Ana SayfaHaberlerKandil’deki ağabey Demirtaş’tan, Edirne’deki Demirtaş’a Öcalan uyarıları: “Dostluk adı altındaki bazı yaklaşımlar...

Kandil’deki ağabey Demirtaş’tan, Edirne’deki Demirtaş’a Öcalan uyarıları: “Dostluk adı altındaki bazı yaklaşımlar Selahattin’in hapislik süresini uzatıyor”

Demirtaş’ın Kandil’de olan eski DTP eş genel başkanı ağabeyi Nurettin Demirtaş, örgüte ait Yeni Özgür Politika gazetesinde dikkat çekici bir yazı yazdı: “Selahattin Demirtaş ismi etrafında yersiz kıyaslama mantığıyla gündem oluşturmaya çalışmak hem ona hem sürece zarar veriyor. Dostluk adı altında sergilenen bazı yaklaşımlar Selahattin’in hapislik süresini uzatıyor; özellikle bu sürecin gelişmesinden rahatsız olan ve her tutumunu AKP ve Erdoğan karşıtlığı üzerine kuranlar Selahattin Demirtaş ismi etrafında kendi gündem ve emellerini hiçbir nezakete ve siyasi ahlaka sığmayacak tarzda işlemeye çalışıyorlar. Tepkimiz Selahattin’e değil, dostluk kisvesiyle Selahattin’in hiçbir zaman kendine yüklemediği ve asla aklına bile getirmeyeceği misyonları kasten gündem yapmaya çalışanlara.”

Nurettin Demirtaş’ın yazısını aktarıyoruz.

Kürdistan dağlarında tarihi günlere bir yenisi eklenirken sanat tartışmalarımız büyük konserler eşliğinde devam ediyor. Bu yazımızda biri konser, biri de Selahattin Demirtaş etrafında yürütülen tartışmalara özce kendi kanaatimi yansıtacağım.

Konser harikaydı. Konser demek yetmiyor, bir özlem seline, bir tarihin şahlanmasına tanık olduk, oluyoruz…

Büyük öncümüz şehit Beritan’ın şehadet yıldönümünde verdiği konserden dolayı Koma Amed’i ve Amed halkını bir kez daha kutluyor, Avrupa ve ülkede emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyor; Tüm sanat etkinliklerinin en büyük hasretliğimizin son bulmasına vesile olması dileğiyle konserde açığa çıkan bazı eksiklere değinmek istiyoruz.

Amed’de böylesine görkemli bir konser yapabilmenin zeminini Önder Apo hazırlamıştır. Devletin ve iktidarın olumlu rolünü de reddedemeyiz. Fakat konserde hem günün hem de sürecin anlam ve önemine vurgu yapılmamış olması ciddi bir yetmezlikti. Siyasi temsilcilerin değinmiş olması yetmez, böylesine büyük bir sanat organizasyonunda sanatçıların da değinmesi, hakkını teslim etmesi beklenirdi. Elbette burada bir art niyet aramak doğru olmaz. Heyecanlarına yorumlamak mümkündür ki sonrasındaki ziyaretlerinde ve röportajlarında bunu telafi ettiler.

Halkımızın süreci sahiplenen eylemleri giderek süreklilik kazanıyor. Bu olumludur ve daha fazla ivme kazanacağına da inanıyoruz. Özellikle de büyük Köln buluşması buna vesile olacaktır.

Burada süreç tartışmalarını kişiler üzerinden yürütenlerin bazı yanlışlarına değinmekte yarar vardır. Kimi zaman halkımızın içinden, siyasilerden veya farklı çevrelerden yapılan açıklamalar sürecin baş müzakerecisi önder Apo’nun fiziki özgürlüğünden ziyade farklı yerlere odaklanıyor. Oysa önder Apo’nun fiziki özgürlüğü tutuklu olan herkesin, hepsinin özgürlüğünü sağlayacaktır. Bunlar dile getirilmesin demiyoruz ama yer ve zaman gözetmeden yaklaşıldığında ve bir de “meydan okuma” gibi akıl dışı manşetler atıldığında en iyi niyetle sürecin diyalektiğini anlamamaktan kaynaklı yersiz tartışmalara sebebiyet verildiğini görüyoruz. Bunu halen anlamamış olanlar kadar psikolojik savaş aracı yapanlar da vardır. Yani bu yönlü yaklaşımların hepsini aynı kefeye koymak doğru olmaz fakat politik çizgide ortaklaşan kimi yanlışlar bulunuyor.

Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlanmadan bu sürecin nihayete ermesi de mümkün değildir. Bir yıl önce umut hakkını gündemleştirenler barış istiyorlarsa bundan kaçamazlar. Barış yapıcısı bir Önder hapiste tutulduğu müddetçe barış yapılamaz. 27 yıldan sonra ve bunca barış çabasına rağmen Önder Apo’yu aynı koşullarda tutmanın hiçbir siyasi, ahlaki ve insani yanı yoktur.

