AK Parti milletvekili Tuğrul Türkeş’in Osman Kavala’nın yeniden yargılama başvurusunun reddedilmesiyle ilgili eleştirilerde bulunduğu mülakatta söylediği, “Ben, hayatının 7 yılını, ömrünün 10’da 1’ini cezaevinde geçirmiş bir babanın çocuğuyum” cümlesi, İYİ Parti’den milletvekili olan kardeşiyle kendisini karşı karşıya getirdi.
Tuğrul Türkeş’in sözlerini köşesine taşıyan Oral Çalışlar, 12 Eylül döneminde birlikte hapis yattığı Alparslan Türkeş’in o günlerde kendisine, “Bu akşam oğlum nişanlanıyor. Tek oğlumun nişanında bulunamıyorum Oral Bey” dediğini aktararak, “Türkeş, oğlunun düğününü cezaevinde olduğu için göremedi” diye yazdı.
İYİ Parti milletvekili Ayyüce Türkeş, farklı anneden ağabeyi olan Tuğrul Türkeş’in sözlerini köşesine taşıyan Oral Çalışlar’ın yazısını sosyal medya hesabından sert bir mesajla paylaştı.
“Başbuğ Türkeş ile Osman Kavala’yı aynı kefeye koymak kimsenin haddine değildir” diyen Ayyüce Türkeş, mesajının devamında şu ifadelere yer vermişti:
“Başbuğ Türkeş, oğlunun düğününü hapiste olduğu için değil; oğlu babası hapisteyken düğün yaptığı için görememiştir. Şunu da vurgulamak isterim ki Başbuğ Türkeş kendi evladı dahil hiç kimseye bedel ödetmemiştir; her türlü bedeli kendi ödemiş ve arkasında çok büyük gurur verici bir manevi miras bırakmıştır. Bedel ödediği olarak söylediğiniz şeylere de kendi hiçbir zaman bedel ödemek olarak bakmamış ve bir gün bile şikayet etmemiştir. Yaşadığı her şeyi büyük Türk Milleti’ne hizmet olarak gördü o yüzden hiç yılmadı/yıkılmadı.”
Oral Çalışlar, Serbestiyet’e yaptığı açıklamada, yazısında bahsettiği anısıyla ilgili şunları söyledi:
“Alparslan Türkeş’in bu sözlerine kendisinin sağlığında, ilk önce 1986’daki yazı dizisinde ve hemen ardından ilk baskısı yapılan Liderler Hapishanesi kitabımda aynı şekilde yer verdim. 1997’deki vefatına kadar kendisiyle de defalarca kez gazeteci olarak görüştüm ve bir kere bile bana bu anlatımda bir yanlışlık, hata, eksiklik olduğuyla ilgili bir şey söylemedi.”
Tuğrul Türkeş ise “Ben hiçbir yazımda veya konuşmamda rahmetli Türkeş’e atıf veya alıntı yapmadım, yapmam. Konu beni veya aileyi ilgilendiren bir konu değildir” mesajını paylaştı.
Ayyüce Türkeş, tartışmalarla ilgili Serbestiyet’e konuştu.
“Türk milletinin ordusu, hukuk sistemi, mahkemesi, askeri, polisi kutsaldır”
Ağabeyiniz, AK Parti milletvekili Tuğrul Türkeş’in Osman Kavala’yla ilgili bir mülakatı ve konuyla ilgili Oral Çalışlar’ın yazısı üzerine sert bir tweet attınız. Tepkinizin esas hedefi nedir?
