Ana SayfaManşetYeni Kürt partisi (*)

Yeni Kürt partisi (*)

Bu mevzu konuşulurken çoğu kez “AK Parti ile HDP’nin arasında” diye ideal bir yer tarif ediliyor. Anlatılmak istenen, yeni partinin bu iki partinin yanlışlarından arınması ve bu partilerden rahatsızlık duyan Kürt seçmenin rağbet edeceği bir yere konumlanması. Temiz, steril ve ideal bir yer! Ne ki böyle bir yer yok.

Siyasi iktidarın temsilcileri varlığını inkâr etseler de Türkiye’de bir Kürt meselesi var. Salt iki parametreye bakmak bile bu gerçeği anlamaya yeter. Parametrelerden biri, siyasi ve hukuki yaptırımlara maruz kalmasına rağmen HDP’nin kitle desteğinin devam etmesidir. HDP seçmenlerinin türlü zorluklara rağmen partilerinin arkasında durmalarının temel nedeni, herhalde bu partinin meselâ mucizevi reçetelere sahip olması değildir. HDP’nin gücünün, Kürt meselesinin varlığından ve çözüm umudundan kaynaklandığı, aslında izaha gerek duyulmayacak kadar açık bir durumdur.

Diğer parametre ise, başta Suriye ve Irak olmak üzere bölge siyasetinde Türkiye’nin izlediği siyasettir. Kürt korkusunun, Kürt endişesinin veya Kürt karşıtlığının bu siyasete yön verdiği su götürmez. Ancak bu, iktidar için hem içeride hem de dışarıda handikaplar içeriyor. Zira bu hal dışarıda iktidarın seçeneklerini azaltıyor. Muhatapları için onu kolay çözülebilir, atacağı adım kolay tahmin edilebilir bir rakip haline getiriyor. İçeride ise, iktidar açısından seçimlerin kaybedilmesi ve iktidarın yitimi ihtimalini güçlendiriyor.

KDP enflasyonu

2019 yerel seçimleri, bu mânada, iktidarı sarstı. Kürt seçmenlerin oy davranışlarını kısmen de olsa değiştirmek gayesiyle girişilen birtakım arayışların gerisinde, bu sarsıntının etkisi var. Sahneye yeni bir Kürt partisi çıkarma çabası da, bu arayışlardan biri gibi. Ortalıkta bir süredir çeşitli tevatürler dolaşıyor. Siyasi çizgi olarak AK Parti ile HDP arasına girecek bir siyasi parti için hareketlenmelerin olduğu dedikodusu etrafa yayılıyor. İki parti ile arasına mesafe koymuş bazı isimlerin kolları sıvadığı bildiriliyor.

Tam da tartışmaların arttığı bu dönemde, Kürt Demokrat Partisi (KDP) diye bir partinin kuruluşu ilân edildi. Gerçi İçişleri Bakanlığı, bunu yalanladı ve kendilerine yeni bir parti kurulmasına dair bir başvurunun yapılmadığını açıkladı. Ama tek başına bu hadise bile, durumdan vazife çıkarıp kendilerine bir rol kapmak isteyen birçok kişinin olduğuna ve bunların alesta beklediklerine işaret etmesi bakımından mühim bir göstergeydi.

Yeri gelmişken, Türkiye’deki bu “KDP enflasyonu”na da değinmek gerekir. Bugün Türkiye’de kendini orijinal KDP ile irtibatlandıran ve onun siyasi geleneğinin taşıyıcısı olduğu iddiasını taşıyan birkaç yapı var. Herhangi bir siyasi ağırlığı olmayan ve partiden ziyade bir dernek görünümündeki bu yapıların KDP adını kullanmaları, hem işi hafifletiyor hem de KDP’nin saygınlığını zedeliyor. Muhtemelen gerçek KDP de bu gayriciddi isimlendirme yarışından rahatsızdır.

Siyasi boşluk

Peki, yeni bir parti seçmen için bir cazibe merkezi olabilir mi? Siyasete ağırlığını koyabilir mi? Mevcut oyunda bir değişimi zorlayabilir mi? Cevabı kestirmeden söyleyeyim; hayır.

Adı ne olursa olsun Kürt etiketli yeni bir parti siyasi dengelere zerre kadar tesir edemez.

Çünkü her şeyden önce, bu alanda bir boşluk yok. Yeni bir partinin üzerine bina edilebileceği bir zemin bulunmuyor. “Kürt partisi” denildiğinde Türkiye kamuoyunun aklına sadece HDP geliyor. Fakat bu sahada çok sayıda parti bulunuyor. Programları birbirinden farklı; misal Kürt meselesinde bağımsızlığı savunan da var, çözümün federasyonda olduğunu söyleyen de, çareyi demokratikleşmede bulan da. Yani farklı hassasiyet taşıyan her bir seçmene seslenen birçok seçenek var bu arenada.  

Dolayısıyla yeni bir partinin kendine bir alan açması ve diğerlerinden farklı, seçmenin aklını çelecek bir söz söyleme şansı düşük. 

Steril ve ideal bir yer

Bu mevzu konuşulurken çoğu kez “AK Parti ile HDP’nin arasında” diye ideal bir yer tarif ediliyor. Anlatılmak istenen, yeni partinin Kürt seçmenlerin oyunu alan bu iki partinin yanlışlarından arınması ve bu partilerden rahatsızlık duyan seçmenin rağbet edeceği bir yere konumlanmasıdır. Temiz, steril ve ideal bir yer! Ne var ki böyle bir yer yok.

Bir kere, HDP ile seçmeni arasındaki bağlar sıkı. Ayrıca bir HDP seçmeni, partisine çok kızgın olsa ve artık yollarını ayırmayı düşünse, gidip oy verebileceği birçok alternatif var. Kalkıp da bütünüyle iktidar tarafından kurgulandığı düşünülen ve tek hedefi HDP’yi frenlemek olarak gözüken bir partiye teveccüh etmez. İktidar aparatı algısına sahip bir parti, istediği kadar Kürtlük vurgusu yapsın, HDP’den bir oy bile çekemez. 

Keza AK Parti ile mesafeli seçmen de böyle bir partiye iltifat etmez. Geçmişte AK Parti’ye destek veren bir seçmen, salt HDP’ye karşıt bir pozisyon edinen, Türkiye’nin geri kalanı ile bir irtibat kurmayan ve bir gelecek tasavvuru da sunmayan bir partiye oy vermez. Kaldı ki, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi gibi AK Parti içinden çıkan alternatifler varken, bu seçmenin yüzünü sınırlı bir alanda siyaset yapan bölgesel bir partiye dönmesi beklenemez.  

Ezcümle, yeni bir parti elbette kurulabilir. Nihayetinde, mevzuatta belirtilen şartları yerine getirenler parti tabelasını asabilirler. Sorun burada değil; sorun, o tabelanın altına toplanacak, o tabelayı yükseltmek için mücadele edecek bir kitle bulmakta. Hâlihazırda öyle bir kitle yok; bunu göz ardı ederek kurulacak her parti de bir tabela partisi olmaya mahkûm.

(*) Kürdistan 24, 06.01.2021

- Advertisment -