Yeni milliyetçilik, seküler milliyetçilik, Türk milliyetçiliği… Bu kavramlar üzerine kurulan bir tartışma uzun süredir Türkiye’nin en ateşli gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Ülkücü-milliyetçi ideolojide yeni yönelimler, AK Parti-MHP ittifakı, Meral Akşener’in MHP’den ayrılarak İYİ Parti’yi kurması, Ümit Özdağ’ın İYİ Parti’den ayrılarak kurduğu Zafer Partisi ile yaptığı çıkış… Aynı köklerden beslenen ve birbirinden ayrılarak oluşmuş bu üç parti hangi noktalarda ayrışıyor, hangi noktalarda benzeşiyor? İslamcılık, Turan, LGBTİ, NATO, AB, HDP ya da sığınmacılar gibi konulara yaklaşımları nasıl? Konuştuğumuz 20-30 yaş arası, biri kadın üç genç ile bu soruların cevabını gençlerin gözünden aradık. Röportaj yaptığımız kişilerin isimleri, kendi istekleri ve güvenlik gerekçesiyle değiştirildi.
Konuştuğumuz üç genç de kendisini “gerçek” Türk milliyetçisi olarak tanımladı. Bazı konu başlıklarında benzer düşünen gençler, bazı noktalarda ayrıldı. Örneğin NATO ile ilgili ne düşündükleri sorduğumuzda Zafer Partili genç NATO’ya güvenmediğini belirterek öbürlerinden ayrıldı. HDP ile ilgili sorumuza ikisi, “kesinlikle kapatılmalı” yanıtını verirken, biri “kapatılmasına karşıyım” diye konuştu. İslam ve İslamcılık ile ilgili ne düşündüklerini sorduğumuzda ise “geri kalmışlığın nedeni” ya da “rejim düşmanları” cevabını aldık.
Birbirlerinin partileri, AK Parti, Erdoğan, Millet İttifakı ve Milliyetçilik
İYİ Parti gençlik teşkilatlanmasında görevli Ayşe (28): “Zafer, ergen partisi, slogancı… Milliyetçiliği ayaklar altına almış, çözüm süreci yapmış, siyasal İslamcı AKP iktidarına can suyu olmuş bir MHP’ye oy veremem”
İYİ Parti gençlik teşkilatlanmasında görevli Ayşe, 28 yaşında. Zafer Partisi ve MHP’nin popülist söylemler dışında ortaya koyduğu somut projelerinin olmadığını, İYİ Parti’nin ise toplumun geneline yayılmış, herkesçe kabul edilebilir bir milliyetçilik anlayışını benimsediğini söylüyor. AKP ile ittifak konusuna neden uzak olduğunu “Ülkenin kötü idaresinin sorumlusu olmayı kabul edemeyiz ve Tayyip Erdoğan’ın bencil idaresiyle işbirliğine açık değiliz” diye özetliyor. Ayşe, Zafer Partisi ve Devlet Bahçeli hakkında ise şöyle konuşuyor:
“Zafer, siyaset bilmeyen, sadece slogan atmaktan hoşlanan ergen partisi. İYİ Parti’den değil de daha çok MHP ve CHP’den oy çaldığını düşünüyorum. İYİ Parti’de kendine yer bulamamış insanların Özdağ’ın etrafında toplanmasıyla iftiralar üzerine kuruldu. Asla Bahçeli ve Erdoğan’a laf söylemeden –arada Soylu ile lise kavgası dışında- muhalefete muhalefet etmekten başka bir şey yapmıyor. Bahçeli ise, Türk milliyetçilerine ihanet etmiş bir siyasetçi. Fırat Çakıroğlu’nun katilleri ile anlaştığı gün meşruiyetini kaybetmiştir.
