Necip Hablemitoğlu suikasti soruşturmasında tetiği çeken kişi olmakla suçlanan Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) subayı Tarkan Mumcuoğlu’nun, Hablemitoğlu suikastinden bir buçuk yıl sonra işlenen emekli Binbaşı İhsan Güven ve eşi Sibel Güven cinayetlerinin de faili olabileceğiyle ilgili bulgulara ulaşıldı.
Sabah’tan Abdurrahman Şimşek’in haberine göre soruşturma dosyasında, o dönem ÖKK bünyesindeki Muharebe Arama Kurtarma (MAK) Alay Komutanlığında İstihbarata Karşı Koyma Kısım Amiri olarak görev yapan Fikret Emek ile yardımcısı Tarkan Mumcuoğlu’nun cinayetin işlendiği günlerde İhsan Güven ile eşi Sibel Güven’in evine gittiği bilgisi yer aldı.
Tarkan Mumcuoğlu, Ankara Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün’ün “MAK Alay Komutanlığı’nda görevli iken Tuzla’ya gittiniz mi?” sorusuna önce “Gittiğimi hatırlamıyorum” karşılığını verdi.
Mumcuoğlu, savcının ısrarlı soruları üzerine bir hususu hatırladığını belirterek şunları söyledi:
Fotoğraf: Sabah.
“İstanbul Anadolu Yakasında girişte bir ilçeye gittik. Tuzla ilçesi olabilir. Burada bir evin içinde tekerlekli sandalyede gezen yaşlı bir adam ile görüştük. Yolda giderken bana nereye gittiğimizi, kiminle görüşeceğimizi söylemedi, buraya uğradık. Müstakil bir eve gündüz bir vakitte ikimiz birlikte gittik. Seyahat sırasında iki kişi olduğumuzu hatırlıyorum. Ben ve Fikret Emek idik.
“Anladığım kadarıyla Fikret Emek bu tekerlekli sandalyedeki kişiyi tanıyordu. Eve gitmemizden tanıdığını düşünüyorum. Evin içerisine geçip bir müddet oturduk. Ne konuşulduğunu hatırlamıyorum. Hatırladığım kadarıyla bir çay içip kalktık. Bu kişinin ismini hatırlamıyorum. Sonrasında geri Ankara’ya döndük. Neden gittiğimizi şu anda hatırlayamıyorum. Bu kişinin tekerlekli sandalyeyle gezmesinin sebebi daha evvelden ateşli silahla belinden vurulmuş olduğunu orada yapılan konuşmalardan anladım.”
Fikret Emek.
İBDA-C imzalı e-postalar: “İhsan Güven gebertilmiştir”
Emekli Binbaşı İhsan Güven kamuoyunda, şarkıcı Çelik’in (Erişçi) de mensubu olduğu “Atatürkçü tarikat” diye tanımlanan “Dost Tarikatı”nın lideri olarak tanınıyordu.
İhsan Güven ve eşi Sibel Güven’in öldürüldüğü, kendilerine ulaşamayan bir yakınlarının cinayetten üç gün sonra evlerine giderek cansız bedenlerini bulmasıyla ortaya çıkmıştı.
Cesetlerin bulunmasından saatler önce gazetelere gönderilen İBDA-C imzalı e-postalarda, Güven çiftinin İBDA-C tarafından öldürüldüğü duyuruluyordu.
E-posta metinlerinde, İhsan Güven’in o tarihlerde İBDA-C lideri olduğu gerekçesiyle hapiste olan Salih Mirzabeyoğlu’na (Salih İzzet Erdiş) “Telegram” adı verilen uzaktan zihin kontrolü yöntemiyle işkence yaptığı iddia ediliyordu.
Cesetlerin bulunmasından önce gönderilen e-postalarda, cinayet günü, saati ve Güven çiftinin vücutlarının hangi bölgelerinden vurulduklarıyla ilgili doğru detaylar vardı.
E-posta metninde, “Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’na uygulanan telegram işkencesinin baş sorumlusu, Çelik Erişçi’nin akıl hocası, emekli binbaşı İhsan Güven, 30 Nisan cuma günü 14.00 civarında İBDA-C savaşçıları tarafından kafasına sıkılan tek kurşunla gebertilmiştir” ifadesi yer alıyordu.