Öncelikle ben aslında o tweeti Tuğrul Türkeş’in açıklamaları için değil Oral Çalışlar’ın yazısıyla ilgili olarak attım. Yazıda, “Baba Türkeş’in siyasette çektiklerinin bedelini ödeyen Tuğrul Türkeş” diye bir ifade geçiyor. Biz Türkiye için yapılan hiçbir şeyi bedel ödemek olarak görmüyoruz. Biz babamdan böyle gördük. Babam Başbuğ Alparslan Türkeş, ömrünü bu millete, bu devlete adamış bir insan. O yüzden biz bunu bedel olarak görmüyoruz. Bu gibi yorumlar bizim açımızdan pek hoş olmayan yorumlar. Evinize ekmek götürmek için çalışıyorsunuz veya çocuğunuzu her türlü tehlikeden koruyorsunuz, bunları bedel ödemek olarak görür müsünüz? Babamın bakış açısı buydu.
Kaldı ki Türkeş yaşarken bir kere bile “Şu kadar sene hapiste yattım” diye bir beyanatını gösteremezsiniz. Biz babamdan bunların ne kadar yanlış olduğunu dinleyerek büyüdük. Çünkü Türk milletinin ordusu, hukuk sistemi, mahkemesi, askeri, polisi kutsaldır. Kurumların içindeki insanlar yanlış yapabilir. Ama o kuruma zarar verici söylemlerde bulunmak, devlete zarar verir. O yüzden bu tarz şeylerin söylenmesi doğru değildir.
Tuğrul Türkeş, babası hapisteyken 26 yaşında yetişkin bir insandı. “Aman yazık, gözleri doldu” falan denecek, çok da dramatize edilecek bir yaşta denemez herhalde. Ben 3 yaşındaydım, kardeşim Ahmet 2 yaşındaydı.
“Alparslan Türkeş, Gezi zamanında yaşamıyordu”
Yani Osman Kavala mevzusuyla ilgili babam üzerinden gereksiz bir kıyas yapılıyor. Dileyen, “Ben, Osman Kavala’nın çıkmasından yanayım. Bunun için gereğini yapacağım, uğraşacağım” diyebilir. Tuğrul Türkeş de bunu söyleyebilir, Oral Çalışlar da söyleyebilir, bir başkası da söyleyebilir. Ama Alparslan Türkeş’i bu işin içine neden sokuyorlar bunu anlamıyorum. Alparslan Türkeş, Gezi zamanında yaşamıyordu. Bu konuyla ilgili bir dahli yok. Bu durum beni rahatsız etti. Bu bir.
İkincisi, “Türkeş kardeşlerin kavgası” falan gibi başlıkların atılması da beni rahatsız ediyor. Ben 1977 doğumluyum, Tuğrul Türkeş 1954 doğumlu. Tuğrul Türkeş’in benim kadar çocukları var. Benim bir kavgam zaten olamaz. Kendisi de zaten uzun yıllardır siyasetin içinde. Herkesin kendine göre bir duruşu, görüşü olabilir.
“Kavala’yı içeride tutan, hukukun kararını işletmeyen kim? AK Parti”
Ayrıca Osman Kavala’yı hapiste kim tutuyor? Hapse neden girdi? O da ayrı bir konu. Hapse atan AK Parti. Hala hapiste tutan AK Parti. Tamam hukuk var ama hukukun kararını işletmeyen kim? Yoksa ben mi yanlış biliyorum? Biz yapmadık. Onlar tutukladı.
Zaten Turgut Türkeş’in bulunduğu pozisyonu da hepimiz biliyoruz. Avrupa Birliği, AKPM Türk Grubu Başkanı ve orada da zaten hep Kavala gündeme geliyor.
“Türkiye dış kaynak açısından köşeye sıkışınca Kavala akıllarına geldi”
Bu konu, neden şu anda bu kadar önemli oldu? Çünkü Türkiye dış kaynak, finansman açısından köşeye sıkıştı. Bu konu Türkiye’nin elinde; Avrupa’yla, Batı dünyasıyla bir pazarlık konusu gibi oldu. Bu nedenle şimdi bu kadar gündemde. Yıllardır bu konudan bahsetmeyen iktidar cenahındaki isimler niye yıllarca ses çıkartmadı bir yorum yapmadı da şimdi akıllarına geldi?
