“İnsanlar bize iyi davranıyor, güvendeyiz ama ülke bizim ülkemiz değil. Biz sadece mülteciyiz burada. Ses etmeye hakkımız yok.”
Henüz 12 yaşında bir çocukken iç savaş nedeniyle Suriye’nin İdlib şehrinden göç eden ve ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelen 21 yaşındaki Mustafa Ekreme, Hatay’da geçirdiği 10 yılını bu sözlerle ifade ediyor.
Çocuk yaşta hiç bilmediği bir şehirde yaşamak zorunda kalan Mustafa, geldiği günden beri Hatay’ın Uzun Çarşı ismiyle tanınan tarihi çarşısında bir şarküteri dükkânında çalışıyor. Hatay’da yeni hayat kuran ve hiç tanımadığı şehir hakkında, “Burası bize vatan oldu” diyen Mustafa, sürekli siyasi tartışmalara konu edilmelerini gururuna yediremediğini söylüyor.
Çünkü ona göre yerel halkla hiçbir sorunları yok ve kardeşçe yaşıyorlar:
“Biz Suriye toprağının kokusunu alamadık, ancak buranın kokusunu aldık. Burası bize memleket oldu. Ben 10 yıldır burada çalışıyorum. Ustamdan, patronumdan, komşularımdan çok memnunum. Hiçbir sıkıntımız yok burada. Ama biliyoruz ki, fazla konuşmaya, ileri gitmeye hakkımız yok. Burada kardeşçe yaşıyoruz. Kardeşlikten başka birşey görmedim. Kimseye kötülüğmüz de yok.”
Suriyeliler üzerinden Hatay tartışması
Resmi rakamlara göre,iç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana 3 milyon 754 bin Suriyeli Türkiye’ye göç etti. Ancak bu sayının çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’nin değişik yerlerinde yaşam mücadelesi veren sığınmacılar geldikleri günden beri siyasi tartışmaların da odağında.
CHP’li Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın “Doğan her dört çocuktan üçü Suriyeli. Böyle giderse azınlığa düşeceğiz” sözleri ise tartışmaları alevlendirdi. Bu sözlerin ardından İçişleri Bakanlığı, Türkiye’de doğan Suriyeli bebek oranının yüzde 8, Hatay’da ise 4’te bir olduğunu açıkladı. Doğurganlık oranı tartışmaları devam ederken bazı medya organlarında “Hatay elden gidiyor” başlıkları atılmaya başlandı.
Peki Hatay’da durum gerçekten de söylendiği gibi mi yoksa abartılıyor mu?
Türkiye’nin güneyinde bulunan Hatay, Suriye sınırında olması nedeniyle göçten en fazla etkilenen kentlerden biri. Bir milyon 670 bin nüfuslu kentte resmi olmayan rakamlara göre 450-500 bin arası Suriyeli yaşıyor. Ancak Suriyelilerin önemli bir kısmı Reyhanlı, Altınözü ve Kırıkhan gibi ilçelere yerleşmiş.
Hatay’ın merkezi olarak kabul edilen Antakya ilçesinde ise dört ayrı noktaya dağıldıkları için pek görünür değiller. Sadece Şükrü Balcı Caddesi’nde yoğunlaştıkları göze çarpıyor. Bu cadde işyeri tabelaları, karmaşık trafiği, sokakta Türkçe konuşulmaması ve rutin alışkanlıklar nedeniyle küçük bir Ortadoğu kasabasını andırıyor.
Siyasi tartışmalar ve sosyal medyada sıklıkla dilendirilen “Hatay Halep’e döndü” söylemi ise kentteki çok sayıda kişiyi rahatsız ediyor. Çünkü Hatay’ı ortadan ikiye bölen Asi nehrinin çevresi, ana caddeler ve tarihi sokaklar gerek genç nüfusu gerekse yaşam tarzıyla İstanbul’un İstiklal Caddesi’ne benziyor.
“Belediye Başkanı kendi koltuğundan korkuyor”
Yaşanan tartışmalardan Suriyeli sığınmacılar kadar Hataylılar da rahatsız. Nüfusunun çoğunluğu Arap kökenli olan kentte yerel halkın sığınmacılarla ilişkilerinin oldukça iyi. Üç semavi dine ev sahipliği yaptığı için “Hoşgörü kenti” olarak adlandırılan Hatay’da iki kesim arasında herhangi bir gerilim hissedilmiyor.
