Halkımızın yaklaşık yarısının askerlik anısı vardır ama Merkez Bankası anısı olan birine henüz rastlamadım. “Merkez Bankası” kavramının çok bir çağrışım gücü yoktur, hele dijital çağrışımları hiç yoktur. “Merkez Bankası”nın adı geçtiğinde belki bazılarımızın aklına “politika faizi” gibi kavramlar, Beştepe-Merkez Bankası çekişmesi gibi meseleler, dolar kuru vb. gelebilir. Daha ötesi pek çıkmaz.
Merkez Bankası, vatandaşa en mesafeli, yukarıdan değilse bile uzaktan bakan, en “az interaktif”, en mekanik, en heyecansız, en “az romantik” devlet kurumlarındandır. “Merkez Bankası eski başkanı”ndan söz etmek, “eski sevgili”den söz etmeye benzemez. Eski sevgiliniz bile sizinle etkileşime geçebilir, Merkez Bankası geçmez. Eski sevgiliniz bile size para yollayabilir, Merkez Bankası yollamaz. Eski sevgiliniz bile gündelik harcamalarınızı takip edebilir, Merkez Bankası etmez.
Değişim kapıda mı?
Bundan sonra her şey değişebilir. Pandemiyle yükselen dijitalleşme ve hızlanan küresel ekonomik dönüşüm, merkez bankalarının duvarlarına da dayandı. Merkez bankaları, dijital para çıkartmaya hazırlanıyorlar. Önümüzdeki yıllarda, merkez bankalarının, banka adını verdiğimiz aracıları devreden çıkartıp doğrudan bize ulaşmaları, bastıkları paraları bize bankalar üzerinden sunmak yerine doğrudan elektronik cüzdanlarımıza yollamaya başlamaları mümkün olabilir mi? Göreceğiz.
“Anlamadım. Telefonuma Merkez Bankası uygulaması mı indireceğim? Nasıl yani?” diyebilirsiniz.
Süreç, ilk etapta bu şekilde gelişmeyebilir. Merkez bankaları, dijital para çıkartırken, belki ticari bankaları da sisteme dahil edebilir, onların dijital para işlemlerinde rol üstlenmelerine, ticari bankalarda dijital para hesaplarının açılmasına izin verebilirler. Dönüşümün hangi hızla gerçekleşeceğini, şu anki bankacılık sisteminin ve nakit paranın daha ne kadar hayatımızda kalacağını, zamanla göreceğiz.
Dijital para nedir?
Dijital para göreceli bir kavram. Aslında telefonunuzun banka uygulamasındaki para da dijital. Ancak onun karakteri farklı. Paranızı neye harcadığınız, bankalar tarafından, kredi kartı şirketleri tarafından görülebilir. Bu aracılar ciddi komisyonlar alırlar. Bazı işlemler yavaş ilerler. Teknolojik olanaklar sınırlıdır, para “programlanabilir” değildir, “smart contract” özelliği yoktur.
İşte bütün bunlardan rahatsızlık duyan ve daha ileri düzeyde bir dijital para formatına ihtiyaç duyan insanların sayısı artıyor.
Eğer Merkez Bankası dijital paraları hayatımıza girer (ve bankalar aradan çıkarsa) birçok işlem daha hızlı/ucuz hale gelebilir. Belediye otobüsüne bindiğinizde, kartınızı uzatmanıza gerek kalmadan bilet ücreti otomatik olarak dijital cüzdanınızdan çekilebilir. Eğer bu paralar, şu anki kripto paralar gibi uluslararası işlemlere de açık olarak tasarlanırsa, dünyanın bir ucundan diğer ucuna e-posta yollar gibi gönderilebilir.