Dediğim gibi Tuğrul Türkeş’in açıklamasından ziyade Oral Çalışlar’ın yazısıyla ilgili attım o tweeti. Oral Çalışlar’ın Türkeş’e ve Türkeş’in savunduğu fikirlere bakış açısı ortadayken, şimdi Türkeş’in hapiste yattığını dile getirme ihtiyacını niye hissetti onu da anlayamadım.
Ben Alparslan Türkeş’in bu konuya dahil edilmesinden yana değilim. Oral Çalışlar’ın da durup dururken niye böyle bir köşe yazısı yazdığını da hala anlayamadım.
“Oral Çalışlar, benimle ilgili bir yazı da yazsın”
Siz benden daha iyi bilirsiniz ama yine de hatırlatayım Oral Çalışlar, babanız Alparslan Türkeş’le 12 Eylül döneminden hapishane arkadaşı ve o dönemden bir anısından bahsediyor yazısında da.
Oral Bey, o zaman benimle ilgili de bir yazı yazsın. Babamın beni de çok anlattığını düşünüyorum.
Tuğrul Türkeş, o tarihte 26 yaşında bir insan. Tabii ki babasının hapis yatması etkiler. Tamamen haksız bir şekilde hapis yattı. Alparslan Türkeş’in bir saniye bile hapiste yatmaması gerekiyordu. 940 sayfalık iddianame ile yargılanıp; Gümrük Tekel Bakanlığı gibi önemli bakanlıklar da MHP’deyken, bir tanesinden bile hüküm giymeyip, hepsinden aklanmış bir insan. Ve 5 sene hapishanede yattı babam. Bununla ilgili de ne AİHM’e gitti, ne şikayet etti, ne bir gün anlattı. Konuşmadı bile. O yüzden şimdi bunları ajite edip Osman Kavala’yla aynı kefeye konması doğru değil. Ben Alparslan Türkeş ile Osman Kavala’yı aynı kefede görmüyorum.
“Babamın evliliğe rızası var mıydı yok muydu bilen biliyor”
Attığınız tweette, “Başbuğ Türkeş’in hatıralarını merak edenler, Başbuğ kendi anlatıp yazdırdığı Şahinlerin Dansı’nı okuyabilir. Başbuğ Türkeş, oğlunun düğününde hapiste olduğu için değil, oğlu babası hapisteyken düğün yaptığı için görememiştir” diye bir ifade geçiyor. Buradan, Tuğrul Türkeş’in Alparslan Türkeş’in tam anlamıyla rızası veya onayı yokken evlenip düğün yaptığı gibi bir sonuç çıkıyor.
Rızası vardı yoktu herkes biliyor. Ben bu konu hakkında bir şey söylemek istemiyorum. Bilenler biliyor, Tuğrul Türkeş de biliyor. Ben söyleyeceğimi söyledim. O hanımefendi vefat etti. Zaten Tuğrul Türkeş’in de şu anda ya üçüncü ya dördüncü evliliği.
“AK Parti ile MHP arasında bir kriz çıkmasını engellemek amacıyla mı yapılıyor bunlar bilmiyorum”
Oral Çalışlar, o yazısında da atıf yaptığı, ilk olarak 1986 yılında Milliyet gazetesinde yazı dizisi olarak yayımlanan ve hemen ardından da kitap olarak çıkan “Liderler Hapishanesi”nde Alparslan Türkeş’le 12 Eylül’de birlikte hapiste oldukları dönemde Türkeş’in bir akşam kendisine “Bu akşam oğlum nişanlanıyor. Tek oğlumun nişanında bulunamıyorum. Oğluma evlenmesini ben söyledim” dediğini aktarıyor. Sizin tweetinizin ardından Oral Çalışlar, Serbestiyet’te benim haberim için de, “Alparslan Türkeş’in bu sözlerine kendisinin sağlığında, ilk önce 1986’daki yazı dizisinde ve hemen ardından ilk baskısı yapılan Liderler Hapishanesi kitabımda aynı şekilde yer verdim. 1997’deki vefatına kadar kendisiyle de defalarca kez gazeteci olarak görüştüm ve bir kere bile bana bu anlatımda bir yanlışlık, hata, eksiklik olduğuyla ilgili bir şey söylemedi” diye konuştu.
