Yeni dönüştürücü teknolojiler, özellikle de yapay zekâ sayesinde bir yol ayrımındayız.
En olası gelecek, bir avuç teknoloji şirketinin egemen olduğu ve yapay zekâ araçlarının insanların yerine getirdiği pek çok görevi otomatikleştirdiği bir ekonomi. Bu gelecek, yapay zekâ hızla genel yapay zekâya (AGI) — yani tüm bilişsel görevlerde uzman seviyesindeki insan kadar yetkin hâle gelirse — gerçeğe dönüşebilir. Ancak geniş ölçekli otomasyon, AGI olmadan da, hatta AGI’dan önce de gerçekleşebilir. Bu tür “eh işte otomasyon” (so-so automation), AGI’nin olumsuz yanlarının çoğunu (işçilerin hızla yerinden edilmesi) taşırken, pek az avantajını (sınırlı verimlilik artışı) sunacaktır.
Mevcut kurumsal yolumuzda — rekabet yasalarının neredeyse hiç uygulanmadığı ve siyasetin büyük ölçüde Big Tech’in isteklerini benimsediği bir ortamda — bu otomasyon geleceği muhtemelen teknoloji sektöründe süregelen bir yoğunlaşmaya yol açacaktır. Böylece birkaç dev şirket sadece teknolojide değil, giderek daha fazla sektörde hâkimiyet kuracaktır.
Dahası, bu süreç büyük bir eşitsizlik çağını beraberinde getirecektir — bir yanda hâlâ vazgeçilmez işlevleri yerine getiren küçük bir yüksek vasıflı çalışan kesimi, diğer yanda ya önemsizleşen ya da işsiz kalan çoğunluk; bir yanda önde gelen yapay zekâ şirketlerini kontrol eden teknoloji baronları, diğer yanda kalan herkes.
Başka bir gelecek senaryosu ise, yapay zekâ korkularının hükümetleri kontrolü ele almaya yöneltmesi ve bir tür “yapay zekâ devlet kapitalizmi” yaratmasıdır. Devlet, kapsamlı veriler toplar ve üretim araçlarıyla veri işleme süreçlerini doğrudan ya da dolaylı olarak denetler.
Oysa teknoloji sektöründe ya da genel olarak ekonomide yoğunlaşmanın artması kaçınılmaz değildir. Otomasyon ve gözetim de tek ihtimalimiz değil. Daha “işçi yanlısı” bir yapay zekâ yönü var: Yapay zekâ, insanların daha karmaşık ve yeni görevler üstlenmesine yardımcı olmak için kullanılabilir.
Elektrikçiler, mavi yakalı çalışanlar, hemşireler, eğitimciler ve diğerleri için yapay zekânın yararlı, bağlama özgü bilgiler sağladığını; onları işlerinde daha yetkin kıldığını ve yapay zekâ desteği olmadan imkânsız olan yeni şeyleri yapmalarına olanak tanıdığını düşünün. Böyle bir gelecek, verimlilik artışı (eh işte otomasyon yerine) getirebilir ve eşitsizliği artırmak yerine azaltma şansı sunar (çünkü insan emeğine olan talep, insanların genişleyen yetenekleriyle birlikte artar).
Bu daha iyi gelecek bir hayal değil. Daha fazla piyasa rekabeti, bu geleceği çok daha olası kılar. Mevcut yapay zekâ yetenekleri buna uygun. Ancak şu anda gittiğimiz yön bu değil. Teknoloji endüstrisinde artan yoğunlaşma ve AGI saplantısı bizi daha distopik bir geleceğe sürüklüyor.
Tam da en kritik zamanlarda bir uyarı sinyaline ihtiyacımız var; böylece yalnızca teknoloji baronları için değil, her kesimden çalışan için işleyecek daha aydınlık bir geleceği seçebiliriz.
Daron Acemoglu, Massachusetts Institute of Technology’de enstitü profesörüdür. 2024’te Nobel Ekonomi Ödülü’ne layık görülmüştür.