Tarihi Uzun Çarşı’da 42 yıldır kuyumculuk yapan İsmail Hakkı Kumru, Suriyeliler ve yerel halk arasında sorun olmadığını, bazı art niyetli kişilerin bu gerginliği canlı tutmak istediğini söylüyor. Suriyeli sığınmacıların bu ülkenin ve coğrafyanın asil evlatları olduğunu söyleyen Kumru’ya göre, zaten çoğu geri dönmek istiyor:
“Özellikle gençler gittiler. Fakat burada çaresiz olup kalanlar var. Bunlardan rahatsızlık duyan yok. Zaten aramızda fazla bir kültürel fark yok. Yemekleri, örf ve adetleri aşağı yukarı aynıdır. Büyükşehir Belediye Başkanı kendi koltuğunun kayacağından korkuyor. Bu adamlar keyfinden gelmedi. Savaş ve bombaların altında perişanlar. Suriyelileri sevmeyenler bile bunların çocuklarına yardım ediyor.”
Hatay halkı sığınmacılardan rahatsız mı?
Şükrü Balcı Caddesi dışında sığınmacıların Hatay’daki sosyal hayata çok da etki ettikleri söylenemez. Şehirde onlardan rahatsız olan ve gitmelerini isteyenler de var. Peki, rahatsızlık duyanların şikâyetleri neler? Suriyelilerin gitmesini isteyenlerden biri haberimizin başında konuştuğumuz Mustafa Ekreme ile aynı şarküteride çalışan 52 yaşındaki Ahmet Güleç. Aslında Mustafa ile 10 yıldan beri birlikte çalışıyor ve oldukça iyi anlaşıyorlar. Ancak ona göre, sığınmacılar Hatay’daki yerel halkın yaşam koşullarını kötü etkiledi:
“Çocuğunu evlendireceksin, ev bulamıyorsun. İş arıyorsun, bulamıyorsun. Onlarla bir sıkıntımız yok. Ancak ekonomi olarak kaldıramıyoruz. Böyle giderse on yıl sonra Hatay kimliğini yitirir. Çünkü bizim yerlimiz çocuk yapmıyor. Bunlarda maşallah üretim çok. Ben gitmelerini istiyorum.”
Asıl rahatsızlık gençlerden kaynaklanıyor
Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın sığınmacılarla ilgili endişelerine katılanlar ise genellikle Suriyeli gençlerden rahatsız. Genç kesimin gruplar halinde gezmesi, kamusal alanlardaki bazı davranışları, parklarda nargile içmeleri ve Suriyeli gençlere yapıldığı iddia edilen maddi yardımlar genel bir hoşnutsuzluk yaratıyor.
43 yaşındaki muhasebeci Murat Bozkurt bu rahatsızlığı yaşayan ve misafirlerinin artık geri dönmesini isteyenlerden. Sığınmacıların periyodik olarak geri dönüşlerinin sağlanması gerektiğini belirten Bozkurt, Türkiye’nin artık bu yükü kaldıramadığını düşünüyor:
“Kardeşçe yaşamış bir şehirdeyiz. Ancak nüfus ve barınma bakımından artık ülkemiz ya da içinde bulunduğumuz şehir bunu kaldırmıyor. Kadınlara, yaşlılara ve çocuklara karşı değiliz. Ama gençler konusunda rahatsızlığımız var.”
“Son model arabalara binip en iyi lokantalarda yemek yiyorlar”
Suriyeliler’in yoğun olarak yaşadığı Kurtuluş Caddesi’nde motosiklet satan Çağrı Soğuksu, kendisinin de aslen Suriyeli olduğunu, ancak dört kuşak önce Hatay’a yerleştiklerini söylüyor. Geçmişten bu yana iktidar partisini desteklediğini söyleyen ve Türk milliyetçisi olduğunu söyleyen Soğuksu, sığınmacılara karşı olmadığını, ancak bazı hatalar yapıldığını belirtiyor:
“Önümüzdeki seçimde iktidarla devam edecek bir seçmen olarak, bunların devletten veya başka bir yerden maaş almalarından rahatsız oluyorum. ATM kuyruklarında çok rahatsız edici görüntüyle karşı karşıyayız. Devlet burada ihtiyaç sahibi ailelere baksın sadece. Ama bugün Hatay caddelerinde en son model arabalarla gezen, en iyi yemeği en iyi lokantalarda yiyen Suriyelileri de görüyoruz. Biz mazlum insanların yanında bunları gördüğümüz zaman konu tamamına yansıyor. Bu da insanları rahatsız ediyor.”