Narin cinayetiyle ilgili görülen davada anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ve amca Salim Güran’a “İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, cesedi taşıyan Nevzat Bahtiyar’a ise “Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası almıştı.
Soruşturma aşamasında dosyaları ayrılan ve “suç delillerini gizlemek”le suçlanan 8’i tutuklu diğer şüphelilerle ilgili ise soruşturma devam ediyor.
“Cinayeti çözecek ses kaydı”ndaki R.A.
“Suç delillerini gizleme” suçlamasıyla devam eden ikinci soruşturmadaki 8 tutuklu arasında, Salim Güran’la cinayet günü yaptığı sesli mesaj kayıtları “cinayeti çözecek ses kaydı” diye manşetlere çıkan 15 yaşındaki R.A. ile babası Mehmet Selim Atasoy da bulunuyor.
Kürtçe’den çeviri hatası olduğu ortaya çıkmıştı
Medyada çıkan ilk haberde, Salim Güran ile tarlasında işçi olarak çalışan R.A.’nın arasındaki geçen konuşmada “R. kız öldü mü ölmedi?” ifadesinin geçtiği; daha sonra çıkan haberlerde de “daha ölmemiş” ifadesinin yer aldığı iddia edilmişti.
Ancak tüm haberlerin Kürtçe atılan sesli mesajlarla ilgili çeviri hatalarından kaynaklandığı ortaya çıkmıştı.
“Sırf iftirada bulunsun diye”
R.A. ile babası Mehmet Selim Atasoy’un avukatları Mehmet Selim Aslan, her iki müvekkilinin de tutukluluk süreçlerinde işkence gördükleriyle ilgili savcılığa, soruşturma savcısı hakkında da HSK’ya şikâyette bulundu.
Mehmet Selim Aslan’ın HSK’ya sunduğu şikâyet dilekçesinde, R.A.’nın tutuklanmasından yaklaşık bir ay önce trafik kazası geçirdiği ve kaburgalarında kırıklar oluştuğu belirtilerek şu ifadeler yer aldı:
“Gözaltına alındığı tarihte şüpheli sırf iftirada bulunsun diye gerek Türk Ceza Kanunu gerekse Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler olan AİHS, Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşmeler çiğnenerek gözaltında işkence gibi insanlık dışı vahim muamelelere maruz bırakılmıştır.”
R.A. mahkemede de söylemişti: “Karakolda dövdüler”
R.A., cinayet davasının 26 Aralık’taki celsesinde, çocuk psikoloğu eşliğinde SEGBİS’ten tanık sıfatıyla verdiği ifadede, kötü muamele görüp görmediğiyle ilgili soru üzerine şunları söylemişti:
“Beni karakolda dövdüler. ‘Buralarım kırık’ dedim yine de dövdüler. Yüzüm duvara dönüktü, birisi arkadan bana saldırdı. Yumruk vurdu. Yere düştüm, nefesim kesildi. Zaten o kazadan sonra nefesim de kesiliyor” diye konuşmuştu.
“Üst sınırı beş yıl olan bu suçtan tutuklu yargılanması hukuka açıkça aykırıdır”
HSK’ya savcı hakkında tahkikat talebinde bulunulan dilekçede R.A.’nın tutukluluğuyla ilgili şu itirazlar yapıldı:
“5395 sayılı çocuk koruma kanunu madde 4/1-i göre çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak başvurulur. Somut olayımızda suça sürüklenen çocuk tutuklu yargılanmasını çocuğun üstün yararını yok saymakta ve maalesef çocuğa geri dönüşümü olmayan zararlar vermektedir.
Yine ÇKK Madde 21- (1) On beş yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı beş yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren fiillerinden dolayı tutuklama kararı verilemez demekte suça sürüklenen çocuk TCK md.281/1’den yargılanmaktadır üst sınırı beş yıl olan bu suçtan tutuklu yargılanması hukuka açıkça aykırıdır.”
Cezaevi idarecileri hakkında da şikayetçi oldu
Av. Mehmet Selim Aslan, aynı soruşturmada tutuklu olan diğer müvekkili Mehmet Selim Atasoy’un da tutuklu bulunduğu Diyarbakır 1 Nolu T Tipi Kapalı İnfaz Kurumu’nda işkence gördüğünü, ailesiyle görüştürülme ve telefonla görüşme hakkının ihlal edildiği iddiasıyla cezaevi idarecileri hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
“Savcı olduğunu düşündüğü kişinin huzurunda darp edildiğini beyan etti”
Av. Mehmet Selim Aslan, Serbestiyet’e şunları söyledi:
“Müvekkilim R.A., Narin’in öldürülmesinden bir ay önce trafik kazası geçirmiş ve yoğun bakımda kalmış. Yeniden çalışmaya başlamasından birkaç gün sonra da bu üzücü olay meydana gelmiştir.
Soruşturma sırasında, savcı olduğunu düşündüğü sivil bir kişinin huzurunda darp edildiğini beyan etti.
Kötü muamele gördüğünü R.A., kendisi mahkemede de anlatmıştı.
Bu soruşturma ‘suç delillerini gizleme’ suçlamasıyla görülüyor. R.A.’nın olay tarihinde 14 yaşında olduğunu belirterek, bu suçlamayla bir çocuğun tutuklu olarak tutulamayacağıyla ilgili defalarca itirazlarda bulunduk, reddedildi.
Soruşturma savcıları, ‘suç delillerini gizleme’ değil ‘cinayet’le ilgili suçlandığını söyledi. Cinayetle ilgili iddianame çıktı, müvekkilim bu iddianamede yer almadı. Savcılar yine R.A. hakkında cinayetle ilgili suçlama olduğunu söylediler.
R.A.’nın tutuklanmasından sonra bir aile üyesinin, telefonda yaptığı bir görüşmede Narin cinayeti için ‘aile içi cinayet’ dediğini ve bu nedenle R.A.’nın da olayla ilgili bir bilgisi olduğu ancak söylemediği kanaati üzerinde duruyorlar. R.A., Narin’in cansız bedeninin bulunmasından günler sonra tutuklandığında zaten Narin’in annesi, ağabeyi, amcası dahil ailesinden ve akrabalarından tutuklananlar olmuş, bütün medyada bunun bir aile içi cinayet olduğu işlenmişti. O günlerde bir kişinin böyle bir şey söylemesi özel bir bilgiye sahip olduğuna işaret edecek bir şey değildi. Ancak savcılar R.A.’nın tutuklu bir şekilde kalması yönünde görüş bildirmeye devam ettiler.
Cinayet suçlamasıyla ilgili görülen davada karar çıktı. Yeniden itiraz ettik. Sonuç alamadık.”
“Savcı ‘cinayetle ilgili birini suçlarsa serbest kalır’ dedi”
Av. Mehmet Selim Aslan, sözlerine şöyle devam etti:
“Soruşturma savcılarından biri, R.A.’nın cinayetle ilgili olarak bir kişiyi suçlaması halinde serbest kalabileceğini söyledi. R.A.’nın; aileyi, Güranları; Salim Güran’ı vb. birini suçlamasını, birinin katil olduğuyla ilgili bir beyanda bulunmasını, yani bilgi sahibi olmadığını defalarca beyan ettiği cinayetle ilgili birini suçlayacak bir ifade vermesini, kısacası bir kişiye iftira atarak kurtulmasını işaret ediyorlar.
Soruşturma savcılarından biri hakkında HSK’ya şikâyette bulunduk, yine iki müvekkilimin de tutukluluk süreçlerinde gördükleri işkence ve kötü muamelelerle ilgili suç duyurusunda bulunduk. Sürecin takipçisi olacağız.”