Bunun karşısına kimi çevreler diğer tutukluların özgürlüğünü çıkarıyor ve kimisi de adeta provoke edecek kadar ileri giderek kıyaslamalar yapıyor. Bu kıyaslama mantığı oldukça kasıtlıdır ve ortamı bulandırmaya dönüktür. Bu tür tutumların siyasi bir karşılığı yoktur ama ortamı provoke etmek için kullanılıyor.

Özellikle eşbaşkanlardan Selahattin Demirtaş ismi etrafında yersiz kıyaslama mantığıyla gündem oluşturmaya çalışmak politik olarak hem ona hem de sürece zarar veren bir yaklaşımdır.

Bu durumun farkında olarak bilinçli hareket etmek ve herkesi de bu konuda duyarlı olmaya çağırmak elbette Selahattin Demirtaş karşıtlığı değildir.

Hem sürecin diyalektiği hem de rol ve misyonu gereği Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün yanına olur olmaz her yer ve zamanda ısrarla başka talepleri de koymak ya da hiçbir realitesi bulunmayan kıyaslamalar yapmak farklı yorum ve tartışmalara sebebiyet veriyor. Bunu kasten farklı yönlere çekmeye çalışanlar da vardır. Sahte ve anlamsız anketler eşliğinde yapılan kıyaslamaları bir de gidip Selahattin’in kendisine sorsalar eminiz ki ağızlarının payını alacaklardır.

Öte yandan samimi olanların da duygusal yaklaşımlardan uzak durmaları gerekir. Herkesin bu tarihi sürecin sorumluluğuna göre hareket etmesi elzemdir. Tüm bu tartışmalardan Selahattin’in ne kadar haberi oluyor bilemiyoruz ama dostça bir hatırlatmada bulunmak isteriz; dostluk kisvesiyle kimin ne yaptığına, ne yapmak istediğine daha fazla dikkat etmek gerekir. Hapishanede olduğunu unutmuyor ve her daim desteğimizle birlikte sevgi ve saygımızın da baki olduğunu ifade ediyoruz.

Çok derine gitmeden de belirtebiliriz ki dostluk adı altında sergilenen bazı yaklaşımlar Selahattin’in hapislik süresini uzatıyor; özellikle bu sürecin gelişmesinden rahatsız olan ve her tutumunu AKP ve Erdoğan karşıtlığı üzerine kuranlar Selahattin Demirtaş ismi etrafında kendi gündem ve emellerini hiçbir nezakete ve siyasi ahlaka sığmayacak tarzda işlemeye çalışıyorlar. Bununla kimin gönlünü hoş ettiklerini bilemeyiz ama bizde tepki yarattıklarını rahatlıkla belirtebiliriz. Tepkimiz Selahattin’e değil, dostluk kisvesiyle Selahattin’in hiçbir zaman kendine yüklemediği ve asla aklına bile getirmeyeceği misyonları kasten gündem yapmaya çalışanlaradır. Bu mücadelede herkesin rol ve misyonu farklıdır ancak hepimiz birbirimizi tamamlıyoruz.

Selahattin’i iyi tanıyor ve güveniyoruz. İsmi etrafında oyunlar kurmaya çalışanlar karşısında, kendisinin ve yakın iletişimde olanların geçmişten çıkardıkları derslerle belli bir dikkatle yaklaştıklarını görüyoruz ve bu hassas süreçte daha duyarlı olacaklarına inanıyoruz.

Ancak belirttiğimiz çevreler bilinçli bir şekilde oyunlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Psikolojik bariyerleri aştıracak öneriler ve çalışmalar yapmak değerlidir. Bununla birlikte önümüzdeki dönemde karşılaşılması muhtemel çok önemli konularda DEM Parti’yle bu süreçleri işletmek bazı art niyetli çevrelerin tutumlarına kurumsal anlamda da iyi bir yanıt olur. Çünkü siyasette güven değil, sonuçlar önemlidir. Bu çevrelerden barış adına samimi olanlar varsa onlara önerimiz gidilen yolda süreci olumsuz etkileyebilecek her türlü yaklaşımdan uzak durmalarıdır.

Tüm acılı yüreklerin barışa açılması için herkesin sorumlu yaklaşması gerekiyor.

Bu yazımızı bile farklı yerlere çekmeye çalışanlar ve akıllarınca bize ayar vermeye çalışanlar olacaktır. Buna karşı doğru bildiğimizden ve dostça paylaşımlarımızdan şaşmadan “Heredot’un kendi çağının egemenleri için kullandığı tanımla “Dostluğu düşmanlığından beter!” olanlara dikkat diyerek bitireceğiz.

- Advertisment -