“Aziz İhsan Aktaş suç örgütü” davası kapsamında tutuklu bulunan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, gazetecilere hakkındaki suçlamayla ilgili açıklama gönderdi.
Karalar, kendisinin 2014-2019 yılları arasında Seyhan Belediye başkanlığı yaptığı dönemle ilgili, dava iddianamesinde “Aziz İhsan Aktaş suç örgütü yöneticiliği”yle suçlanan Baki Nugay’ın etkin pişmanlık ifadesinde dile getirdiği iddialara dayanarak rüşvet alma ile suçlanıyor.
Baki Nugay, Seyhan Belediyesi’nin temizlik işlerini yapan firmalarının hak ediş ödemelerini alabilmek için Karalar’ın yönlendirmesi doğrultusunda Seyhan Belediyesi’nin o dönemki temizlik işleri müdürü olan Özcan Zenger’e 11 farklı seferde 4 milyon 550 bin TL teslim ettiklerini iddia etmişti.
İddianame: “Hak ediş ödemesi iddialarına itibar edilmedi”
İddianamede, Seyhan Belediyesi’nden o tarihte temizlik işlerini yapan firmaya ödemelerin yapıldığı belirtilerek Baki Nugay’ın hak ediş ödemelerini alabilmek için rüşvet verdiği iddiasına itibar edilmediği ancak ihale almaya devam edebilmek için rüşvet verdiği suçlaması yapıldı. İddianamenin ilgili kısmında şu ifadeler yer aldı:
“Suç örgütüne ait firmaya Seyhan Belediyesi’ nden aldığı 2015/57652 kayıt numaralı ihale kapsamında yapılan ödemelerin tarihleri dikkate alındığında örgüt yöneticisi ve şüphelilerin belirttiği tarihlere yakında tarihler dışında bir çok tarihte ödeme aldığı görülmüştür. Bu bakımdan örgüt lideri Baki NUGAY’ın hak ediş ödemesi baskısı altında para vermek zorunda kaldığına dair iddialarına itibar edilmemiş, suç örgütünün bir kurumdan ihale alma ve almaya devam etmek için belirlediği, belediye yöneticileriyle karşılıklı anlaşma kapsamında para verdiği…”
“Savcı şahısların hiçbir şirketinin başka bir ihale almadığını görmüş olmalıydı”
Karalar, suçlamalarla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“1-) İtirafçı Baki Nugay’ın Seyhan Belediyesi’nde yaptığı işle ilgili ‘ödemelerimi alamıyordum, onun için tekliflerini kabul ettim’ şikayetiyle 8 Temmuz 2025 tarihinde tutuklandım.
2-) Oysa Baki Nugay’ın firması benden önce, Ak Parti döneminde Seyhan’da çalışıyordu. Yani oradan bize miras. Hem geçmişteki alacakları hem de devam eden işiyle ilgili ödemelerinin her ay düzenli yapıldığı, belgeleri ile iddia makamına sunuldu. Buna rağmen irtikap suçlamasıyla tutuklandım.
3-) Peki ne oldu? Açıklanan iddianamede de sayın savcı bu şahsın ‘hak ediş ödemelerini almak için baskı altında para vermek zorunda kaldığı iddiasına itibar edilmemiş’ demektedir. Ancak bu kez de ‘Suç örgütünün ihale almak ve ihale almaya devam etmek için (…) para verdiği’ şeklinde yorum yapılmıştır.
Öncelikle burada Baki Nugay’ın doğruyu söylemediği ve benim ifademin doğru olduğunun açıkça kabul edildiği görülmektedir.
İddia makamının yeni iddiası ise bir kurgudan öteye gidememiştir.
4-) Neden? Buradan bakalım;
Baki Nugay’ın Seyhan Belediyesi’nden aldığı; 2015/57652 sayılı ve 6 firmanın katıldığı ihaleye yapılan itirazlar neticesinde Kamu İhale Kurumu ihaleyi iptal etmiş, Bölge İdare Mahkemesi ihalenin Barka’nın olduğuna karar vermiş ve Mahkeme kararı neticesinde sözleşme 23.06.2016’da imzalanmıştır. Görüldüğü üzere adli mercii kararı doğrultusunda işlem yapılmış olup hiçbir belediye ihale yetkilisinin dahli olmamıştır ve zaten olamaz.
5-) Yani ‘yeni ihale almak için’ iddiası var ya iddia makamının; oysa sayın savcı Seyhan Belediyesi’nden ilgili belgeleri celp ettiğinde Zeydan Karalar Başkanlığı döneminde bu şahısların hiçbir şirketinin başka bir ihale almadığını görmüş olmalıydı.
Benimle ilgili, itirafçının gerçek dışı beyanından başka hiçbir maddi delil olmamasına rağmen neden tutukluyum?
İddianamenin bütününde, ‘suç örgütünden ve 2019-2024 arasında gerçekleştiği ileri sürülen eylemlerden’ söz ediliyor halbuki tarafıma yönelik suçlamalar 2019 yılından önce.
Kaldı ki Aziz İhsan Aktaş’ın hiçbir firması ile ne Seyhan ne de Büyükşehir Belediyesi döneminde çalışmadım.
Ayrıca isnat edilen eylemin Adana’da gerçekleştiği iddia edilmekte. O halde neden Aziz İhsan Aktaş dosyasındayım?
Ben kimseye bağlı değilim. Adanalı olarak direkt Yüce Allah’a bağlıyım. O yüzden ‘Ben Adanalıyım, Silivri’de ne işim var?’ dedim.
Her geçen saniye Adana’ma ve şahsıma yapılan haksızlığın boyutu artmaktadır.”