“Kendimi Türk milliyetçisi olarak tanımlayan biriyim. Milliyetçiliği ayaklar altına almış, çözüm süreci yapmış, siyasal İslamcı AKP iktidarına can suyu olmuş bir MHP’ye oy veremem. Zafer Partisi ise kadroları, söylemi ve programı itibariyle yetersiz. İYİ Parti toplumun geneline yayılmış, herkesçe kabul edilebilir bir milliyetçilik anlayışını kabul ediyor.
“MHP sert disiplinli, toplumun geniş kesimlerinde kötü imaja sahip bir parti. Toplumumuz milliyetçi bir toplum olsa da Zafer Partisi ve MHP gibi radikal partilere ilgi duymuyor. Merkezde bir milliyetçilik daha çok kabul görüyor. İYİ Parti milliyetçi bir parti ancak diyaloğa açık. İktidara gelmenin yolunun siyaset yapmak olduğunun bilinciyle hareket ediyor. Küçük olsun benim olsun anlayışıyla değil, iktidar olma amacıyla hareket ediyor. Her şeyin yanında ekonomide, eğitimde, sosyal politikalarda söyleyecek sözü ve hayata geçireceği projeleri var. Devleti nasıl yöneteceğini akılcı bir şekilde ortaya koyuyor. Zafer ve MHP’nin popülist söylemler dışında ortaya koyduğu somut bir proje yok.
“İYİ Parti ülkenin çoğu kronik sorununun müsebbibi olan AKP iktidarı ile aynı safta olamaz. Terörle mücadele ve dış politika konusunda ulusal çıkarlarımız gerektirdiğinde AKP’ye destek versek de ülkenin kötü idaresinin sorumlusu olmayı kabul edemeyiz ve Tayyip Erdoğan’ın bencil idaresiyle işbirliğine açık değiliz.”
Ülkü Ocakları yöneticisi Ahmet (23): “İsmi geçen iki partiye göre ayrışan veya farklılaşan biz değiliz, odakta olan, yolu çizen biziz. Yolu değiştiren, yönünü değiştiren bu iki partidir”
Ülkü Ocakları yöneticisi, 23 yaşındaki Ahmet ise MHP’nin Türk milliyetçiliğinin temsil ve ideoloji odağı olduğunu söylüyor. MHP’nin herhangi bir merkez sağ partisi olmadığını vurgulayan Ahmet’e göre MHP doktrini, programı, stratejileri olan bir parti. Ahmet, ülkücülük ya da Türk milliyetçiliği kavramlarının “önüne, arkasına birtakım yama gibi görünen kelimeleri kabul etmiyoruz” diyerek yeni milliyetçilik vb kavramları reddediyor.
AK Parti’yi kurulduğu günden bugüne Türk milletinin büyük teveccüh ve sevgi gösterdiği bir parti olarak tanımlayan Ahmet, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in 25 sene sonra isminin bile hatırlanmayacağını söylüyor:
“Milliyetçi Hareket Partisi, Kuvva-i Milliye’den CKMP’ye, CKMP’den de MHP’ye uzanan geleneğiyle Türk siyasetinde Türk milliyetçiliğinin temsil ve ideoloji odağıdır. Siyasal duruşu, 7’den 70’e uzanan camia şuuru ile maziden atiye uzanmakta, Türk siyasetinde eşi olmayan bir örneği teşkil etmektedir. Bu değerlendirmeler ışığında Milliyetçi Hareket Partisi yalnızca ismi geçen partilerden değil, Türk siyasetindeki bütün partilerden ayrılmaktadır. Devlet Bahçeli ‘Haydi ölüme gidiyoruz’ dese, bizler evlatları olarak gözümüzü kırpmadan gideriz. Gerisi teferruattır.
