Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atadığı Prof. Dr. Melih Bulu, kendisine yönelen eleştirilere Habertürk TV’de Veyis Ateş’in konuğu olarak cevap verdi.
“Mülakata alınarak seçildim”
Bulu’nun açıklamalarından öne çıkan cümleler şu şekilde oldu:
“Normalde bir rektör ataması için hiç kimse farkında değil ama, dünyadaki standartlara uygun bir rektör ataması var Türkiye’de. İlana çıkıyorsunuz. Benim durumumda bildiğim kadarıyla 9 aday başvurdu. Daha sonra mülakata davet ediliyorsunuz. Bir mülakata alındık. Bir komisyon var. O komisyondaki mülakatta sizi Boğaziçi Üniversitesi’nin özelliklerine uygun sorular soruluyor. En son Cumhurbaşkanı tarafından karar veriliyor.”
“Benden önce de Boğaziçi dışından rektör atandı, İTÜ’den. Ama daha da önemlisi ben Boğaziçiliyim. Doktoramı Boğaziçi’nde yaptım, aynı zamanda hocalarımla beraber ortak ders verdim.”
“Ben tabii Boğaziçi’nde ders verdiğim zamanlarda öğrenciler benimle ilgili çok şey yazarlardı. Benim içimle dışım bir. Ne görürsem söylerim. Boğaziçi üniversitelileri çok zekidir. Ben bu tepkilere alışığım. Hoca olunca daha az seviyede geliyordu, rektör olunca daha üst seviyede geldi.”
“Üniversiteli olmayanlar arasında bazı örgütlerin mensupları var”
“Protestolarda Boğaziçi Üniversitesi’nden 2 kişi var. 17’den iki kişi. Bunlara nasıl izin verildi bilmiyoruz. Üniversiteli olmayanlar arasında, alakasız insanlar. Anladığım kadarıyla bazı örgütlerin mensubu.”
“Burada provokatif bir olay var. Anladığım kadarıyla Boğaziçili kullanıldı. Boğaziçili üniversiteli her türlü protestoyu yapabilir ama olmayanlar kampüse alınmamalı.”
“Kapı kelepçelendi çünkü kapı kırıkmış”
“Orada çok pratik bir şey var. Çünkü kapı kırıkmış. Çok fazla şey olduğu için, kapıyı tutturmak için kelepçe takmışlar. Polis amirinin çözümüymüş. Tabii ki Boğaziçili olmayan öğrencilerin güney kampüse girmeleri, 150 yıllık binalara zarar verebilir, bunu kontrol edemeyiz.”
“Kampüse polis davet edilmedi, polis öğrenci olmayanların girişini durdurmak için yer aldı”
“Kampüse polis davet edilmedi. Polis kampüsün önünde herhangi bir şekilde öğrenci olmayanların girişini durdurmak amacıyla yer aldı. Zaman içerisinde biz birbirimizi tanıdıkça nasıl verimli ve güzel çalışacağımızı göreceğiz.”
“Şöyle bir rektör seçimi üniversitelerde yok; yani hocalar oy verecek rektör seçilecek. Böyle bir şey yok, yani rektörler atanıyor. Adaylar başvuruyor, çağrıya çıkıyor, komisyon değerlendiriyor, mütevelliye sunuluyor. Devlet üniversitesi olduğumuz için üç aşağı beş yukarı dünya ile aynı yöntemle rektörleri seçiyoruz. Ben bir yönetim organizasyoncuyum, bir kurumu yönetecek kişinin seçimle gelmesi zaten pek kullanılan bir yöntem değil. Demokrasi tabii ki ülkelerin, iktidarın seçimlerinde çok doğru yöntem. Siz bire bir oy vererek rektörü, bir şirketin genel müdürünü seçemezsiniz.”
“Siyasete CHP’de başladım, LDP’de devam ettim, AK Parti’de bıraktım”
“Aslında şimdi söyleyeceklerim birçok insanı şaşırtacak, ben siyasete ODTÜ’de okurken CHP’de başladım. Bunlar da biliniyor ama görünmüyor. Beni hep AK Partili olarak yansıtıyorlar. O zaman öğrenciydim SHP idi o zaman. Belediye başkanı bizim ODTÜ mezuydu. Yardımcı istemişti, öyle başladım. O zaman o milletvekiliydi ben ona araştırma yapıyordum. Fiili olarak Meclis’e gidip geliyordum. Daha sonra Liberal Demokrat Parti’den teklif geldi. Liberal Demokrat Parti’nin Gençlik Teşkilatı başkanıydım. Ama ben siyasete hep bir akademisyen gözlüğü ile bakan birisiyim. Benim merakım yönetim ve organizasyon.”