Öyle hayat memat meselesi denecek bir yanlış yok. Ama babam da Oral Bey’le siyasetçi ve gazeteci ilişkisinde görüştüğünde yazı dizinizde, kitabınızda orası yanlış olmuş diye bir detayın peşinde koşacak değil yani.
Oral Bey, onu da yine bir demagoji olarak insanların duygularına hitap edecek bir şey olarak yazmış.
Bilmiyorum milliyetçi insanları, MHP’li veya ülkücü kesimi yumuşatmak için mi bir şey yapılıyor? Veya AK Parti ile MHP arasında bu konuda bir kriz çıkmasını engellemek amacıyla mı yapılıyor onu da bilmiyorum. Ama başka konularda Alparslan Türkeş’in sözleri hatırlatılmazken bu konuda neden adı geçirildi benim rahatsızlığım bu dediğim gibi.
“Babam Büyük Ortadoğu Projesi’ne karşıydı”
Tuğrul Türkeş, mesela Sinan Ateş’le ilgili hiçbir şey söylemedi. En son bir adi cinayet gibi bir laf etti sadece.
Batuhan Çolak’lar hiçbir suçları yokken tutuklandı sadece göçmenlerle ilgili bir şeyler söylendiği için. Tuğrul Türkeş, onunla ilgili de hiçbir şey söylemedi.
Babam, Büyük Ortadoğu Projesi’ne tamamen karşı bir insandı. Bu sistemin aksine kürek sallayan bir insandı.
“O gün Türkeş’i beğenmeyenlerin hepsi, bugün haklı olduğunu söylüyor”
“Büyük Ortadoğu Projesi’nde hedeflenenlere karşı çıkacak bir insandı” anlamında mı söylüyorsunuz?
Öyleydi. Bununla ilgili de hiçbir şey söylenmiyor. Neden hiçbir konuda akla gelmeyen Alparslan Türkeş, Osman Kavala konusunda akla geldi. Bu istismara karşıyım.
Alparslan Türkeş, Türk dünyasına ismini altın harflerle yazdırmış bir lider. Bunu kimse inkar da edemez, bunun aksine bir şey de söyleyemez. Yaptığı her şeyin ne kadar doğru olduğu bugün herkes tarafından görülüyor. O gün kendisini beğenmeyenlerin, desteklemeyenlerin hepsi, bugün haklı olduğunu söylüyor. Böyle basit şeyler için isminin gündeme gelmesini doğru bulmuyorum. Çünkü kendisi vefat etmiştir. Vefat eden bir insan kendini savunamaz. Ben de babamı savunma ihtiyacı hissettim. Çünkü ben başta babama, sonra da Türk Milleti’ne bazı görevlerim olduğuna inandığım için sayın Akşener’in milletvekili teklifini kabul edip meclise girdim. İnşallah o yolda da yürümek nasip olsun.
“Türkeş’le alakası olmayan icraatlar yapılırken, Türkeş’in sahiplenilmesinden rahatsız oluyorum”
Yine attığınız tweette, “Eline kan bulaşanların ruhunda hainlik ve bölücülük olanların ağzının sakızı değildir” diye bir cümle var. Bu söz kime? Tuğrul Türkeş’e mi? Osman Kavala’ya mı? Oral Çalışlar’a mı? Tuğrul Türkeş’in sözleri üzerinden Osman Kavala’nın tahliyesini dile getirenlere mi? Yoksa hepsine mi?
