Gezi Davası’nda ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen iş insanı Osman Kavala hakkında AİHM’in hak ihlali kararının uygulanmaması nedeniyle ihlal süreci başlatan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne yapılan savunma metni ortaya çıktı.
“İç hukuk yollarını tüketmeden AİHM’e başvurdu”
T24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun aktardığına göre; Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan, Dışişleri Bakanlığı kanalıyla gönderilen cevaptan bölümler şöyle:
“Kavala, iç hukuk yollarını tüketmeden AİHM’ye başvurmuştur. Başvurucunun tutuklu olduğu dosyaya ilişkin yeni AYM başvurusu yapılmış, bu başvuru sonuçlanmamıştır. Başvurucunun AYM önündeki başvuru sonuçlanmadan AİHM’ye gelmesi ‘başvuru yollarının tüketilmemesi sebebiyle kabul edilemezlik sebebidir.’ AYM’nin önündeki başvuru yeni bir başvurudur. AYM’nin iş yükü göz önünde bulundurulmalıdır. Kavala’nın dosyasının AYM önünde hala sonuçlanmamış olması makul süreyi aşmaz, öngörülebilir ve kabul edilebilirdir.
“Tutukluluğun sebebi AİHM’deki dosya değil casusluk suçlaması”
“Başvurucunun tutukluluğunun sebebi, AİHM kararındaki dosya değil, yeni bir dosya olan TCK md. 328’deki casusluk suçlamasıdır. Bu yüzden de AİHM’nin öncelikle başvuru yollarının tüketilmemesinden kabul edilemezlik vermesi, daha sonra da 2019 tarihli önceki kararındaki bulgularla şimdiki dosyayı karıştırmaması gerekir.
“Mahkemenin tarafsızlığını kaybettiğine dair somut delil yok”
Gönderilen cevap metninde daha önce beraat kararı veren mahkemenin bazı üyeleri hakkında disiplin soruşturması açılması ve mahkûmiyet kararı veren heyette geçmişte AK Parti üyesi olan bir hâkimin bulunmasıyla ilgili şu bölüme yer verildi:
“Beraat kararı veren hakimlere farklı nedenlerle açılan disiplin soruşturması, ceza yargılaması üzerinde negatif bir etki yaratmamıştır. Disiplin soruşturması açılması, bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkını engellemez. Siyaseten angaje olduğu iddia edilen 13. Ceza Mahkemesi’ndeki yargıcın tarafsızlığını/bağımsızlığını kaybettiğine dair hiçbir somut delil yoktur.”
“Hükümet görevlilerinin beyanları başvuranın suçluluğuna dair değerlendirme içermiyor”
Siyasi iktidardan Kavala hakkında yapılan açıklamaların yargıya etkisi olup olmadığıyla ilgili olarak da şu bölüm yer aldı:
“Başvurucuya dair hükümet görevlilerinin beyanlarının zamanlama, içerik ve bağlamı dikkate alındığında masumiyet karinesini zedeleyen bir husus yoktur çünkü başvuranın suçluluğuna dair bir değerlendirme içermemektedir.”
Ne olmuştu?
Kavala hakkında yargılandığı Gezi Davası kapsamında 2020’de beraat ve tahliye kararı verilmiş, cezaevinden daha çıkmadan, daha önce savcılığın tahliye ettiği eski bir dosya “casusluk” başlığıyla yeniden açılarak, tekrardan tutuklama kararı verilmişti.
Bunun ardından beraat ettiği Gezi Davası istinaf mahkemesinde bozulmuş, ilk kararı veren heyet de dağıtılmıştı. Yeni bir mahkemede yargılanan Kavala, Gezi Davası’nda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmiş, cezası onanmıştı
Tüm bu süreç boyunca, Kavala’nın tutuklandığı aşamada, hak ihlali kararı veren, tahliyesine ve dosyanın kapatılmasına hükmeden AİHM’nin kararı uygulanmamıştı. Bu nedenle de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye için Avrupa Konseyi’nden ihraç edilmesiyle dahi sonuçlanabilecek olan “ihlal prosedürü” sürecini başlatmıştı.
17-19 Eylül’de, Türkiye için uygulanacak yaptırım konusunda toplanan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, yeni bir gelişme olmaması nedeniyle, 24 Ekim’de yapılacak toplantıya kadar Türkiye’den somut bir adım atmasını istemişti.