Kripto parayla yapılan birçok işlem, bundan sonra, devlet güvencesi (karamsar yaklaşırsak, “devlet gözetimi”) altında gerçekleşebilir. Dönüşümün bankacılık sektörünü bitirmemesi için de önlemler düşünülüyor. Dijital parasını 2022 olimpiyatlarında dünyaya tanıtmayı hedefleyen Çin, bu paranın ATM’lerden nakit olarak da çekilebilmesini planlıyor. Aslında her ülkenin konuya yaklaşımı farklı ve her kafadan başka ses çıkıyor. Henüz yolun başındayız.
Bahama örneği
Şu an “merkez bankası dijital parası”nın gerçek anlamda kullanıldığı tek ülke Bahamalar. Bahamalar çok küçük bir ülke, dijital para kullanımı da gündelik alışverişle sınırlı. Herkes önce Çin’deki deneyimi görmek istiyor. Bahamalar’daki dijital devlet parası, Mastercard’la işbirliği içinde çalışıyor. Bu paradan, “Digital Bahamian Dollar” veya “Sand Dollar” diye bahsediliyor. Bahama para biriminin (hem klasik hem dijital versiyonuyla) Amerikan dolarına sabitlenmiş bir para birimi (stablecoin) olduğunu da belirtelim.
Para trafiğini takip
Dijital merkez bankası paralarının devletlere bir faydası, para trafiğini takibin kolaylaşması olacak. Çin gibi otoriter devletler, “programlanabilir para” kullanabilir, vatandaşlarının parayı nasıl kullandığını kontrol edebilirler. Dijital cüzdanınıza evrensel temel gelir (“universal basic income”) olarak gönderdikleri paranın temel ihtiyaç maddelerine harcanıp harcanmadığını takip edebilir, eğer harcanmadığını görürlerse parayı bloke edebilirler.
“Hoş geldin dijital diktatörlük!” diyebilir miyiz? Emin değilim. Çin dışındaki büyük ülkelerin asıl hedefinin, bir “dijital gözetim” kurmaktan ziyade para üstündeki hakimiyetin kripto paracılara geçmesini engellemek olması daha muhtemel gibi.
Dijital para konusunda Çin gibi hızlı ve iddialı ilerleyen ülkeler de; Güney Kore, ABD, Avrupa Birliği gibi geçişi yavaş ve sağlam şekilde yapacağını söyleyenler de; Hindistan gibi kararsızlar da var. ABD’de “merkez bankası dijital parası”nın geniş kitleler tarafından kullanımının en erken 3 yıl sonra başlaması bekleniyor. Ancak Çin’deki hareketlenmeden bu yana, ABD ve İngiltere’den dijital para konusunda hemen her gün daha üst düzey açıklamalar geliyor. Bazı yorumlara göreyse, ABD, Çin’in çıkartacağı dijital paranın dünyada rezerv para konumuna gelmesinden ve doların yerini almasından çekiniyor. Zaten Çin ekonomisinin 2020’li yılların sonuna doğru ABD ekonomisini geçmesi bekleniyor.
Başka bir teoriye göre de ABD’nin, Çin’in çıkartacağı dijital paraya karşı Bitcoin’i desteklemesi ve sahiplenmesi ihtimal dahilinde. Tabii bu teori Bitcoin pastasının en büyük diliminin ABD vatandaşlarında olduğu varsayımı üstüne kurulu.
3.000 Euro limiti
Avrupa Birliği, “Dijital Euro” hesaplarını 3.000 Euro limitli yaparak, yatırımdan çok gündelik kullanıma yönelik bir dijital parayı tercih edebileceğinin sinyalini veriyor. Böyle bir sınırın, bankaların işlevsizleşmesinin önüne geçmesi bekleniyor. Benzer bir limit uygulaması Bahamalar’da da görülüyor. Benim tahminimse bu tür limit ve sınırların zamanla ortadan kalkması yönünde. Hayatımıza önce gündelik ödeme aracı olarak girmesi beklenen bu paraların uzun vadede her nitelik/nicelikte finansal işleme açık hale gelmeleri beklenebilir.