“Biz ismi geçen partiler gibi herhangi bir merkez sağ partisi veyahut Twitter sayfası değiliz. Buradayız, hep burada olacağız. Gelecek seçimlere göre değil gelecek nesillere göre hareket edeceğiz. İsmi geçen iki partiye göre ayrışan veya farklılaşan biz değiliz, odakta olan, yolu çizen biziz. Yolu değiştiren, yönünü değiştiren bu iki partidir. Milliyetçi Hareket Partisi, doktrini, programı, stratejileri ile zaten hep buradaydı. Ülkücüyüz, Türk milliyetçisiyiz. Bu sıfatların önüne, arkasına birtakım yama gibi görünen kelimeleri sıfatları, kabul etmiyoruz. Cumhur İttifakı 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin ve 7 Ağustos 2016 Yenikapı Ruhu’nun Türk milletinin ruhunda oluşturduğu derin izlerle kurulmuştur. Siyasal pazarlık ürünü, masa veyahut koalisyon değildir.
“Cumhur İttifakı’nın Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyetlere erişmiş Türk milletini, başbuğumuz Alparslan Türkeş ve liderimiz sayın Devlet Bahçeli’nin işaret ettiği Büyük Türkiye’yi inşa edeceğine samimiyetle inanıyoruz. Elbette 2015-2016’ya kadar Adalet ve Kalkınma Partisi’nin izlediği, daha sonra pişman olduğu ve geri dönmeyeceği politikaları sebebiyle şüphe duyan muhterem Türk milliyetçileri, kıymetli vatandaşlarımız olabilir, fakat müsterih olsunlar. Onları FETÖ, Çözüm Süreci, 2010 Referandumunda yanıltmayan Sayın Devlet Bahçeli ve MHP kadroları bir kez daha haklı çıkacaktır.
“Cumhur İttifakı’na, Milliyetçi Hareket Partisi’ne, bilge liderimiz sayın Devlet Bahçeli’ye güvensinler, inansınlar. Sözlerimi merhum Ülkü Ocakları Genel Başkanımız Ali Metin Tokdemir’in şu ifadeleri ile bitirmek istiyorum: ‘Bugün MHP’nin varlığı olmasaydı, Ülkücülerin varlığı olmasaydı, Türkiye bölünme noktasına çoktan gelmişti. O nedenle, ben Metin Tokdemir olarak yetişmişsem, birtakım kabiliyetlerimiz ve erdemlerimiz varsa bunları Ülkü Ocakları’nda ve MHP’de kazandık. Yani bugün ben Ülkücüyüm, ben MHP’liyim diyenlerin hepsi MHP ve Ülkücü Harekete bir şeyler vermekten çok, kazanmıştır. Ahde vefasızlık namussuzluktur. Ahde vefalı olduğumuz için de, MHP’deyiz. Bugün İslam’ın da, Türk Milleti’nin de yegâne ümidi şu topraklarda yaşayan insanlardır. Biz buradayız, MHP’deyiz, gidenlere Allah selamet versin.’”
Zafer Partisi destekçisi Selim (20): “’Apo’ya ev hapsi olsun!’, ‘Ege’de Yunan işgali yoktur!’ diyenler Zafer Partisi’nde görev yapamaz”
Zafer Partisi destekçisi, 20 yaşındaki Selim’e göre Zafer Partisi’ni İYİ Parti’den ayıran en önemli özellik Zafer Partisi’nin “milli” bir parti olması. Örneğin, Abdullah Öcalan’ın ev hapsinde tutulmasını isteyen birinin ya da “Ege’de Yunan işgali yoktur” diyen birinin Zafer Partisi’nde olamayacağını hatta görev dahi alamayacağını anlatan Selim, “Sorosçuları parti yönetiminde önemli yerlere getirmesi” gibi olaylardan dolayı Akşener hakkında olumlu düşünmediğini söylüyor.
