ABD’nin Eylül ayı başlarında Afganistan’dan çekileceğini açıklamasının ardından Taliban ülkedeki hâkimiyetini her geçen gün arttırdı ve girdiği her vilayetten yoğun kaçışlara neden oldu. Son olarak başkent Kâbil’in ele geçirilmesiyle ülkedeki göçler kitlesel bir hal aldı. Afganistan’da başlayıp Pakistan ve İran güzergâhını izleyen bu göçün hedef ülkesi ise Türkiye.
Son haftalarda göç dalgasına karşı tedbirlerin arttırılmasıyla ülkeye göçmen girişleri azaldı, ancak sınır hattı boyunca sıklaştırılan tedbirlere, Van ve ilçelerinde kaçakçılara dönük operasyonlara rağmen ülkeye olan göçmen girişleri devam ediyor.
Türkiye’ye geçmek için İran’ın Khoy, Selmas ve Urmiye kentlerinde bekleyen göçmenlerin sayısı şu an binlerle ifade ediliyor.
Van’ın Başkale, Özalp ve Saray ilçelerinin dağlık kısımlarından ülkeye kaçak olarak giren göçmenlerin ezici çoğunluğu kaçakçılar tarafından ülkenin batısına doğru götürülüyor, bir kısmı ise değişik nedenlerden dolayı kentte kalıyor. Ahmedzayi ailesi de bu son süreçte Türkiye’ye gelen ve kentte hayata tutunmaya çalışan göçmenlerden. Taliban’ın kırk beş gün önce Kâbil’e bağlı köylerini işgal etmesinden sonra ülkeden kaçan ve yirmi beş gün süren zorlu yolculuğun ardından Van’a ulaşan Ahmedzayi ailesi, kent merkezinde buldukları tek odalı bir eve yerleşti.
Dördü çocuk dokuz kişiden oluşan ailenin erkek bireyleri buldukları gündelik işlerde çalışarak geçimlerini sağlamaya çalışıyor. Geride kalan akrabalarıyla iletişimleri kopan aile, kendilerine geçici kimlik verilmesini istiyor ve Avrupa’ya gitmek istediklerini dile getiriyor.
”Bizleri savaşa zorlayan Taliban’dan kaçarken Afgan hükümeti bizi onlara üye olmakla suçladı”
Akrabalarının ve tanıdıklarının çoğu hayatını kaybeden Ahmedzayi ailesinin avukat damadı Muhammed Davud, eşiyle altı ay önce evlenmiş. Eşinin Kâbil kırsalındaki Ferze köyünde bulunan ailesini ziyaret eden Davud, Taliban’ın köye girmesiyle köyden çıkamamış ve Mezar-ı Şerif vilayetinde bulunan ailesinin yanına geri dönememiş:
”Mezar-ı şerif vilayetinde avukatlık yapıyordum. Kâbil’e eşimi ziyarete gitmiştim ama Taliban saldırınca yollar kapandı, köyde kaldım, daha da dönemedim ailemin yanına.”
Taliban’ın köyü almasından sonra köydeki erkekleri savaşa zorladığını kaydeden Davud, Taliban’ın kontrol ettiği bölgenin dışına çıkmayı başardıklarında ise merkezi hükümet tarafından Taliban’a üye olmakla suçlandıklarını kaydediyor.
Yaşadıkları çıkmazı şu ifadelerle dile getiriyor Davud:
”Savaş başladığında birçok aile mensubumuz öldürüldü. İlkin köyümüzü aldılar. Orda kalsaydık bizi de öldüreceklerdi. Taliban bize para verip onlarla beraber savaşmamızı istiyordu. Bizi savaşmaya mecbur ediyordu. Kabul etmedik. Kendi kardeşlerimizi öldüremezdik. Köyden çıktığımızda da bu sefer merkezi hükümet bizi Taliban olmakla suçlayıp gözaltına aldı, birkaç gün sonra gerçek anlaşılınca serbest bıraktı. Biz çıktığımızda Kâbil sakindi hâlâ. Taliban genelde gece saldırıyordu köylere ve girdiği her köyü rahatlıkla alıyordu.”
6 ay önce evlenen Muhamed Davud ve Fevziye Ahmedzayi çifti.