Tek tek devletlerin girişimlerinin yanında, bazı Asya ülkelerinin “ortak dijital para” girişimleri de var. Çin, BAE, Tayland ve Hong Kong gibi ülkelerden yetkililer bu amaçla bir araya gelmeye başladılar. 17 Şubat tarihli bir gazete haberi: “Çin’in dijital paraları üç yıl içinde dünyanın beşte biri tarafından kullanılacak. Çünkü dünya merkez bankalarının yüzde 86’sı şu anda bu konu üzerinde çalışıyor. Çok yakın bir zamanda ise dijital TL, dijital ruble veya dijital riyal görmek mümkün hale gelecek.
“(…) Hindistan ve İran da dijital para yarışına katılan en son iki ülke oldu. İran, Hindistan ve Rusya gibi ülkeler dolara olan bağımlılığı azaltmak için de dijital para birimleri üzerinde çalışıyor. (…) Dünya nüfusunun beşte birinin üç yıl içinde bir ‘merkez bankası dijital parası’ kullanması bekleniyor.”
Gerçek hayatta ne işime yarayacak?
Merkez bankası dijital parası (CBDC) sayesinde bir banka hesabına, kredi kartına vb. gerek duymadan, birbirimize şimdikinden çok daha kolayca (kimbilir, belki de telefonumuzdaki merkez bankası uygulamasıyla) para gönderme şansımız olabilir. ATM’lerin, banka şubelerinin, telefonlardaki banka uygulamalarının, para alışverişi için kullanılan birçok mekanizmanın (İstanbulkart vb. dahil) hayatımızdaki rolü küçülebilir veya değişebilir.
Bankaların ve kredi kartlarının yanısıra, Western Union, Transferwise, Revolut, Fastpay, Paypal, Wechat, Google Pay, Apple Pay gibi dijital uygulama ve sistemlerin pasta payı küçülebilir. Bankaların, ayakta kalabilmek için başka hizmetler sunmaya, yeni işlevler edinmeye çalışmaları da gündeme gelebilir.
Bu süreçte dünyanın en büyük şirketlerinden Amazon da kendi dijital parasını çıkartmaya hazırlanıyor.
“Para merkez bankasıyla vatandaş arasındadır” anlayışına doğru
Geri kalmış coğrafyalardaki, banka hesabı olmayan, yaşadığı yerin yakınında ATM bulunmayan insanlar, bu dijital paralar sayesinde -banka aidatı vb. ödemeden- küresel ekonomik sisteme entegre olabilirler. Merkez bankaları, dijital para konusunda daha fazla mesafe kaydederlerse (banka denilen “ruhban sınıfı”nın aradan çıkmasının sonucu olarak) “para merkez bankasıyla vatandaş arasındadır” anlayışı gelebilir mi? Kısa vadede zor, uzun vadede her şey mümkün.
Yeniden doğan merkez bankaları?
Merkez bankaları, banka kavramının soğukluğu/ağırlığı/betonluğu ile merkez kavramının soğukluğu/ağırlığı/betonluğunu birleştiren yapılardır. Eğlenceli değillerdir. Tiyatroyla, dansla, sinemayla, müzikle, sosyal sorunlarla, iklim kriziyle, sosyal medyayla ilgilenmezler. İlgilenmelerini bekleyen de çok yoktur. Misyonu “fiyat istikrarını sağlamak” olarak tanımlanmış yapılardan söz ediyoruz sonuçta. “Adana merkez patlıyor herkes”teki merkez ile “Merkez Bankası”ndaki merkez, ayrı dünyaların merkezleridir. İşte dijitalleşmeyle birlikte bu klişeler tarih olabilir.
Merkez bankaları önümüzdeki süreçte yeniden doğabilir, sosyalleşebilir, modernleşebilir, bizi dansa davet edebilirler. Hep birlikte göreceğiz.