Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Meclis Genel Kurulu'nu Suriye'deki gelişmeler ve Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki PYD mevzilerini vurmasıyla ilgili bilgilendirdi. "Son gelişmeler halkında müttefiklerimizi bilgilendirdik" diyen Bakan Yılmaz, "İnsani yardım geçişinin sağlanması, güneyde sınırını korumak, muhalefete destek olmak; Suriye'deki barış sürecine verilebilecek en büyük katkı budur" diye devam etti.
Yılmaz, Türkiye'nin "gereken adımları atmaktan tereddüt etmeyeceğini" de ifade etti.
Bakan Yılmaz'ın açıklamaları şöyle:
"Rusya 30 Eylül'den bu yana 7200 üzerinde hava saldırısı gerçekleştirdi, bunların yüzde 88'i muhalif ve sivilleri hedef aldı. DAEŞ'e karşı saldırıların sahada somut etkisi görülmedi. Aksine DAEŞ'e alan açtı. Cenevre'de biz müzakerelerin önünü açmaya çalışırken Rusya ve rejim alanda kapsamlı harekata girişti. Halep-Azez bağlantısını, karayolunu kesti. Bu gelişmeleri rejimin ve Rusya'nın işbirlikçisi PYD'nin eşgüdümlü saldırıları izledi. Bu saldırılar hâlâ devam etmektedir."
"Rusya sadece muhalifleri değil sivil alanları, Sınır Tanımayan Doktorların kontrol ettiği hastaneleri de bombalıyor. Bu vahim saldırıların bir savaş suçu olduğunu belirtmek isterim."
"PYD/YPG'nin adımlarından Rusya ve rejim istifade ediyor"
"PYD/YPG sahada muhaliflerin maruz kaldığı durumu fırsat olarak görüyor, Afrin-Azez hattında muhalif kontrolündeki bölgeye yönelik saldırılarını artırdı. Pek çok kez uyardık. En son Rusya ve rejimle eşgüdüm halinde Minak Hava Üssü'nün kontrolünü ele geçirdiler. Azez'in güneyindeki Tel Rıfat'a saldırdılar. Azez sınırımızın yanı başındadır. Bu örgütü terörist olarak kabul etmeyenlere şunu sormak gerek; PYD/YPG DAEŞ'in olmadığı, Arap ve Türkmenlerin bölgesinde neyin mücadelesini vermektedir, kime taşeronluk yapmaktadır? Bu adımlardan Rusya ve rejim istifade etmektedir. PYD Rusya'nın bölgedeki maşası haline dönüşmüştür."
"Türkiye için ulusal güvenlik meselesi"
"Topçu birliklerimiz angajman kuralları çerçevesinde 13 Şubat gecesinden bu yana YPG hedeflerini vuruyor… Bizim tutumumuzun son derce meşru bir temeli var. Türkiye güvenliğini korumak için her türlü önlemi alır. Sınırımıza bitişik Suriye'deki gelişmeler Türkiye için ulusal güvenlik meselesidir, halkımızın güvenliği için gerekli tüm tedbirleri tereddüt etmeden alırız."
"PYD/YPG'nin Türkiye sınırının güneyini muhalif geçişine kapatması, Fırat'ın batısına geçmesi veya Afrin'den Azez'e taarruza geçmesi bizim gözümüzde aynıdır."
"Son gelişmeler halkında müttefiklerimizi bilgilendirdik. İnsani yardım geçişinin sağlanması, güneyde sınırını korumak, muhalefete destek olmak; Suriye'deki barış sürecine verilebilecek en büyük katkı budur."
"Gereken adımları atmaktan tereddüt etmeyeceğiz"
"Bunu yaparken terörün her çeşidini bertaraf edeceğiz. Türkiye bir savaş istememektedir. Bölgemizde de dünyamızda da barışın esas olmasının sağlanmasını istiyoruz, ancak söz konusu olan bu aziz milletin hakkı ve hukuku ise gereken her türlü adımı atmaktan bir an bile tereddüt etmeyeceğimizin bilinmesini isterim."
"ABD bizim müttefiğimiz ama maalesef arkamızda durmuyor"
Bakan Yılmaz’ın ardından muhalefet temsilcileri söz aldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı, kaçırılan eski Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz şunları söyledi:
"Afrin'in doğusu kırmızı çizgi ama batısında kalırsa tehdit değil mi? Fırat'ın batısı kırmızı çizgi ama doğusunda kalırsa sorun değil mi? Suriye sınırının 650 kilometresi neredeyse PYD kontrolünde. Rus saldırıları Eylül'de başladı, öncesinde neden müdahale etmedik? Afrin mi sadece çok önemli?"
"ABD'nin politika değişikliğinin sebebi ne? ABD bizim müttefiğimiz ama maalesef arkamızda durmuyor. İran'ın arazide Türkiye ile en azından psikolojik olarak çatışıyor, Rusya karşımızda. Biz Suudi Arabistan ve Katar'la hareket ediyoruz. Suudi Arabistan'ın gücü olsa Yemen'de bir şey kazanırdı. Yemen darmadağın oldu. Onların peşine takılıp bölgede bir şeye şekil vereceğimizi sanıyorsak yanılıyoruz, uzak durmamız gerekiyor. Suriye'nin geleceğine Suriye halkı kendisi karar vermeli."
"Sınırımızda bize yönelik veya Suriye'nin toprak bütünlüğüne yönelik herhangi bir tehdide karşı durmalıyız. Türkiye'ye gelmiş Suriyeli mültecilerin barış sağlandıktan sonra vatanlarına dönmesini istiyoruz."
"Süleyman Şah'ta PYD'ye bilgi verildi"
İsmet Yılmaz, diğer partilerden milletvekillerinin konuşmalarının ardından tekrar söz aldı. Süleyman Şah operasyonunda PYD'den destek alındığı iddialarını yalanladı ancak bilgi verildiğini söyledi.
"Süleyman Şah operasyonunda PYD ile işbirliği yapılmadı. İlgili taraflara bilgi verildi, PYD de bunlardan biridir. PYD'ye para verildiği iddiası da doğru değildir. PYD ile görüşmelerimizde onlara rejimle işbirliği yapma, teröre başvurma, oldu bittilerden uzak dur denildi, çünkü bunu Türkiye kabul etmez denildi."
MHP'li Ümit Özdağ'ın 'Ayn-el Arab olarak isimlendirilmesi gereken yere Kobani denmesini' eleştirmesi üzerine ise Yılmaz şunları söyledi:
"Halk ne diyorsa onu takip etmemiz lazım. Siyasetçilerin halkın değerlerine dost olması gerekir, bir yerin ismi Kobani'yse, halk oraya Kobani diyorsa bundan da hiç rahatsız olmamak gerekir."
"Dilencilik pozisyonu ortaya çıkıyor"
Yılmaz, PYD'nin Suriye'deki Kürtleri temsil etmediğini söyleyince, HDP'li İdris Baluken söz alarak bütün dünyanın PYD'yi Suriye'deki Kürtlerin temsilcisi olarak kabul ettiğini ifade etti.
"Amerika'ya gidiyorsunuz, Rusya'ya gidiyorsunuz, adeta siyasi dilencilik pozisyonu ortaya çıkıyor, PYD'ye terör örgütü deyin diyorsunuz. Bunu sizin gibi kabul eden sadece Suud rejimi, belki Katar, bir de IŞİD, Nusra, Ahrar-uş Şam var. Bunların ortak özellikleri, insanlık değerlerine saldırıyorlar."