“Hiçbir zaman seçilmedim, yeterince zamanı harcayamadım. Aday oldum ama doğal olarak o zamanı harcayamadığım için. Orada da mülakatlar sistemli yapılıyor. Ben Boğaziçi’nde doktora yaparken AK Parti’nin kurulu haberi geldi. Sarıyer teşkilatına gittim ‘bu işin içinde yer almak istiyorum’ dedim. Sağ olsun beni kurucu olarak aldılar.”
“Bu partilerin hepsinde insanlar Türkiye’ye hizmet etmek için varlar. İnsanların yanlış yönlendirilmesi kutuplaştırılması ülkeye zarar veriyor. Boğaziçi Üniversitesi’ne de bu mantıkla gitmemiz lazım. Enerjimizi bu mücadeleye harcarsak dünyanın ilk 10’una girme hedefimize yaklaşırız. Benim tecrübeme aslında CV’me detaylı bakıldığında iki üniversitede rektörlük yaptım. Daha önce de Şehir Üniversitesi’nde işletme fakültesinin en son dekanıydım. 2009’da aktif siyaseti bıraktım zaten. Ondan sonra kariyerimi tamamen üniversiteye verdim. Bir aday adayı oldum ama aktif siyasette değildim.”
“İntihal meselesi iftira”
“Böyle bir provokasyon olacağını öngörmedim. Tutuklanan insanlardan da bu belli. Provokasyonlar olmasaydı biz standart Boğaziçi’nin protest kültürünü görecektik. Ben öğrencileri görecektim, onlar da beni görecekti. Hocalarla birer birer konuşmaya başladım. Beni tanıyanlar var tanımayanlar var.”
“Bir kere bu intihal meselesi iftira. Orada teknik bir şey gibi duruyor ama benim doktora tezimde literatür kısmı vardır. Oradaki her şey diğerlerinden alıntıdır. En sonunda kaynaklar yazılmıştır. Bütün dert tırnak içine almamış olmam.”
“Bizim önümüzde böyle yapılacak diye bir format da yoktu. Formatlar sürekli değişir. Bunun birçok standardı var. İşin özü aldığınız şeyin kaynağını yazmış mısınız? Yazmışız sonuçta. Bununla ilgili önceden hazırlıklarımızı yaptık mütevelli ile beraber. Haliç Üniversitesi’nde orada herhangi bir yönetim boşluğu yok, sistem zaten gayet güzel çalışıyor.”
“Olayları büyük çerçeveden analiz etmek lazım. Bizim en istemediğimiz şey Boğaziçi’nin 150 yıllık varlığının harabeye dönmesi. Dün böyle bir şey olabilirdi.. Polis orada doğrusunu yaptı. Boğaziçi’nin değerlerini bilmeyen insanların girmesi bir filin zücaciye dükkanına girmesi gibi olacaktı. Boğaziçililer her zaman üniversiteye girebilirler.”
“Boğaziçi bizim gözbebeğimiz. Türkiye’nin en elit, en üst seviye kurumlardan bir tanesi. Bir araştırma üniversitesi. Bizim de dünyadaki ilk 10 lider ülke haline geleceksek Boğaziçi olmadan olmaz. Onun için bizim ona gözümüzün bebeği gibi bakmamız lazım. Ben bu refleksle Boğaziçi’ne bakıyorum. Büyük resme baktığımızda ben en tepede oturan bir kimse olarak bunu görüyorum. Boğaziçi’ne zarar verme refleksini bizim engellememiz lazım. Bizim kendi meselelerimizi içimizde konuşarak halletmemiz lazım. Buna sağdan soldan birini çağırırsak o zaman iş büyüyor.”
“Sonuçta insanlarla konuşuyoruz. Ben bugün resmi olarak başladım. Hocalarımızla konuşmaya başladım. Bölüm başkanları, dekanlarla konuşuyorum. Bütün paydaşlarımızla kademe kademe, öğrencilerimizle, kulüp başkanlarımızla konuşacağız. Bunlar konuştukça anlaşılacağını düşünüyorum.”
“Şöyle bir rektör seçimi büyük üniversitelerde yok, hocalar oy verecek, bir tane rektör seçeceğiz. İyi üniversitelerde hep atanıyor. Kiminde arama komisyonu kuruluyor, komisyon değerlendiriliyor ve mütevelliye sunuyor. Biz devlet üniversitesi olduğumuz için 3 aşağı 5 yukarı gelişmiş üniversitelerle aynı yöntemle seçiyoruz rektörü.”
“Boğaziçi kültürüne hiç bir şey yapmayacağım. Bütün hocalar bunu soruyor. Ben hard rock dinleyen, Metallica dinleyen bir rektörüm.”