Mirzabeyoğlu’nun “Telegram” iddiası: “İfademe ‘Ben Atatürkçüyüm’ diye başlamam için…”
28 Şubat sürecinde Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmakla suçlanan ve tutuklanan Mirzabeyoğlu ağır işkencelerden geçtiği Kartal Cezaevi döneminde Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne (DGM) verdiği bir ifadede kendisinin “Atatürkçü” olduğunu söylemişti.
Mirzabeyoğlu, daha sonra taraftarları arasında şaşkınlıkla karşılanan bu sözlerini kendi iradesiyle değil “Telegram” yoluyla zihninin ele geçirilmesi sonucu söylediğini açıklamıştı. Mirzabeyoğlu, kendisinin elektromanyetik dalgalarla “Siborg”a (yarı insan Yarı Robot) dönüştürüldüğünü öne sürmüştü.
2003 yılında “Telegram: Zihin Kontrolü” adlı bir kitap yazan Mirzabeyoğlu, bu kitabında kendisine “Telegram” işkencesini yapanın İhsan Güven olduğunu iddia etti.
Mirzabeyoğlu kitabında bu konuda şunları söylüyordu:
“İfademe, ‘Ben Atatürkçüyüm’ diye başlamam ve onların dikte edeceği şekilde konuşmam için. Yahut hiç konuşmamam için. Daha sonra, mahkemedeki ifademi değiştirmem için. Ve basın önünde vücudumu robot gibi çöktürüp ağlamam ve basından özür dilemem için.”
Mirzabeyoğlu, “emekli binbaşı İ. G.” diye bahsettiği İhsan Güven’in işkencecisi olduğunu, bunu da İhsan Güven’in 2003 Ocak ayında Aktüel dergisinde yayımlanan ses kaydı çözümlerinden tespit ettiğini açıklamıştı.
Aktüel dergisinde Dost Tarikatı yayını: “Çelik bestelerimi çaldı”
2003 Ocak ayında Aktüel dergisine konuşan İhsan Güven’in eski eşi müzisyen Ayşe Ersoy, eski bir mensubu olduğu Dost Tarikatı aleyhinde açıklamalar yapmış ve İhsan Güven’in Dost Tarikatı mensuplarına yaptığı konuşmalardan ses kayıtlarını aktarmıştı.
Ayşe Ersoy, tarikatın önde gelen mensuplarından olduğunu söylediği şarkıcı Çelik’in (Erişçi) 27 şarkısının kendisine ait olduğunu ancak bunları o tarihlerde eşi olan tarikat lideri İhsan Güven’in yönlendirmesi doğrultusunda Çelik’e verdiğini öne sürmüştü.
Ayşe Ersoy’un iddiaları o dönemde kamuoyunda büyük ses getirmişti. Çelik aleyhinde Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde dava açarak şarkıların kendi adına kaydedilmesini isteyen Ayşe Ersoy davayı delil yetersizliğinden kaybetmişti.
İhsan Güven’in evinde Hablemitoğlu’nun “Köstebek” kitabının müsveddesi bulundu
Cinayetten sonra İhsan Güven’in evinde Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesinden sonra yayımlanan ve Emniyet’teki Fetullahçı yapılanmayı konu alan “Köstebek” kitabının müsveddesi bulunmuştu.
Kitabın müsveddesi üzerinde İhsan Güven’in yaptığı bazı düzeltmelerin bulunması, kitabın hazırlanmasında İhsan Güven’in de payı olduğu iddialarını gündeme getirmişti.
Hükümler bozuldu, yeniden yargılamada beraat ettiler
İhsan Güven ve eşi Sibel Güven cinayetiyle ilgili Mirzabeyoğlu taraftarı 5 kişi tutuklanmıştı.
Sanıklar 2012’de “terör örgütü İBDA-C’nin amaçlarına uygun olarak sübuta eren suçlarından dolayı anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs ettikleri” gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
2015’te adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini gerekçe göstererek Anayasa Mahkemesi’ne yeniden yargılama için başvurulan sanıkların bu talebi kabul edilmiş ve 2016’daki yeniden yargılama sonucunda beraat etmişlerdi.