Ana SayfaHaberlerDünyaYa biz eve virüs getirirsek?

Ya biz eve virüs getirirsek?

Koronavirüs salgını nedeniyle Türkiye genelinde 65 yaş ve üstü olanlar ile kronik rahatsızlığı bulunanlara sokağa çıkma yasağı getirildi. Yasak 22 Mart Pazar günü itibariyle yürürlüğe girdi. Ancak milyonlarca ailenin kafası karışık. Yaşlılara ve kronik hastalara yasak gelse de, onlarla birlikte yaşayan aile fertleri işe gitmek veya temel ihtiyaçlarını karşılamak için sokağa çıkmaya devam ediyor. Sokağa çıkma yasağının herkesi içine alacak şekilde genişletilmesi gerektiğini ifade eden aileler, “Yaşlılar evde, tamam. Ama ya biz dışarıdan virüsü getirirsek ne olacak?” diye soruyor.

 

"Doktor kontrolüm var, gidemiyorum”

 

İstanbul Kartal'da yaşayan 58 yaşındaki Gülhan Koç, kronik akciğer hastası ve evinde solunum tedavisi görüyor. Yasak kapsamındaki kişilerden bir olan Koç, çocuklarının desteği ile bu süreci atlatmaya çalışıyor. DW Türkçe’ye konuşan Koç, 6 ay önce zatürre geçirdiğini, 3 ay önce ise son kontrolü için hastaneye gittiğini söylüyor. Bu ay içinde yeniden kontrole gitmesi gerektiğini ifade eden Koç, “Ama şimdi yasaktan dolayı gidemiyorum, raporumu çıkaramıyorum. Evdeki nefes açıcılarla idare ediyorum” diyor.

 

 “Herkes için sokağa çıkma yasağı getirilmeli”

 

Koç'a bakmak için Adana'da yaşayan kızı 39 yaşındaki Eylem Dursun da İstanbul’a gelmiş. Kendisi de kronik böbrek hastası olan Eylem Dursun, sokağa çıkma yasağının başlaması ile birlikte annesiyle eve kapanmış durumda.  Küçük kız kardeşleri Güllü Şenol, şimdi hem annesi hem de ablasına yardımcı olmak için yanlarına taşınmış.

 

DW Türkçe’ye konuşan Şenol, “Anneme alışveriş yapmak için eve geldiğim günden beri, ben de onlar gibi evden çıkamıyorum” diyor. Eşinin çalışmaya devam ettiğini, kendisi ve ilkokul çağındaki çocuğunun ise annesinin evinde kaldığını anlatan Şenol, “Evime gidip gelemiyorum çünkü taşıyıcı olup anneme ve ablama virüs bulaştırmak istemiyorum. Ama yine de birkaç günde bir dışarı çıkıp alışveriş yapmak zorundayım” diye konuşuyor. Abla Eylem Dursun ise hükümetin yalnızca 65 yaş ve üzerine sokağa çıkma yasağı getirmesini eleştiriyor. Dursun, "Tüm aile bireylerinin evde kalması gerekiyor. Sadece 65 yaş üstü ve bizim gibi kronik hastaların değil; herkese sokağa çıkma yasağı getirilmeli” diye konuşuyor.

 

 “Dışarıdan virüs getirmemiz muhtemel”

 

Başkent Ankara’daki aileler için de durum farklı değil.  Ankara'da bir banka şubesinde çalışan 40 yaşındaki Zafer Güdüllüoğlu ve eşi, işe gidip gelmeye devam ediyor. Bir ay önce sağlık sorunları nedeni ile Ankara'ya gelen Güdüllüoğlu’nun kayınpederi ve kayınvalidesi ile birlikte kalıyorlar. DW Türkçe’ye konuşan Güdüllüoğlu, Sağlık Bakanlığı’nın tüm talimatlarına uymaya çalıştıklarını söylüyor. İşe toplu taşıma kullanmadan, kendi arabasıyla gidip gelmeye başladığını ifade eden Güdüllüoğlu, 65 yaş ve üzerine getirilen yasağın bu haliyle işe yarayıp yaramayacağından emin olmadığını dile getiriyor. Güdüllüoğlu, “Eşim ve ben dönüşümlü de olsa çalışmak zorundayız. İşe gidip geliyoruz ve dışarıdan virüs getirmemiz muhtemel” diye konuşuyor.

