Türkçeye Türk dizilerini izleyerek merak saran ve ardından daha disiplinli bir öğrenme süreciyle bu yeteneğini geliştiren 25 yaşındaki Hindistanlı gazeteci Madhuvanthi Srinivasan artık Serbestiyet’te yazacak. Geçtiğimiz günlerde Serbestiyet’e verdiği söyleşide Türkiye ile Hindistan’ı “potansiyellerini kullanamama konusunda birbirine çok benzeyen iki ülke” olarak tanımlamıştı. Srinivasan ilk yazısını da bu iki ülkeye ve onların birbirlerine çok benzediğini düşündüğü liderlerine ayırdı.
“Nerede o eski günler? O eski günler nereye gitmiş?”
Bu duygu sadece Türkiye ile sınırlı değil. Hindistan’da da bizler, aynı şekilde eski güzel günlerin umuduyla yaşıyoruz.
Bunun sebebi, Hindistan ve Türkiye’nin birbirine çok benzemesinden kaynaklanıyor.
Türkiye ve Hindistan’ın mevcut kutuplaşmış toplumları, ülkelerin liderlerinin aldıkları tutumların bir sonucu. Bu yüzden, Hindistan ve Türkiye arasındaki benzerlikleri bir makro perspektiften anlamak için Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Hindistan Başbakanı Narendra Modi arasındaki benzerliklere bakmak, anlamak çok önemli.
İki ülke de, anayasal olarak ilan edilmiş laik devletlerden, merkezinde din olan (devletlere) bir geçiş süreci yaşadı. Bazıları anayasal olarak Hindistan ve Türkiye’nin hala laik devletler olduğunu iddia edebilir. Tabii ki kağıt üzerinde öyleler. Ancak dinin hayatın bir parçası olduğu, söylemin bir parçası olduğu boyutlar eskiye oranla -özellikle siyasi arenada- arttı.
Dinin Hintlilerin ve Türklerin günlük yaşamlarına bu denli daha fazla dahil olması, iki lider ve onlar tarafından yönetilen hükümetler tarafından dine verilen öncelikten kaynaklanıyor.
Türkiye ve Hindistan gerçeklerinde bundan daha büyük bir benzerlik yoktur.
Erdoğan ve Modi’nin sırasıyla 2002 ve 2014’te iktidara yükselişi ezici oldu. Nispeten daha zayıf ve etkisiz bir muhalefete karşı iki lider -büyük hitabet becerisine sahip güçlü adamlar ya da İngilizce dediğimiz gibi strongmen- ilk seçimlerden sonra girdikleri diğer seçimleri de kazandı.
2002-2003, Türk siyasetinde Bülent Ecevit ve Tansu Çiller gibi gazilerin emekliye ayrılmasına ve daha taze bir yüz olan Erdoğan’ın yükselişine tanıklık etti.
Benzer şekilde, 2014’te Modi, 1947’de Hindistan’ın İngilizlerden bağımsızlığının eş anlamlısı olan Kongre partisini ve nesiller boyu Hindistan siyasetine egemen olan partiyi yenerek iktidara geldi.
Liderlerin altındaki ülkelerin kurucu babalarının paralel söylemleri de iki ülke arasında bir başka benzerliğe işaret ediyor.
AKP’nin Atatürk’ten uzaklaşması ve BJP’nin Jawaharlal Nehru ve politikalarına ilişkin eleştirel konumu göz ardı edilemeyecek kadar benzer.
Erdoğan ile Modi’nin kişilik özellikleri ve siyaset tarzları da benzerlik içeriyor.
Her ikisi de mütevazi bir geçmişe sahip. Köklerini sokaklarda ararlar ve bunu kendi çıkarları için kullanırlar. İki lider de kendilerini ülkelerinin yeniden kurucuları olarak konumlandırıyorlar.
Modi’nin Hindistan’ı süper güç ya da Hintçede ‘Jagat Guru’ dediğimiz büyük devlet yapma hayali ve Erdoğan’ın “yeni Türkiye” vizyonu bunu tam olarak açıklıyor.
Sadece bu değil, ikisi de kendilerini küresel inanç liderleri olarak görüyor.
Vatansever-vatan haini söylemi, iktidar partileri ve liderlerinin söylemleri nedeniyle Hindistan ve Türkiye’de meşrulaştırıldı.
Erdoğan ve Modi’nin sunduğu kişi siyaseti veya kişi kültü, temsil ettikleri siyasi partinin siyasetinin yerini alıyor. Bu eğilim Hindistan’da çok yaygın. Yerel seçimden genel seçime kadar her oy, milletvekili veya yerel temsilci adayı için değil, Başbakan için Başbakan’a gider.
Türkiye’deki seçimlerin de buna benzer şekilde ilerlediğini düşünecek olursak, iki ülkenin benzerlikleri daha net görülebilir.
Popüler fikrin aksine, gerçek şu ki, Hindistan ve Türkiye’nin çok ortak noktası var. Ancak en başta geleni liderlerinin özellikleri.
Modi’nin tartışmalı bir ülkede bir Hindu tapınağının temel taşını döşerken söylediklerini hatırlayın: “Yüzyılların bekleyişi sona erdi.”
Şimdi de Erdoğan’ın Ayasofya’da ilk Cuma namazında söylediği sözü hatırlayın: “Gençliğimizin en büyük hayali buydu ve bu gerçekleşti.”
Bunu düşünün…
Madhuvanthi Srinivasan, Türkiye’yi Türkçe takip eden Hintli bir gazeteci. 25 yaşında. Mumbai’de yaşıyor. Orta Doğu, politika, piyasalar ve dil ile ilgileniyor.