Ana SayfaHaberlerGündem'İdam cezasını kaldırdık da ne değişti?'

‘İdam cezasını kaldırdık da ne değişti?’

 

Alman ARD kanalının sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Gerçekten idam cezasının tekrar getirmeyi düşünüyor musunuz? Bu durumda dünyadaki dostlarınızı da azaltma durumu olmayacak mıdır ve bir nevi dostların uzaklaşması söz konusu olmayacak mı? Gerçekten idam cezasının geri getirilmesini düşünüyor musunuz, yoksa bu sadece bir tehdit miydi?" sorusuna şu yanıtı verdi.

 

"Şimdi bakın, bir defa bazı gerçekleri görelim, dünya gerçeklerinden uzak yaşamayalım, dünya gerçeklerini görelim. Dünyanın ne kadarında idam var, ne kadarında idam yok, bunu görmemiz lâzım. Sadece şurada Avrupa Birliği üyesi ülkelerde idam yoktur ama bunun dışında dünyanın neredeyse tamamına yakınında idam uygulaması vardır. Burada bir gerçeği vurgulayalım; bakınız şu anda biz 53 senedir Avrupa Birliği’nin kapısındayız, biz idam cezasını kaldırdık. İdam cezasını kaldırdık da ne değişti? Şu anda eğer demokratik bir hukuk devletindeyseniz, demokrasilerde söz kimindir? Halkındır değil mi? Halk şu anda ne diyor? İdam diyor. Biz yöneticilere düşen görev nedir? Halkın bu talebini, hayır, biz sizin bu talebinizi kabul etmiyoruz diyebilir misiniz? Bu talebi getireceğimiz yer neresidir? Parlamentodur, Parlamento'ya bu talep gelir, Parlamento kabul eder veya etmez. Ederse bununla ilgili adımlar atılır ama etmezse o zaman da söyleyecek hiçbir şeyimiz yok."

 

"AB'nin yaklaşımını samimi bulmuyorum"

 

"Darbe girişimi başarılı olsaydı bu şehit sayısı binlerce olurdu ama başarılı olamadılar" diyen Erdoğan şöyle devam etti:

 

"Böyle bir şeye biz seyirci kalabilir miyiz? Halk şu anda isyan ediyor ve halk adeta gittiğimiz meydanlarda, her yerde bize bunu söylüyor. Ve siz siyasetçi olarak, hayır, biz sizin bu söylediğinizi kabul etmiyoruz, dinlemiyoruz dediğiniz anda, o halk o siyasi hareketten de bu ülkeyi yönetenlerden de kopar, onun için böyle bir şeye evet deme hakkımız yok. Avrupa Birliği’nin de bu noktadaki yaklaşımlarını doğrusu başta şahsım olarak da samimi bulmuyorum."

 

"En kritik andı"

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz darbe girişimi ve saldırıların siyasi yaşamının en kritik anı olup olmadığı yönündeki bir soruyu da şöyle yanıtladı:

 

"Siyasi yaşamımın en kritik anıydı diyebilirim, yani şu ana kadar 14 sene içerisinde böyle bir anı yaşamadık. Tabii en büyük üzüntümüz, bu şahsımdan öte milletime karşı yapılmış bir darbeydi, bir saldırıydı. Çünkü parlamentolar nerenin temsilcisidir? Milletin temsilcisidir, milletin vekillerinin olduğu yerdir. Mesela benim daha önce Başbakanlık odam olarak kullandığım yer tamamıyla adeta şu anda yok oldu ve Parlamento'nun Genel Kurul binasının dışında hemen hemen her yer şu anda harabe halinde. Bu bir demokrasiye saldırıdır ve bu demokrasiye saldırıya da milletimiz çok sert karşılık vermiştir."

 

"OHAL'in uzatılmasını gelişen şartlar belirleyecek"

 

Erdoğan, olağanüstü hâlin 3 ay sonunda uzatılıp uzatılmayacağı ve bu süreçte neler yapılacağı sorusunu yanıtlarken de hukuk çerçevesinde OHAL'in 3 ay sonunda artı 3 ay olarak uzatılabileceğini hatırlattı. Olağanüstü hâlin uzatılmasını gelişen şartların belirleyeceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

 

"Eğer normalleşme süreci olmuşsa, normalleşme sürecine girmişsek zaten devamına gerek yok. Bakın Fransa’da bizimki gibi bir darbe filan olmadı, bir terör saldırısı oldu ve terör saldırısının da boyutu belli. Bizimkiyle mukayese edilir bir şey değil. Bakın bizde şehit var, bunun yanında 2 bin 187 yaralı var, onlarınkinde böyle bir şey yok ve devlete karşı yapılıyor bu. Ve Fransa ne yaptı? 3 ay önce ilân etti, ardından bir 3 ay daha ilân etti, şimdi bir 3 ay daha ilân etti ve böylece 6 aydan 9 aya şu anda çıkmış vaziyette. Biz ise şu anda 3 aylık bizim böyle bir ilânımız söz konusu. Eğer bu 3 ay içerisinde bir normalleşme olursa zaten tekrar uzatmak diye bir şey söz konusu değil, ama 6 aya kadar bunu uzatma yetkimiz var."

 

"Teröristlerin birçoğu Almanya'da besleniyor"

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin son zamanlarda Almanya'da meydana gelen terör saldırılarını önlemeye yönelik rolü konusunda ise şunları söyledi:

 

"Ben bir Müslümanım, halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin cumhurbaşkanıyım. Biz ülkemizde 30 yıldır, 35 yıldır terörle mücadele ediyoruz ve bu teröristlerin büyük birçoğu Almanya'da besleniyor, Almanya bunlara çok ciddi destek veriyor. Ben bunlarla ilgili Sayın Şansölye'ye 4 bin dosya verdim ve Sayın Şansölye'ye sorduğumda ne yaptınız diye, 'işte yargı devam ediyor, şu anda o dosyaların sayısı 4 bin 500 oldu' dedi. Bakın, geciken adalet, adalet değildir. Ve şu anda bu teröristler Almanya'da yaşıyor, Fransa'da yaşıyor, Belçika'da yaşıyor, Hollanda'da yaşıyor ve bizim bunlarla ilgili istihbaratımız bu bilgileri aktardığı halde bu teröristler bize teslim edilmiyor. Bir defa, terörizmle mücadelede ortak mücadele şart, eğer bu ortak mücadele yapılmazsa Almanya'nın da başı derttedir, Fransa'nın da Hollanda'nın da Belçika'nın da tüm Avrupa ülkelerinin de başı derttedir ve dünyanın başı derttedir."

 

"PKK'nın Almanya'da cirit attığını, çadır kurarak terörist başının resimlerini Strazburg'da, Brüksel'de, Avrupa Birliği Parlamentosu'nda, Avrupa İnsan Hakları binaları ve çevresinde sergilediğini" de belirten Erdoğan, "Bunlar terör örgütü olarak ilân edildiği halde bu terör örgütü oralarda para topluyor. Nasıl mücadele ediyoruz?" dedi.

 

Kaynak: AA

- Advertisment -