”Yolculuğumuz açlık, yorgunluk ve tehlikelerle 25 gün sürdü”
Kaçmadan önce köyde eşinin ailesine ait evleri ve arazileri sattıklarını ve bir kaçakçıyla kişi başına bin dolar karşılığında anlaştıklarını söyleyen Davud, yanlarına hiçbir şey almadan yola çıktıklarını söylüyor:
“Köydeki arazilerimizi, evlerimizi sattık, satmasaydık Taliban el koyacaktı zaten. Kişi başı bin dolar karşılığında bir kaçakçıyla anlaşarak yola koyulduk. Afganistan’dan İran’a kadar üç gün üç gece yürüyerek geldik. İran tarafında hırsızlar bizi alıkoydu. Paralarımızı ve telefonlarımızı çaldı. Kişi başına 300 tümen aldıktan sonra bizi kaçakçılara teslim ettiler ve yolculuğa devam ettik. İran-Türkiye sınırında yine yakalandık. Bir gün boyunca güneşin altında bekletildik. Bize mıntıka temizliği yaptırdılar. Kaçakçıların denetiminde oldu yürüyüşümüz ve birçok noktada şok evlerinde bekletildik. Bazen güvenlik önlemleri var diye açık arazilerde bekletildik. Sınırı geçtikten sonra Van’daki şok evlerinde de üç gün bekletildik.”
Yolculuklarının Nemruz’dan Van’a kadar 25 gün sürdüğünü ve bu zamanın açlık, yorgunluk ve tehlikelerle dolu olduğunu anlatan Davud, mesleğini sürdürmek için vatandaşlık alabileceği Avrupa’ya gitmek istediğini söylüyor.
Roya Ahmedzayi: “Kadınlar bir böcekten bile korkuyorken savaşa nasıl alışsın?”
Daha sonra konuşan anne Roya Ahmedzayi yaşını net olarak bilmediğini söylüyor. Taliban’ın kadınlara dönük uygulamalarını şu sözlerle özetliyor:
“Kadınlar bir böcekten bile korkuyorken savaşa nasıl alışsın (gülüyor). Taliban’ın kadınlara yaklaşımı belli. Girdiği köyde kadınları kendilerine nikâhlamak istiyor. Kabul etmezlerse ailelerini tehdit ediyor, öldürüyorlar. Hatta güzel olmayan kadınları da eziyet ederek öldürüyorlar. Kızların okumasını engelliyor, kızların erken yaşta kapanmasını ve evden çıkmamalarını istiyor. ‘Bir kızım evlendi, eşiyle beraber bizimle kalıyor. Beş erkek çocuğum var. Çocuklarım okusun istiyorum, hayatlarını güzel yaşasınlar.”
Roya Ahmedzayi, eşinin Van’da gece yarılarına kadar çalıştığını söylüyor. Çocuklarının da iş buldukça günde 16-17 saat çalıştıklarını, buna karşılık sadece 50 Türk Lirası kazanabildiklerini söylüyor. Nitekim ailenin fotoğrafını çekerken baba ve bir oğlu işten henüz dönmediği için fotoğrafta yedi kişi yer aldı.
Anne Roya Ahmedzayi.
Yeni evlenen Fevziye Ahmedzayi: “Kadınlara hayvan muamelesi yapılıyor”
Muhammed Davud ile altı ay önce evlenen 21 yaşındaki Fevziye Ahmedzayi ise ülkelerinde kadınlara hayvan muamelesi yapıldığını söylüyor.
”Kadınlara hayvan muamelesi yapılıyor. Okumak, dışarı çıkmak yasak. 7 yıl okudum ama devam edemedim. Büyüyünce gidemedim.”
Fevziye Ahmedzayi, yolculuk boyunca yaşadıklarını da şöyle anlatıyor:
“Kadın olarak çok zorlanıyorduk. Hastalar da vardı. Beslenemiyorduk, uyuyamıyorduk. Yürümek zordu, sınırı geçmek de oldukça zorladı bizi. Hastalandım yolculukta. Şu durumun devam etmesi durumunda asla ülkeye dönmek istemem. Burada ailemle serbest yaşamak istiyorum.”
Fevziye Ahmedzayi.
”Futbolcu olmak istiyorum”
Son olarak konuşan ailenin küçük fertlerinden 15 yaşındaki Cavid Ahmedzayi okula gittiğini ama okuma ve yazma bilmediğini söylüyor. ”Beş yıl okula gidebildim. Ama çok şey öğrenemedim. Okuma yazma bile bilmiyorum şu an çünkü eğitim kalitesi çok düşük. Orada çok korkuyorduk. Sürekli ölüm ve şiddet vardı. Burada eğitim almak istiyorum.”
Cavid, iyi futbol oynadığını ve futbolcu olmak istediğini söylüyor.
Cavid Ahmedzayi (solda) küçük kardeşiyle.