Ana SayfaHaberlerBioNTech'in kurucularından Prof. Uğur Şahin: 'Türkiye'yle aylardır görüşüyoruz'

BioNTech’in kurucularından Prof. Uğur Şahin: ‘Türkiye’yle aylardır görüşüyoruz’

ABD'li Pfizer şirketiyle birlikte Covid-19 aşısını geliştiren Alman BioNTech firmasının CEO'su Prof. Dr. Uğur Şahin: "Biz Türkiye'yle aylardır görüşüyoruz. Bana kalsa çoktan imzalar atılmış olurdu. Şu an ama son aşamalardayız ve bütün dileğim aşının Türkiye'ye de gitmesi için bu yıl içinde imzaların atılması."

Uğur Şahin, Britanya ve ABD’de halihazırda uygulanan, son olarak da AB’den kullanım onayı alan aşıyla ilgili Hürriyet’in Almanca haber portalı hürriyet.de yayın yönetmeni Christian Ehrhardt ve Berlin temsilcisi Celal Özcan’ın sorularını yanıtladı.

Şahin, “Bana kalsa çoktan imzalar atılmış olurdu” diyerek aşının Türkiye’ye de gitmesi için bu yıl içinde imzaların atılmasını dilediğini söyledi.

“Aşı nakliyatı konusunda sorun yaşanmaz”

Aşının saklama koşullarının lojistik açıdan bir sorun yaratmayacağını belirten Şahin sözlerini şöyle sürdürdü:

“Doz aşıların kuru buzla nakliyatı yaklaşık 50 yıldır yapılıyor. Bu bugünün bir yüksek teknolojisi değil. Soğutucuları Türkiye’de muhafaza edecek şirketler var. Örnek kuru buz nakliyatçıları. Türkiye’de üniversiteler mükemmel bir altyapıya sahip. Ben bu konuda kesinlikle hiç şüphe duymuyorum. Aşı yerlerine nakliyat konusunda da. Bundan dolayı bir sorun yaşanmaz.”

Şahin, geliştirdikleri aşının etki mekanizması hakkında da şöyle konuştu:

“mRNA her insan hücresinde olan doğal bir bilgi taşıyıcısından başka bir şey değil. Biz virüsün teknik planının bir parçasını insan hücresine göndermek için doğal biçiminden pek farklı olmayan temel taşıyıcının yapay biçimini kullanıyoruz. Bununla bağışıklık sistemine bilgi veriyoruz ve diyoruz ki, ‘Bak, virüsten bir parça bu, bunu tanı ve buna karşı bir bağışıklık cevabı vermen gerekiyor’. Eğer bu bağışıklık cevabı başarılı olursa, virüsün vücuda girmesi durumunda insan vücudu virüsü hızla tanımaya ve onu etkisiz kılmaya hazırlanıyor. Burada mRNA aşısını bilgi içeren ve ardından kendi kendini silen bir email haberiyle kıyaslayabiliriz. Kaybolup gidiyor. mRNA genetiğe müdahale etmiyor.”

- Advertisment -