 

"Annemiz evde, biz mecburen çıkıyoruz”

 

İzmir Karabağlar’da yaşayan Nusaybinli Bilen ailesi de evde tedirgin bekleyişini sürdüren milyonlarca aileden biri. Adile ve Pelzer Bilen kardeşler, aynı apartmanda 77 yaşındaki anneleri Sultan Bilen ile birlikte yaşıyor. Pelzer Bilen işsiz, kardeşi Adile ise bir tekstil fabrikasında işçi olarak çalışıyor. Ancak koronavirüs salgını nedeniyle fabrika geçen hafta üretimi durdurmuş. Her iki kardeş de şimdi anneleri ile birlikte evlerine kapanmış, gelişmeleri takip etmeye çalışıyor.

 

DW Türkçe’ye konuşan Pelzer Bilen, sokağa çıkma yasağı ile birlikte kendileri için sürecin daha da zor hale geldiğini ifade ediyor. Kendisi ve kardeşinin dışarı çıkmamak için çok çaba sarf ettiklerini anlatan Bilen, "Ama sonuçta mecburen birkaç günde bir markete, pazara, eczaneye gitmek zorunda kalıyoruz” diyor. Ayrıca yeğenlerinin de oyun oynamak için sokağa çıktığını dile getiren Bilen “Çocuklar eve girince hemen banyoya alıyoruz. Yıkıyoruz, sabunluyoruz, üstlerini değiştirip öyle eve sokuyoruz” diye konuşuyor.

 

 “Biz korunmazsak, ona ne faydamız olacak?”

 

Bu önlemlerin ne kadar yeterli olup olmayacağını bilemediklerini kaydeden Bilen, şunları söylüyor: "Annemin sağlık sorunu yok. Normalde hiç evinde oturan bir insan değildi. Kahvaltısını yapar yapmaz komşuya giderdi, sokağa çıkardı. Market alışverişini genelde o yapardı. 24 saat evde olmak onu bunaltıyor ama yapacağımız bir şey yok. Evde örgü örüyor bütün gün. Ama şimdi biz evin ihtiyaçları için mecburen dışarı çıkıyoruz. Biz virüsten korunmazsak annemize ne faydamız olacak, bilmiyorum açıkçası.”

 

Kira gelirleri ve emekli maaşları olduğu için şimdilik maddi bir sıkıntı yaşamadıklarını da sözlerine ekleyen Bilen, "Ama bu iş uzun sürerse, ne olur bilemiyorum” diyor.

 

Yasak tam olarak kimleri kapsıyor?

 

Sokağa çıkma yasağı, yaşı 65 ve 65’ten büyük olan, ayrıca bağışıklık sistemi düşük, ve kronik akciğer hastalığı, astım, KOAH, kalp/damar hastalığı, böbrek, hipertansiyon ve karaciğer hastalığı olanlar ile bağışıklık sistemini bozan ilaçları kullanan insanları kapsıyor. Bakanlık, sınırlama getirilen kişilerin ihtiyaçlarının karşılanması için 'Vefa Sosyal Destek Grubu' oluşturulacağını açıkladı. İhtiyaçlar için 112, 155, 156 numaralar aranabilecek.

 

Yasağa uymayana 3150 TL para cezası

 

Sokağa çıkma yasağına uymayanlara uygulanacak cezalar da belli oldu. Erzincan Valisi Ali Arslantaş, merak edilen soruya, sosyal medya hesabından yanıt verdi. Vali Arslantaş’ın yaptığı açıklamaya göre, yasağı ihlal durumunda 3 bin 150 Türk Lirası para cezası uygulanacak. Ayrıca, Türk Ceza Kanunu’nun 195’inci maddesine göre, yasağa uymayan kişi veya kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulacak. Söz konusu yasa maddesine göre, sokağa çıkma yasağına uymayan kişiler 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecek.

 

7,5 milyon yaşlı tehlike altında

 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 4 Şubat 2020’de açıkladığı son nüfus verilerine göre, Türkiye’de 65 yaş ve üzeri olan, yani koronavirüs açısından en savunmasız sayılan yaş grubunda yaklaşık 7,5 milyon kişi bulunuyor. Tarafsız Haber Ajansı'na konuşan Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Doğanay, salgında en riskli illerin sırasıyla İstanbul, Ankara ve İzmir olduğunu açıkladı. Doğanay’a göre, Türkiye’de en yüksek nüfusa sahip bu üç kentin ardından gelen en riskli şehirler ise turizm merkezi Antalya ve İran sınırında bulunan Van.

 

TÜİK verilerine göre, İstanbul’da 65 yaş ve üzeri insan sayısı 1 milyon 100 bine yaklaşırken, bu rakam Ankara ve İzmir’de ise toplamda 1 milyon civarında. Yani, Türkiye’nin salgın açısından en riskli sayılan üç kentinde koronavirüsten etkilenme ihtimali yüksek olan yaşlıların sayısı 2 milyonu aşıyor.

 

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe

- Advertisment -