Ana SayfaHaberlerFeti Yıldız: “Bahçeli balyozla ülkemizin Berlin duvarlarını yıkıyor”

Feti Yıldız: “Bahçeli balyozla ülkemizin Berlin duvarlarını yıkıyor”

Feti Yıldız, İmralı’ya gidecek olan MHP’li Komisyon üyesinin kendisi olacağını açıkladı. Yıldız, “İmralı ziyareti” oylaması öncesi Komisyon’da konuştu: “Devlet Bahçeli elinde balyozla ülkemizin Berlin duvarlarını yıkmaktadır, barışı bloke eden ne varsa balyozu oraya vurmaktadır. Arkadaşlar oylamanın açık yapılması yönünde irade kullanırsa sonuna kadar saygı duyarız. MHP olarak Türk milletinden gizleyeceğimiz hiçbir şey yoktur.”

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda TBMM’de çözüm süreci için kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun da üyesi milletvekillerinden olan Feti Yıldız, İmralı’ya gidiş kararı alınan Komisyon toplantısı öncesi, İmralı’ya MHP’den kendisinin gideceğini açıklamıştı.

Yıldız, Komisyon toplantısının İmralı’ya gidiş oylaması öncesindeki bölümünde konuşma yaptı. Yıldız’ın konuşmasının tam metni şöyle:

“Barışı bloke eden ne varsa balyozu oraya vurmaktadır”

“Değerli milletvekilleri, 5 Ağustos’ta kurulan ve bugüne kadar 17 kez toplanan, bugün 18’incisini yapan Komisyonumuz, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, İmralı adasına gidip PKK terör örgütünün kurucusunun beyanlarını almak üzere her partiden, grubu bulunan partilerden birer kişi temsil edilmek üzere bir heyet oluşturulması amacıyla bugünkü toplantı yapılmaktadır. Komisyonumuz, bildiğiniz gibi, terörü Türkiye’nin gündeminden tamamen çıkarmak; toplumsal bütünleşmesinin güçlendirilmesi, millî birlik ve kardeşliğimizin pekiştirilmesi, özgürlük, demokrasi, hukuk devleti alanlarında çalışma yapmak için kurulmuştur. 

Yine, birinci görevi, bildiğiniz gibi, terör mağdurlarını, bu işten yüreği yanmış anneleri ve bölgede mağdur olmuş insanları dinlemek olmuştur. Bugüne kadar terörden doğrudan etkilenen kesimlerin temsilcileri dinlenmiştir; bir yandan şehit yakınları ve gaziler, diğer yandan Cumartesi ve Barış Anneleri, bölgedeki STK’lar, baro başkanları, sendikalar dinlenerek terörsüz Türkiye sürecinin de rıza oluşturulmaya çalışılmıştır. Bir yandan da çatışma çözümü alanında çalışma yapan akademisyen arkadaşlar, uzmanlar sürecin yapıcı, sağlıklı ve kalıcı şekilde yönetilmesine yönelik olarak önerilerini dile getirmişlerdir. 

41 yıldır Türkiye’de ocaklara ateşler düşmüş, annelerin yüreği dağlanmıştır. Bu sorun mutlak şekilde çözülmelidir. Bunun için de Türk devleti bütün imkânlarını kullanmış, güvenlik kapasitesini, ekonomik kaynaklarını, siyasal enerjisini seferber etmiş ve terörü defalarca yenmiş ve kıpırdamaz hâle getirmiştir. Elbette bu mücadelenin beşeri ve ekonomik kayıpları büyük olmuştur. Geçenlerde Hazine ve Maliye Bakanımız sayın Mehmet Şimşek terörü bitirmek için devletin elli yılda harcadığı paranın -gerçi can kaybının yanında paranın sözü olmaz ama- 1,8 trilyon dolar olduğunu belirtmiştir.

