Navalny’nin vefatı ile başlayalım… Türkiye bir açıklama yapmadı. En azından kimseyi itham etmeden büyük üzüntü duyulduğunu ifade edebilirdi. Hiç açıklama yapmamak Rusya’ya daha sempatik görünmek anlamına gelmiyor. Ruslar böyle şeylerden pek anlamazlar, hazzetmezler.
Filistin meselesinde yapılacak çok şey var. Herkes endişe ifade ediyor. Bu endişeyi bir kağıda dökmek lazım. Madem ki herkes iki devlet formülünde mutabık, o zaman BM Güvenlik Konseyi’ne bir karar tasarısı sunulur. Evvela gözlemci statüsünde olan Filistin üye statüsüne geçirilir. İkincisi 1967 sınırları içerisinde iki devlet formülünü de içeren bir karar tasarısı kabul edilir. 2017 yılında Barack Obama Filistin’in üye yapılmasını veto edeceklerini söylemişti. Ama 2017’den sonra çok zaman geçti, şartlar değişti. 2 devlet formülünde ısrarcıysanız evvela Filistin’i BM’de devlet olarak kabul edersiniz.
Avrupa Birliği her gün endişe ifade ediyor. Ama aksiyon lazım. AB, İsrail ile olan ortaklık anlaşmasını askıya alabilir. Yapılacak şeyler bunlar. Söz iyi ama yeterli değil. Niyekim Münih’te yapılan konferans bence çok zayıf geçti, bilhassa Amerikan tarafı hiçbir şey söylemedi. Almanya Dışişleri Bakanı daha beterdi. Macron biraz tuttu ama esas Zelensky konuştu. Dedi ki; İsrail’e harbe devam etmesi için silah vermeye devam ediyorsunuz ama kendi ülkesini savunan Ukrayna’ya yardımı ABD Kongresi henüz karar vermedi.
Kamala Harris yaptığı bir konuşmada ABD’nin dünya liderliğinden bahsetti. Bahsetmekle olmak farklı şeyler. Evet, ABD önemli bir ülke ama şu anda dünya liderliğini yapamıyor. Bunu lafla değil aksiyonla göstermesi lazım.
Hakan Fidan Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısı ile görüşüp “Karar için çok gecikmeyin, gecikmiş karar karar değildir” demiş. Çok iyi yapmış.
Bizim için en önemli konulardan biri, diplomasi tarihimizin en büyük U dönüşü olan Erdoğan’ın Mısır ziyaretiydi. Her iki taraf da geçmişte söylediklerini unutup birbirlerine sarıldılar. Türkiye-Mısır ilişkileri bir ölçüde düzelebilir ama unutmayalım ki her konuda Mısır ile aynı görüşte değiliz. Libya konusunda değiliz, boru hatları konusunda değiliz… Onun için beklentileri düşük tutmakta yarar var.
Nisan ayında Sisi Türkiye’ye gelecekmiş. Zannediyorum ki Putin’in gelişini de biz ertelettik yerel seçimlerden dolayı. Gerçi Putin Navalny’nin ölümünün ardından nasıl gelecek? Bu durum doğru veya yanlış Putin’e yazıldı. Dolayısıyla Putin’in gelişi kolay olmayacak.
Dünyanın üçüncü büyük demokrasisi olan Endonezya’da seçimler yapıldı. Düzgün seçimler yapıldı, tüm zorluklarına rağmen. Senagal Cumhurbaşkanı seçimleri erteletti ama oradaki mahkeme ‘bunu yapamazsın’ dedi. Senagal Cumhurbaşkanı şimdiye kadar Türkiye’de olduğu gibi “Ben bu kararı tanımıyorum” demedi. Bu beni acıtıyor…
Ukrayna biraz geriledi. Ama dikkat edin, Zelensky “Niye hızlı ilerleyemiyorsunuz?” diyenlere güzel bir şey söyledi: “Rusya’nın Çin ve Kuzey Kore’den aldığı mühimmat ve silah Batı’dan daha hızlı geliyor Rusya’ya. Rusya nasıl bu kadar dayanıyor diye sormanız lazım.”
Latin Amerika ülkeleri çetelerle uğraşmaya devam ediyor. Devletler uyuşturucu trafiğini durdurmak bir yana azaltamıyor bile. Böyle karmaşık bir dünyada Kamala Harris’in ABD’nin dünya liderliğinden bahsetmesi bana pek inandırıcı gelmiyor…