Ana SayfaVİDEO HABERAli Bayramoğlu: Narin Güran olayı Kürt ve dindar düşmanlığı gibi kimlikler arası...

Ali Bayramoğlu: Narin Güran olayı Kürt ve dindar düşmanlığı gibi kimlikler arası çatışmaların yansıması olarak karşımıza çıkıyor

Ali Bayramoğlu ile Bugünler’de bu hafta: Tam olarak toplumlaşmamış bir yapı, toplulukların çok önde olduğu ve bu toplulukların değerlerinin belirleyici olduğu bir yapıyı ifade eder. Narin olayı bize bunu net olarak gösteriyor. Bu olay, Kürt öfkesi, Kürt düşmanlığı, dindar düşmanlığı gibi kimlikler arası çatışmaların, bitmemiş bir öfkenin ve etkileşim eksikliğinin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.

İzlemek için:

Narin Güran cinayeti toplumsal önyargılar açısından nasıl bir işlev görüyor?

Bu sorunun ve cevabının son zamanlarda cinayet kadar önemli hale geldiğini düşünüyorum. Birkaç gün önce bu konuda bir yazı da yazdım. Bu konudaki görüşlerimi biraz farklı bir şekilde tekrar dile getireyim. Zannediyorum, 22-23 gün oldu, belki daha da fazla zaman geçti. Narin kayboldu, ardından cesedi bulundu ve olayla ilgili tartışmalar malum. Tartışmalar bir köy üzerine odaklandı ve Hizbullah meselesi, Kürt olmak, dindarlık gibi birçok temayı alevlendirerek kamuoyuna taşındı. Bu, sosyal medyada gördüğümüz çarpıcı tartışmaları andıran bir yargılar ve algılar silsilesi şeklinde karşımıza çıkmaya başladı.

Cinayetin kendisi ve olayın detayları henüz tam olarak açığa kavuşmadı. Olay tam olarak aydınlandığında daha net bir şekilde tartışabileceğiz. Ancak daha olay soruşturulurken, araştırılırken ve anlaşılmaya çalışılırken, üç hassas alan ön plana çıktı. Bunlardan ilki medya alanı. Basın, soruşturmanın gizliliğine riayet etmeyi bırakıp, tamamen spekülatif ön yargılarla beslenen ve zaman zaman sahte bilgi ve iddialarla kamuoyunun karşısına çıkmaya başladı.

Yıldıray Oğur’un Tavşanköy ile ilgili yazdığı son yazısında aktardığı, Diyarbakırlı gencin mektubu bu durumu çok net bir şekilde ortaya koyuyor. O delikanlı, basının uydurmalarının nasıl tanıklar, sanıklar ya da itirafçılar tarafından bir veri veya malzeme olarak kullanıldığını anlatıyor. İş, basının ürettiği bu kurgular üzerinden ilerlemiş gibi görünüyor. Dolayısıyla bu olayın bir basın boyutu var. Türkiye’deki basının etik anlamdaki çöküşünün ne kadar vahim tablolar ortaya çıkarabileceğini bir kez daha net bir şekilde gösterdi bu durum. Burada kifayetsizlik, muhabirlerin yetersizliği, dikkat çekme çabası ve gazete yöneticilerinin spekülasyon yapma eğilimi ön plana çıkıyor. Adeta bir cinayet tartışmasının parçası haline geldiler ve ön yargılar üzerinden yürüyen bir tartışmayı da tetikleyen unsurlar oldular.

İkincisi, elbette siyaset. Bu hadisenin siyasi olarak kullanılması da oldukça dikkat çekici. Siyasi partilerin birbirlerini suçlamaları, saldırmaları, bu olay üzerinden birbirlerini yermeleri, bir siyasi atışma ve üstünlük sağlama çabası olarak cinayeti kullanmaları, Türkiye’deki bu süfli durumun başka bir göstergesiydi.