Türk milliyetçiliğinin çağdaş, kavgaya ve gürültüye sığdırılamaz olduğunu anlatan Selim, milliyetçiliğin diğer milletleri ötekileştirmediğini söylüyor. AK Parti hakkında “AK Parti’ye baktığımda Türkiye’nin kaybolan yıllarını görüyorum” diyor, Erdoğan hakkındaki düşüncesini de “Ergenekon operasyonları, sayısızca haksızlık geliyor” diye özetliyor. Selim’e göre İYİ Parti “hayal kırıklığı”, Millet İttifakı “umutsuz vaka”, Zafer Partisi ise “son umut”:
“Benim için, Zafer Partisi’ni İYİ Parti’den ayıran en önemli unsur Zafer Partisi’nin milli bir parti olması. Örneğin Joe Biden’la resmi olanlar (Hasan Seymen ve Selda Tandoğan) veya Gladyo’nun aparatı Enver Altaylı ile bağlantısı -hatta akraba- olanlar, ‘Apo’ya ev hapsi olsun!’, ‘Ege’de Yunan işgali yoktur!’ diyenler Zafer Partisi’nde görev yapamaz.
“Bizi MHP’den ayırdığını düşündüğüm önemli hususlar ise MHP’nin artık ‘Milliyetçi Hareket’ olduğuna inanmamam ve Devlet Bahçeli’nin ülke yönetiminde bulunduğu dönem hakkında bilgi sahibi olmamdır. Türk milliyetçiliği, son derece çağdaştır, asla kavgaya, gürültüye sığdırılamaz. Diğer milletleri ötekileştirmez. Her zaman ülkesini ve milletini daha ileriye götürmeyi hedefler.
“Bu dönem hakkında örnek vermek gerekirse: Bahçeli’nin AB aday üyeliği için Helsinki Protokolü’nü imzalaması, ‘Ülkücü’nün tepkisi 24 saat sürer’ gibi sözler… MHP ile AKP’nin ortaklığının olmasının sebebinin AKP-FETÖ kavgasından doğduğunu düşünüyorum. Meral Akşener’in İçişleri Bakanlığı döneminde yaptıkları, İYİP’te Ali Türkşen gibi vatanseverlerin başına gelenler ve Sorosçuların Parti yönetiminde önemli yerlere getirilmesi vs olaylardan dolayı hakkında pek olumlu düşünmüyorum. Erdoğan deyince açıkçası aklıma 1996 Rand Corp raporundan tutun, İsviçre’deki banka hesapları, Ergenekon operasyonları, sayısızca haksızlık geliyor.
HDP, sığınmacılar, LGBTİ, İslamcılık
HDP ile ilgili sorumuza Zafer Partili Selim, “Kapatılması gereken bir oluşum” cevabını veriyor. MHP’li Ahmet de tıpkı Selim gibi HDP’nin kapatılması gerektiğini düşünüyor. İYİ Partili Ayşe’nin görüşleri ise biraz daha nüanslı:
“PKK’nın siyasi kanadıdır. Arasına PKK ile mesafe koymaktan imtina ediyor. Yine de kapatılmasına karşıyım. Eylemlerinden dolayı ceza alması gerekenler bireylerdir.”
Ayşe, sığınmacılar ve yasa dışı göç ile ilgili düşüncelerini de şöyle özetliyor:
“Sığınmacıların ve yasa dışı göçmenlerin tamamı bu ülkeden gidecek; buna yönelik hukuki itirazlar, insan hakları kaygıları tamamen yersiz. Parti kadrolarımız bu işi hassasiyetle yürütecek, her şeyin hazırlığı tamam. Sığınmacı meselesi bu ülkenin tek meselesi olmadığı için her konuda politika üretiyoruz. Sadece sığınmacı ve göç konuşmadığımız için sanki bu konuda hiç konuşmuyoruz gibi bir algı var, bu doğru değil. İYİ Partililer olarak demografik tehlikenin ne denli geri dönülmez sorunlara yol açacağının farkındayız. Entegrasyon bir çözüm değil.”
Zafer Partili Selim sığınmacıların milli güvenlik sorunu olduğunu düşünüyor:
“Sığınmacılar bir milli güvenlik sorunudur. Sadece bu değil, ekonomimize büyük bir yük getiriyor, eğitim, sağlık gibi hizmetlerin kalitesinin düşmesine sebep oluyor. Yani göndererek çözülebilecek bir sorun.”