Babamın adını kullanan herkese. MHP içindekiler de kullanıyor. İşlerine gelince “Başbuğun izindeyiz” diyorlar. İşlerine gelmedi mi “Yeni ülkücülük yarattık” diyorlar.
Bu isim ucuz kullanılacak bir isim değil. Evet, Milliyetçi Hareket Partisi’ni Alparslan Türkeş kurmuştur. Ama şu anda Devlet Bahçeli yönetiyor. Herkes kendi çizdiği yolda yürüyebilir. Ama işine geldiğinde de araya Alparslan Türkeş’i sokmak beni rahatsız ediyor. Çünkü gerçekten Türkeş’le alakası olmayan icraatlar yapılırken, onların da Alparslan Türkeş’in sahiplenilmesinden rahatsız oluyorum.
Alparslan Türkeş nasıl bir insandı? Ameli neydi? Ne yapılmasını tavsiye ederdi? Bunun yüzde kaçını yapıyorlar? Yani ben göremiyorum. Yani biz zaten milliyetçiyiz diyorsa, özellikle iktidarda olanlar, milliyetçiyim diyorsa, ülkücüyüm diyorsa, ben bu vatan için savaşıyorum diyorsa, bir defa bu vatanda gençlerin uyuşturucuyla boğuşmaması lazım. İşsizlikle boğuşmaması lazım. Çünkü benim babam derdi ki, her Türk genci bir milli servettir derdi. Ya da yurt dışına kaçmak istememesi lazım. Böyle göçmen problemi olmaması lazım. Türkiye’de yaşayan insanların açlıkla yüz yüze gelmemiş olması lazım.
“’Türkiye Yüzyılı’na değil ‘Türk Yüzyılı’na inanıyorum”
Eğer böyle problemler varsa milliyetçiyiz demek bana abes geliyor. Bu milletin evlatları için hiçbir şey yapamıyorsun, başarısızsın anlamına geliyor. İki yol var. Ya bir şey yapacaksın ya da çekilip gideceksin. Benim başka gidecek vatanım yok, başka toprağım, başka milletim yok. Ama başkalarının olabilir, bilmiyorum. O yüzden ben burada son nefesime kadar ne gerekiyorsa yapmak için siyasete girdim.
Ben, Türk yüzyılının olacağına inanan insanlardanım. “Türkiye Yüzyılı”nın değil ama Türk yüzyılının olacağına inanıyorum. Ama bunun için Türkiye’nin önündeki engellerin kalkması gerekiyor. Bu da nasıl olacak? Hukukun üstünlüğü ve liyakat ile olacak. Aslında çok zor değil Türk Milleti’nin her şeyin en iyisini yapabilecek kapasitede kadrolara sahip olduğunu biliyoruz.
“Hukuk ne diyorsa o olsun”
Sizin Osman Kavala’nın durumuyla ilgili düşünceniz nedir?
Hukuk ne diyorsa o olsun. Bizim İYİ Parti olarak durduğumuz yer ve benim kişisel olarak durduğum yer, hukukun üstünlüğü ve hukukun çiğnenmemesi. Hukuk, Kavala’yla ilgili çıksın derse karar verir, çıkmaması gerekiyor deniyorsa itiraz edilir. Yüksek mahkemeye gidilir yine yargılanır. O olur, bu olur. Türk hukuk sistemi ne diyorsa onun uygulanmasından tarafım.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Osman Kavala’yla ilgili serbest bırakılması yönünde kararı var.
İşte hukukun kararı neyse onun olmasını uygun görürüz. Biz İYİ Parti olarak hukukun üstünlüğüne inandığımız için hukukun verdiği kararın uygulanmasından yanayız. Rahatsız olan olursa itiraz eder. Hukuken gereğinin yapılmasından yanayız. Parti olarak biz de şahıs olarak ben de hukuk ne diyorsa onun yapılmasından yanayız. Bu konuyla ilgili çok da konuşmak istemiyorum.