Ama senin sorun üçüncü boyutta yatıyor: toplumsal önyargılar. Cinayet, kendi başına dikkat çeken bir hadisedir. Dünyanın neresinde olursa olsun dikkat çeker. Bir kız çocuğu kaybolur, günlerce bulunamaz. Daha sonra aile içinde cinayete kurban gittiğine dair birçok bulgu ortaya çıkar. Bu durum, kamuoyunun dikkatini çeker, tartışılır ve geniş çapta takip edilir.

Bu bağlamda, medyanın katkısıyla, olayın yorumlanmasında toplumsal önyargılar devreye giriyor. Medya, olayı kendi değer sistemleri üzerinden yorumlayarak, karşı tarafı öteki olarak görme eğiliminde. Ensest olaylarının Kürtler ya da Hizbullah ile ilişkilendirilmesi gibi iddialar ortaya çıktı. Örneğin, Hizbullah silahlarının çeşitli gazilerde bulunduğuna dair iddialar yer aldı.

Bu, cinayetin ötesine geçer ve faile bir kimlik atfetme ya da mevcut kimliği üzerinden suçlamalar yapma çabası olarak değerlendirilebilir. Bu yaklaşım, sadece cinayetle ilgili değil, toplumsal önyargılar ve zihniyetle ilgili de önemli bir sorunu gözler önüne seriyor.

Bir cinayeti, “Kürtler zaten böyledir” veya “Bu bölgede böyle şeyler sıkça yaşanır” gibi genellemelerle açıklamak, ya da dindarları hedef alarak “Onlar zaten böyledir” şeklinde bir yargıya varmak, cinayeti yaygın önyargılarla açıklamak anlamına gelir. Bu tür vurgular, toplumsal önyargıların ve algıların öfke ve kin halinde ortaya çıkmasına yol açar. Bu durum birçok olayda karşımıza çıkıyor; yeni bir şey değil.

Ancak Türkiye’nin kimlikler arasındaki gerginliklerin ve önyargıların siyaseten azaldığı bir dönemde, bu tür önyargıların ve kültürel çatışmaların, adli bir hadise üzerinden yeniden gün yüzüne çıkması, toplumun dokusu ve yapısıyla ilgili önemli ipuçları sunuyor. Bu tür olaylar, kültür kavgalarının ve değer çatışmalarının toplumsal yapının bir parçası olarak devam ettiğini gösteriyor.

Bir toplum, çeşitli topluluklardan oluşur. Bu topluluklar ekonomik veya kültürel kesimlere, sınıflara, gruplardan oluşur. Bizde, örneğin Kürtler, Türkler, Aleviler, zenginler, fakirler, kentliler, köylüler gibi. Ancak, bir toplumun toplumsal birlikteliği, bu toplulukların hepsini bir araya getiren güçlü ortak değerler, ortak bir zihniyet ve ortak davranış kodları tarafından şekillenir. Tam olarak toplumlaşmamış bir yapı, toplulukların çok önde olduğu ve bu toplulukların değerlerinin belirleyici olduğu bir yapıyı ifade eder. Narin olayı bize bunu net olarak gösteriyor. Bu olay, Kürt öfkesi, Kürt düşmanlığı, dindar düşmanlığı gibi kimlikler arası çatışmaların, bitmemiş bir öfkenin ve etkileşim eksikliğinin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.

Dolayısıyla, toplumsal yansımalar bu noktada önemlidir. Bu tür olaylar, toplumsal önyargıların ne kadar baskın olduğunu ve toplumun hala keskin yargılar üretebildiğini gösterir. Zihniyet, bir insanın içine doğduğu kültürle hemhal olması sonucunda ortaya çıkan ortak bir akıl yürütme biçimidir. Bu akıl yürütme biçiminde, topluluklar ve cemaatler arasında değer kavgaları çok belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor.

Bu tür bir tablonun tekrar tekrar karşımıza çıkması, toplumun hala keskin önyargılara sahip olduğunu ve bu önyargıların toplumsal yapıyı ne kadar etkilediğini gösteriyor. Bu nedenle, bu önyargıların ve değer farklılıklarının altını çizmek önemlidir.

- Advertisment -