MHP’li Ahmet’in görüşü ise şöyle:
“2011 yılından beri ülkemizde cereyan eden sığınmacılar meselesinde ülkücü milliyetçi hareketin tavrı nettir. Bu husus liderimiz sayın Devlet Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi bir demografik istila tehdididir. Milliyetçi Hareket Partisi, hazırlamış ve kamuoyunun takdirine sunmuş olduğu -internet üzerinden rahatça erişilebilir- ‘Sınırı Aşan Göçler’ çalışmalarıyla bu meseleyi ele almış, tavrını ortaya koymuştur. Bu raporlar, konu üzerinde yapılmış en nitelikli çalışmalardır. Sığınmacılar gidecektir, gitmelidir.
“Bir yandan da bu konuda her türlü provokasyon girişiminden uzak durulmalıdır. Geçmişte, Türkiye Cumhuriyeti’nin tehlikeli bir uçurumdan döndüğü Çözüm Süreci’nde Türk milletinin hassas noktalarını kaşıyıp sokağı karıştırmak isteyenler, yeniden aynı yolu tercih etmektedir. Türk milleti uyanık ve dinç olmalıdır.”
MHP’li Ahmet, LGBTİ bireyler ve Türkiye’deki hareketle ilgili şunları söylüyor:
“İnsan hakları ne gerektiriyorsa ona bağlıyız. Kimsenin özel hayatı bizi alakadar etmez. Yeter ki mesele Türk ahlak yapısına karşı olarak, kültürel emperyalizme ve yozlaşmaya payanda olmasın. Bugün Türkiye’de, LGBTİ ağının bir büyük zararı da eşcinsel vatandaşlarımıza yönelik. Kandil’de hayat, üniversitelerde vücut buluyorlar.”
Zafer Partili Selim’in LGBTİ hareketi hakkındaki fikirleri Ahmet’inkilere çok yakın:
“Kısa ve net, insanların özel hayatı beni ilgilendirmez. Ama LGBT propagandası yapan STK’larına, yayın organlarına, çocuklara bu konuda yapılan dayatmalara karşıyım.”
İYİ Parti temsilcisi Ayşe ise, “Temel insan hakları herkes için var. Anayasal haklar tüm vatandaşları kapsıyor. Özel hayatları kendilerini ilgilendirir. Konuyu bu çerçevede ele alıyorum. Bu sebeplerden dolayı ayrımcılığa uğramaları ve sosyal hayattan dışlanmaları doğru değil” diyor.
Atatürk, Turan, Alparslan Türkeş
Üç genç de Atatürk ile ilgili soruyu cevaplarken Türklük vurgusunu yineliyor. MHP’li Ahmet, Atatürk hakkındaki sorumuza “Ömrü Türk milletine hizmetle geçmiş büyük Türk milliyetçisi, Başbuğ, cumhuriyetimizin muzaffer kurucusu. Mukaddes yolu, yolumuzdur” cevabını verirken Turan için “Tuna’dan Tanrı Dağları’na, Kırım’dan Türkmeneli’ne Türk’ün kalbinin attığı aziz yurdumuz. Coğrafi olarak sınırlı, ufkumuzda sonsuz ülkemiz” tanımını yapıyor.
Zafer Partili Selim, “Turan gerçek olabilecek kadar güzel. Atatürk ise Türklüğün Himalayası, fikirlerimin babası, her şeyim” diyor.