Değerli arkadaşlar, terör sadece maddi kayıplar, can kayıplarıyla sınırlı değil, terör eylemlerinin nüfus hareketlerini de doğrudan etkileme potansiyeli vardır. 90’lı yıllarda yoğunlaşan terör saldırıları sonucu yüz binlerce insan kırsal alanlardan kent merkezlerine göç etmek zorunda kalmış; bu göçler, kentlerde kontrolsüz nüfus artışı ve plansız yerleşim alanlarının oluşmasına yol açmıştır. Özellikle Diyarbakır, Mersin, Adana, İstanbul gibi göz bebeğimiz büyükşehirlerde hızlı göç, altyapı hizmetleri, sağlık ve eğitim sistemleri üzerinde ciddi baskılar oluşturmuştur. Kentlere göç eden nüfusun büyük kısmı gençlerden oluşmaktadır. İstihdam ve eğitim politikalarında yapısal dönüşümlere duyulan ihtiyaç kat kat artmıştır bu yıllarda. 

Bu süreç, klasik sosyolojik yaklaşımların da ötesinde, kültürel adaptasyon sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Kırsal geleneklerin kentsel yaşamla çelişmesi, kültürel çatışmalar ve sosyal uyum sorunları doğurmuş, toplumsal bütünleşmenin önünde engeller oluşmuştur.

Bu dönüşüm aynı zamanda kent yoksulluğunu getirmiştir. Kentlere yönelen bu zorunlu göçler informel sektörün genişlemesine ve kayıt dışı istihdamın artmasına da yol açmıştır yani  sosyal güvenlik sistemine de büyük yükler getirmiştir.

Böylece terör sadece güvenlik ve ekonomik alanında değil, sosyal adalet ve toplumsal eşitlik alanlarında da sistematik etkiler yaratmıştır.

Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan büyük bir siyasi irade ortaya koymuş; güvenlik, hukuk ve sosyoekonomik alanlarda en kapsamlı adımların atılmasını sağlamıştır. Yine, liderimiz sayın Devlet Bahçeli Bey başlattığı terörsüz Türkiye sürecinde kamuoyundan büyük destek bulmuştur. Partimizin grup toplantısında ‘Sürecin asıl muhataplarının birisiyle doğrudan temas kurulmayacaksa sonuç nasıl alınacaktır?’ diye bir soru sormuştur. ‘İlerleme nasıl kaydedilecektir?’ diye sormuş ve eklemiştir: ‘Değerli arkadaşlar, eğer hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse açık açık söylüyorum: Alırım yanıma 3 arkadaşımı, kendi imkânlarımızla İmralı’ya gitmekten, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten imtina etmem’ demiştir. Evet, biz tam da bu noktadayız.

Değerli arkadaşlar, gazeteci sayın Elif Çakır’ın yazılarında belirttiği, Komisyon üyesi arkadaşımız Mehmet Emin Ekmen Bey’in konuşmalarında izah ettiği gibi, liderimiz sayın Devlet Bahçeli elinde balyozla ülkemizin Berlin duvarlarını yıkmaktadır, barışı bloke eden ne varsa balyozu oraya vurmaktadır.

Değerli arkadaşlar, İmralı adasına gidip gidilmemesi konusunda Komisyonumuzda oylama yapılmalıdır. Komisyon çalışmalarının usul ve esasları bellidir. Bu, 6’ncı maddede açık olarak yazılıdır. Buna göre, kanun teklifi hazırlanmasına ilişkin kararlar üye tam sayısının beşte 3 çoğunluğuyla alınır, diğer hususlarda karar yeter sayısı toplantıya katılanların salt çoğunluğudur.

Bu oylamanın kapalı yapılmasından yana olduğumuzu yeniliyorum. Eğer arkadaşlar açık yapılması yönünde de irade kullanırlarsa buna da elbette sonuna kadar saygı duyarız.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, toplumdan, Türk milletinden gizleyeceğimiz hiçbir şey yoktur diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.”

- Advertisment -