Ana SayfaYazarlarDün gece gördüğüm gerçek rüyadır

Dün gece gördüğüm gerçek rüyadır

 

[30 Haziran 2018] Herhalde sabaha karşıydı. Çocukluğum, ilk gençliğim. İzmir, Çeşmealtı. İki aile dostumuzla birlikte aldıkları arsada, planlarını annemin çizdiği, dere içinden kurtulmak için yüksek beton sütunlar üzerine 21 metrelik bir platform oturtup onun üzerine her birinin cephesi 7 metrelik üç küçük birim sıraladığı, sallantılı merdivenlerle çıkılan ve derhal “direkli ev” diye tanınan, mütevazi yazlık evimiz. 50’lerin sonları veya 60’ların başlarında, henüz elektrik bile yok. Gece yemekten sonra lüks lambasını da söndürüp karanlıkta oturuyor, yamyaş yıldızlı göğe bakıyor, uzaklarda İzmir’in buğulu ışıklarını da görüyor, kâh sohbet ediyor kâh müzik dinliyoruz.

 

Rüyamda, günlerden çok sıcak bir gün, herhalde o yıllarda Gümrük’ten kalkan minibüslerden biriyle hoplaya sarsıla gelmişiz. Terastan seyrediyorum. Deniz harikulade. Çarşaf gibi. Mavi yeşil hareli. Çağırıyor. Sualtını hayal ediyorum, taşları, yosunları, yengeçleri, sargosları, lapinleri, ahtapotları. Bir an evvel atlamak istiyorum. Ama yapamıyorum. Deliler gibi dönüp bütün dolapları, çekmeceleri açarak mayomu arıyorum. Bulamıyorum. Maskemi, şnorkelimi arıyorum. Bulamıyorum. Paletlerimi arıyorum. Bulamıyorum. Birini almak için aşağıya, bahçeye iniyorum; bakıyorum diğeri yukarıda kalmış. Yukarı çıkıyorum; bu sefer diğeri aşağıda. Olmuyor, olmuyor. Bir türlü toparlayamıyorum hepsini. Zaman geçiyor; kaçıracağım hissi. Sıkıntı, telâş. Deniz hep orada. Dümdüz. Işıldıyor.

 

Ulaşamıyorum.

 

 

- Advertisment -