İYİ Partili Ayşe’nin Atatürk ve Turan hakkındaki görüşleri ise şöyle:
“Atatürk, sadece ülkemizin kurtarıcısı ve kurucusu değil, büyük bir milli devrimcidir. Bugün bu coğrafyada güçlü ve modern bir şekilde yaşamamızın, tüm Müslüman ve Türk ülkelerinin yaşamak istediği ülke olmamızın sebebi Kemalist reformlardır. Birçok ülkenin tarihinde işgalden kurtaran milli kahraman figürü olmuştur ama hiçbiri Atatürk gibi köklü reformlar yapmamıştır… Turan ise Türk halklarının tek siyasi birlik içinde bir araya gelme idealidir. Turan bugün ancak tüm Türk halklarının başındaki diktatörlerden kurtulmasıyla mümkündür. Birçok Türk halkı hala Rusya, Çin ve İran’ın boyunduruğu altında yaşamaktadır, bu devletler asimileye yönelik politikalarından vazgeçmemektedir. Buralarda yaşayan Türk halklarının haklarına kavuşması bir Turancının önceliği olmalıdır. Günümüzde Turan ancak Avrupa Birliği benzeri bir yapı ile beraber kurulabilir. Tek devlet gibi romantik idealler gerçekten uzaktır.”
Ayşe, Selim ve Ahmet tıpkı Atatürk’te olduğu gibi Alparslan Türkeş konusunda da hemfikir. Üç genç de Türkeş’in Türk milliyetçiliğinin yayılmasında çok önemli bir figür olduğunu söylüyor.
Zafer Partili Selim: “Türkeş, Anadolu’da tekrardan Türk milliyetçiliğinin teşkilatlanmasında önemli rol oynamış, Türk siyasi tarihinin önemli bir figürüdür.”
İYİ Partili Ayşe: “Türk milliyetçilerini siyasi arenada tekrar söz sahibi yapmış, milliyetçiliği tabana yaymış büyük bir siyasetçidir.”
MHP’li Ahmet: “Alparslan Türkeş, Türk milletinin bağrından çıkmış son Başbuğumuz. İsmi ebediyete kadar yaşayacak, elini bir kere öpme şansı bulamamış, onu görecek imkânı olmamış, gencecik milyonlarca bozkurt tarafından ismi dualarla sonsuza kadar yaşayacak liderimiz.”
NATO ve Avrupa Birliği
İYİ Partili Ayşe’nin AB ve NATO ile ilgili düşünceleri MHP’li Ahmet ve Zafer Partili Selim’den ayrılıyor.
Ayşe: “AB, Yeni Roma’dır. AB üyesi ülke vatandaşlarının hayat kalitesindeki yükseliş ortada. Türkiye’nin AB’ye üye olması çıkarlarımızla uyuşmasa bile Avrupa Birliği’nin demokrasi ve hayat standartlarını örnek almamız gerekiyor. NATO ise güvenlik şemsiyesi, Türkiye’nin içinde olmasının birçok açıdan faydası bulunuyor. NATO’da bulunarak NATO’dan korunabileceğimiz gibi yükselen tehdit Çin ve yakınımızdaki Rus saldırganlığından da korunabiliriz.”
Ahmet: “AB, neo Batı Roma İmparatorluğu. Bizler için öncelik AB’ye girmek değil, Türk milletinin her ferdine AB’den dahi yüksek standartlarda yaşam sağlamaktır.
“NATO, 1991’e kadar Sovyet Rusya’ya, 1991 sonrası dünyada NATO üyelerine karşı içerisinde bulunduğumuz askeri ittifaktır. Türkiye, NATO’da üstüne düşeni her zaman yapmaktadır. Fakat ortaklarımızdan da aynı hassasiyeti beklemek hakkımızdır.”
Zafer Partili Selim ise AB ile tam üyelik sürecine karşı ve NATO’ya karşı güvensiz hissediyor:
“AB ile tam üyelik sürecine karşıyım. Ama Türkiye’nin, AB ile çıkarlarından taviz vermeyecek şekilde iyi ilişkiler içinde olmasını isterim. AB benim için pek bir şey ifade etmiyor. Türkiye için NATO ülkelerinin bize saldırmaması haricinde fayda sağlamıyor. NATO’ya güvenmiyorum.”