CHP lideri Özgür Özel, CHP Kurultayı’yla ilgili tartışmalar hakkında Cumhuriyet’e konuştu.
Özel, “Kılıçdaroğlu’nun ‘Partiyi kayyuma bırakmam’ sözleri hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Siyasi Partiler Kanunu’nda kayyum değil, çağrı heyeti var. Onda da ‘40 gün içinde seçim yapılır’ yazıyor. Kayyum dediğiniz yapı partiyi yönetmiyor zaten, seçimleri yapıyor. Biz kayyuma da partiyi bırakmayız, butlana da bırakmayız. Seçmen siyasetçinin, delege genel başkanın eline bir bayrak verir. O bayrağı taşımayı bilmezseniz size de kurumunuza da güven kalmaz.
Biz eğer 19 Mart’ta Erdoğan’ın darbesine direnmeyip, ‘Bırakalım, yargı kararını versin’ deseydik, Saraçhane’ye gitmeyip, milyonlarla birlikte bu mücadeleyi vermeseydik, İstanbul’un iradesine kayyum atanacak ve İBB’yi 4 yıl yönetecekti.
Biz olağanüstü kurultayda delegeye bir daha sorduk ve geçerli oyların tamamını aldık. Delege iradesini tazeledi. Bunu bir kenara bırakmam mümkün değil. Sayın Genel Başkan kayyum meselesini yanlış biliyor olabilir ama CHP’yi, kurultayda seçilmemiş kimse yönetemez. 81 il başkanı ve belediye başkanları da buna karşı. AKP’nin oyununa gelmemek gerekir.
Bursa’da bir meczup, il başkanımıza iftira ettiğinde, il başkanımız ona dava açtı. Erdoğan 3-4 ayda bir bu konuyu yokluyordu. Manisa’nın bir ilçesinde Tayyip Erdoğan’ın onay vermediği ilçe başkanı aday bile olamıyor. İlçe kongrelerine kadar bu noktaya gelmiş birisi, mahalleden itibaren delegelerini seçerek inşa edilen kurultaya şaibeli diyorlar. Bu tuzağa düşen arkadaşlarımız oldu. Bunu takip edenler oldu. Ben ‘Tayyip Erdoğan’ın bizi çekmeye çalıştığı çukura düşersek oradan çıkamayız’ dedim. Biz geçmişteki hatalardan ders alarak bir süreç yürütüyoruz. Butlan kararı çıkacak olursa takınılacak hatalı bir tutum tarihsel olarak vebal doğurur. Butlandan sonra görev kabul etmek tarihsel bir hata olur. CHP de bunu hak etmez.”
“Çağrı heyeti olsun, delege iradesini tazelesin çok daha doğru”
Özel, Kılıçdaroğlu’nun “mutlak butlan” kararıyla göreve gelme ihtimali ve ihraç iddialarıyla ilgili de şunları söyledi:
“Parti birinci partiyken, partinin başına seçimsiz gelip, milletvekillerini ihraç edip, 2 yıl partiyi yönetmek falan… Çağrı heyeti olsun, demokratik bir yarışın önü açılsın, delege bütün iradesini Türkiye’nin gözü önünde tazelesin. Çok daha doğru bu. Ben böyle bir seçime girip kaybedersem de partinin neferi olarak çalışırım yine… Önceki genel başkanı olarak.
Ama seçim kaybetmeden ya da biri seçim kazanmadan kimseye de partiyi bırakmayız. Mahkeme diyelim ki, en kötü çağrı heyetini belirlese, 40 gün içinde seçim yapması lazım. Çağrı heyeti kimseyi ihraç edemiyor. Çok açık siyasi partiler kanunu. Olasılıklar planımız da var. Ben zaten böyle bir şeyin sonuç değil, süreç odaklı olduğunu görüyorum; ama en kötüsünde de ben bana emanet edilen İBB’yi de İBB Başkanlığı’nı da bırakmadım. CHP’de de emaneti yere bırakmam.”