.
Hatice Asan’la hem seslendirme kariyerini hem de yaşadığı linci konuştuk.
Sing Your Song’a yaptığın seslendirmeden dolayı “Müslüman domuz seslendirmez” lincine uğradın. Şaşırdın mı tepkilere?
Açıkçası hiç aklıma böyle bir tepki olacağı gelmemişti. İnsanların yorumlarına çok şaşırdım. Bir yandan da sevindim aklıma bile gelmediği için, çünkü bu bence bilinçaltımın temiz olduğunu gösteriyor. Destek olma, koruma amacıyla gelen de birçok kişi vardı o paylaşımımın altına. Tabii ki işin içinde sosyal medya olunca linçlenmeye açık oluyorsunuz. Kötü yorumlar yapanlar, videoların içeriklerini beğenmeyenler, eleştirenler de oluyor ama çok takılmamaya çalışıyorum. Güzel yorumların, içten teşekkürlerin, tebriklerin yanında olumsuzlar çok göze gelmiyor.
Oyunculuk ve dublaj kariyerin nasıl ve ne zaman başladı?
Oyunculuğa merakım her zaman vardı. Annem de babam tiyatroyu çok severler. İzlemekten ziyade oynarlarmış, okullarında tiyatro kulübündelermiş. O sebeple zaten çok teşvik ettiler. Şimdi masal seslendirmesi yaparken de babamın küçükken bana masal okuduğu anları hatırlıyorum. Bütün hayvanların taklidini yapar, seslerini çıkarır, hepsini canlandırarak oynardı okurken. Annemin de ses tonu ve diksiyonu çok iyidir. Düzgün konuşmamıza da hep çok önem verdiler. Neredeyse her hafta sonu annemle tiyatroya giderdik. Liseye giderken okulumun yanında belediyenin tiyatro akademisi vardı. Oraya katıldım. Sonra özel bir yerde daha tiyatro eğitimi aldım. Bu süreçte sesime dair iyi yorumlar almaya, dublaja yatkın olduğumu duymaya başladım. O yüzden ben de denemek istedim. Üst düzey eğitim veren akademilere giderek, Pınar Erengil, Aydoğan Temel, Tarkan Koç, Zeynep Özden Ayyıldız, Kadir Özübek gibi çok değerli hocalardan eğitim aldım. Pınar Erengil’le beraber seslendirme de yaptık. Çok kıymetli bir hocamdır.
https://www.youtube.com/shorts/QuAwrch6x4E?feature=share
Tiyatro temelimin olması dublaj sürecinde işe yaradı. Çünkü dublaj dediğimiz şey aslında tümüyle oyunculuktan geliyor. Bir yandan da sosyal medya hesabı açıp içeriklerimi paylaşıyorum ki piyasada görünürlük kazanabileyim. Çünkü bütün alanlarda olduğu gibi dublaj alanı için de belli bir efor sarf etmek gerekiyor. Ben de bu yüzden sosyal medyayı kullanıp hem bir yandan pratik yapıp izleyicilerin yorumlarını alıyorum, bir yandan da sektöre yavaş yavaş adım atmaya çalışıyorum.
Başörtülü olarak bu sektörde var olmak nasıl? Alışılmış bir sektör değil çünkü. Tavsiye ediyor musun yeni başlamak isteyenlere?
Artık birçok yaklaşım ve algının değiştiğini düşünüyorum. Genç kuşağın algıları bir önceki kuşağa göre çok farklı. Her şey daha global, bu tarz ayrımlar da azaldı. Eğitim alanlar arasında benim gibi başörtülüler var hep. Reklam seslendirenler de olabiliyor bazen ama çok yaygın değil. Başörtülü olunca kast olaylarından ötürü tiyatroda daha az yer edinebiliyoruz çünkü her rolü oynayamıyoruz. Dublaj daha geniş bir tercih alanına sahip. Bu sebeple bence daha fazla tercih ediliyor, rağbet görüyor.
https://www.instagram.com/reel/C1E5V-1tKSI/?igsh=MXFnZWh6dnd6M28yZg==
Geleceğe dair planların neler?
Şu anda tek tük reklam seslendirmesi yapıyorum. Bir masal uygulamasında da seslendirme yapıyorum. Sıradaki planlarım arasında stüdyolara gidip başvurmak var. Önce rabarba, dış sesler sonra küçük roller derken ilerleyebiliyorsunuz. Bu işin bir üniversitesi olmadığı için çoğu kişi alaylı bir şekilde ilerliyor. Stüdyoya gidip ustaları izleyip, yavaş yavaş öğreniyorsunuz. Ben de bu adımları tamamlamaya çalışıyorum. Tabi okulum biraz yavaşlatıyor süreci ama okulu da bitirip kendi eczanemi açtığımda dublaj işine daha çok kendimi verebileceğim. Bir yandan da sosyal medya hesabımdan paylaşımlarımı yaparak görünür olmaya çalışacağım.