Ana SayfaYazarlarYahudi Soykırımı failleri üzerine görüşler-13 ve SON

Yahudi Soykırımı [Holokost] failleri üzerine görüşler-13 ve SON

 

Bir kez daha belirtmek gerekirse Browning, Raul Hilberg’in daha evvelki “Sıradan adamlar, sıradışı görevleri yerine getirecekti” iddiasını doğrulayarak, ideoloji önemli bir rol oynasa bile RPB 101’de görev alan şahısların kendilerini bu işe adamış birer Nazi fanatiği olmadığını savunmaktadır.

 

Aksine, bu adamlar çevre baskısı, grup dinamikleri, aşırı alkol tüketimi, kariyer hırsı, itaatkârlık ve savaşın vahşileştirici etkileri gibi rutin nedenlerin etkisiyle oynayacakları rol için hazır hale gelmiştir.

 

Bu nedenle de, soykırımı bizzat gerçekleştiren aktörlerle ilgili araştırmalara ilişkin, Browning “durumsal faktörler ya da koşullar”ın incelenmesine odaklanmakta ve Goldhagen’in aksine failleri harekete geçiren nedenlerin açıklanmasına dair çok boyutlu bir izah çerçevesi sunmaktadır.

 

Westermann ise örgütsel ve durumsal faktörleri ideolojik olanla dengelemeyi amaçlamaktadır. Ona göre Üniformalı Polis’in örgütsel kültürü, bu insanların Holokost’un gerçekleştirilmesi sürecine katılımının arkasındaki itici gücün araştırılmasında esaslı bir rol oynamaktaydı.

 

1933 yılından itibaren polis gücü ve, etiğinin, bunun moral kodlarının ve kültürünün askerileştirilmesi; 1936 Haziranı’ndan itibaren Üniformalı Polis’in SS ve onun etiği ile birleştirilmesi/kaynaştırılması ve bu unsurlarla aşılanması süreci yok etme araçları olarak şekillendirilmiştir.

 

Westermann yine de ideolojinin önemli olduğu sonucuna varmaktadır, ancak ideolojinin içkin olarak var olan ulusal bir inanç sisteminin bir sonucu değil; insanların hazır bir şekilde taraftar oldukları kasıtlı olarak örgütlenmiş kurumsal bir sistemin sonucu olduğunu önermeye çalışmaktadır.

 

 Kendisi bunun sonucunda “insan nedenselliğinin bireysel ağaçlarını gözden kaçırmak pahasına ideolojik ormana odaklanmak”tan kaçınmak için uğraşmaktadır. Sonuç olarak, bu üç çalışmanın bize gösterdiği, Yahudi Soykırımı faillerinin davranışları ve motivasyonlarınn kaynağını anlamak için çeşitli ve bazen de birbiriyle rekabet eden izah denemelerinin ve perspektiflerin varlığıdır.

 

Her bir çalışmanın kendi değerleri ve eksik kalan yanları bulunmaktadır ve her biri sıradan Holokost faillerini anlamamız için ciddi anlamda katkılar sağlamaktadır. Bu yazıda incelenen tarihçilerin her biri, soykırımı uygulayan kişilerin kendilerini içinde buldukları ya da kendileri için yarattıkları durumu açıklayan durumsal, ideolojik, kültürel, sosyal, örgütsel ve kurumsal faktörleri gündeme getirmektedir.

 

Bugün Holokost ve Holokost failleri üzerine yapılan bu türden ciddi çalışmaların ve izah denemelerinin yazının başında da dikkat çektiğimiz üzere 1915 Ermeni Kırımı’nın da farklı boyutlarıyla tartışılması noktasında ufuk açıcı perspektifler sunacağı kanaatindeyim. 1915 Ermeni Kırımı’na katılan merkezi ve yerel aktörleri harekete geçiren motivasyonların, psikolojik, ekonomik, sosyal, ideolojik, askeri, kültürel ve siyasal faktörlerin açığa çıkarılması adına yapılacak bilimsel-tarihsel araştırmalara gerek yöntemsel bakımdan gerekse tarihsel arşiv malzemesinin kullanımı açısından Yahudi Soykırımı literatüründe yer alan bu tarz verimli ve analitik çalışmaların önemli referans noktaları sağlayacağı tartışma götürmez.

 

Bu anlamda Ermeni Kırımı ile ilgili bundan sonra yapılacak olan merkezi ve/veya lokal çalışmaların Holokost literatüründe cari olan bu doğrultudaki tartışmalardan esinlenmesi ileriki dönemde 1915’in ne denli kompleks ve yapısal politikalar sonucu vücut bulduğunun aydınlatılmasında kritik bir öneme haiz olacaktır.

 

Bu bağlamda Ermeni Kırımı “niye oldu?, “nasıl oldu?”, ve “kimler bu kitlesel katliamda yer aldı” gibi sorular da karşılığını bulmaya başlayacaktır. Bu sayede bu alanda yapılacak çalışmalarla biçimlenecek Ermeni Kırımı literatürü, bir nebze de olsa Holokost literatürünü geriden takip etmeyi sonlardırma şansı bulacaktır. Her iki araştırma sahasındaki çalışmaların birbiriyle etkileşimi ve böylece ortaya çıkacak rezonansların karşılaştırmalı soykırım literatürüne kazandıracağı katkılar su götürmez.

 

- Advertisment -