Ana SayfaHaberlerGündemDavutoğlu: Merhameti küreselleştirmek zorundayız

Davutoğlu: Merhameti küreselleştirmek zorundayız

 

Başbakan Ahmet Davuoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenterler  Meclisi’nde yaptığı konuşmada Batı’nın mültecilere yaklaşımını eleştirdi ve şunları söyledi:

 

“Bizim, mazlumlara, masumlara kapımız açıktır, ülkemiz açıktır ama en önemlisi yüreğimiz ardına kadar açıktır ve açık kalacaktır. Önümüzdeki dönemde de bu insani tutumu sürdüreceğiz.

 

Türkiye bulunduğu coğrafyada etrafındaki 5-6 ülkedeki krizle baş etmeye çalışırken bu donmuş sorunların uluslararası hukuk çerçevesinde çözülmesini istiyor.

 

Türkiye dünyada en fazla mülteciyi ağırlayan ülkedir. Kilis gibi bazı kentlerde mülteci sayısı yerli sayısını geçse de Arap karşıtı tek bir gösteri olmadı.

 

Küreselleşmenin hayatın her alanını etkilediği böyle bir ortamda, adalet ve merhameti de küreselleştirmek zorundayız. Aksi halde dünyanın hiçbir bölgesinde, ne adaletten ne özgürlükten ne de güvenlikten söz edebiliriz.

 

'2 milyon Suriyeli, 300 bin Iraklı kardeşimizi ağırlıyoruz'

 

Bizim bu mazlumlara ülkemiz açıktır. Yaklaşık 6 yıldır devam eden Suriye meselesinde açık kapı politikası uyguluyoruz. Bizim bu insanlara en önemlisi yüreğimiz ardına kadar açıktır. Hâlihazırda 2 milyon Suriyeli kardeşimizi, 300 bin de Iraklı kardeşimizi ağırlıyoruz.

 

Sayıca çok daha az Suriyeliye ev sahipliği yapan Avrupalı ülkelerin tutumunu da kınadığımı belirtmek isterim.

 

Hepimiz kayıp nesiller riskinin farkına varmalıyız. Son 4,5 yıl içinde Türkiye’de doğan Suriyeli sayısı 152’i aştı. Kamplarda okullaşma oranı %90’dır. 200 bin Suriyeli çocuk eğitim alırken 400 bin çocuk eğitim almıyor. Harcanan para 10 milyarı geçti. Aldığımız uluslararası katkı yarım milyarı bile bulmadı.

 

Buraya takdir edilmek için gelmedim. Sadece sorunun külfetinden bahsetmek için geldim. Dostlarımız maalesef külfet paylaşımında gereken sorumluluğu üstlenmemiş, bölge ülkeleri yalnız bırakılmıştır. Şunu özellikle vurgulamak istiyorum, Suriyeli kardeşlerimiz için yaptıklarımızdan ve yapacaklarımızdan, takdir edilmek için bahsetmedim ve buraya da takdir edilmek için gelmedim. Biz sadece sorunun ciddiyeti, boyutları ve külfet paylaşımının önemine dikkat çekmek için bunları uluslararası kamuoyuyla paylaşıyoruz.

 

Aylan bebeğin durumu bu sorunla tek başımıza baş edemeyeceğimizi göstermiştir.

 

Ekim 2005’te başlayan müzakereler AB ile ilişkilerimizde itici güçtür. Kalıcı çözüm için göç olgusuna yol açan sorunların çözümü gerekir. Uluslararası toplum şiddet ve terörden kaçanlara yardım etmekten uzaktır.”

 

"Hepimiz omuz omuza durmadıkça terörle başa çıkamayız."

 

"Terörü herhangi bir din veya etnik grupla ilişkilendirmek tamamen yanlıştır ve bu tam aksine teröristlerin amaçlarına hizmet etmektedir. Özellikle de terörün İslam ile yan yana zikredilmesini şiddetle kınıyoruz.

 

DAEŞ ile etkili mücadele için Suriye'de ihtilafın bir an önce sona erdirilmesi gerekmektedir. İhtilafı sona erdirmek için Suriyelilerin kendilerini tam anlamıyla özgürce ifade edebileceği yeni bir anayasa, adil ve hür seçimleri sağlayacak gerçek bir siyasi geçiş olmalıdır. Bunun Esad rejimi Şam'da oturmaya devam ettiği müddetçe mümkün olmayacağı da çok açıktır.

 

Kızılay'da, Ankara'nın göbeğinde otobüs beklemekte olan ve akşam barış içinde ailesine kavuşmak isteyen gençleri, çocukları, torunlarına kavuşmak isteyen yaşlıları canlı bomba ihtiva eden bir arabayla kendisini patlatarak katledenleri, DEAŞ'ın teröründen ayırt edip, onları insancıl bir örgüt gibi gösterme çabalarına karşı insanlık adına buradan haykırıyorum, terör terördür ve kim yaparsa yapsın, hepimiz omuz omuza durmadıkça terörle başa çıkamayız."

 

Davutoğlu, Strazburg'daki temasları kapsamında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland ve Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile bir araya geldi. Junker ile basına kapalı gerçekleşen görüşmede Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da bulundu.

 

Kaynak: Al Jazeera, AA

- Advertisment -