Oral Çalışlar

Kıyılar tartışması. Bakan Özhaseki ile Muğla Büyükşehir Başkanı Aras, Oral Çalışlar’a konuştu

“Pilot bölge olarak Göçek’i seçiyoruz. Göçek’in kirlendiğini görüyorum. Arada bir ben de oraya gidiyorum. Orada konuştuğum kaptanlar diyorlar ki. ‘15-20 sene önce içilecek gibiydi bu sular’. 15 gün önce gittiğimde gördüm. Hatta biraz soğuktu ama denize girdim. Deniz bitleri ısırdı. Şimdiden deniz bitleri ısırıyorsa orası yaşanmaz hale gelmiş demektir. Mavi kart diye bir uygulama var. Atık suyu belli merkezlere teslim etmek amacıyla kurulan sistem bir fayda sağladı. Buna rağmen atıkları hala oraya vermiyoruz. Ne yapıyorsunuz dedim Göceklilere. Buralarda demir atmış olanlar, kirli suyu bulunduğu yere veriyor. Benim konuştuğum kaptan ‘Ben de biraz açığa çıkıyorum ve olduğu gibi denize veriyorum’ dedi. Kendi kendimizi zehirliyoruz. Bir taraftan ağaçlara bağlıyorlar yatları. O ağaçlar kırılıyor, dökülüyor. Denize attıkları çapa dibi mahvediyor.

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras: Kıyılar belediyelere devredilmeli

Konaklama, yeme içme fiyatlarındaki artışlar bizi ciddi etkiliyor. Aslına bakarsanız bugüne kadarki rezervasyonlar, ön rezervasyonlar çok iyi. Enflasyon olmasaydı, Türkiye bu alandaki bütün rekorları kırabilecekti. Bakanımız da bunu zaman zaman ifade ediyor. Buna rağmen şu anda iyi gidiyor. Yılın ilk çeyreğinde 5 milyon turist Antalya havalimanından giriş yapmış.

Bodrum sıcağında terleten sorular

“Yazlık tatil kentleri” olarak bilinen Bodrum, Marmaris, Fethiye artık birer koca şehir. Bodrumspor, Süper Lig’e çıktı. Nüfusu birçok il merkezinden daha fazla. Bodrum, 30-40 yıldan beri, en önemli turizm gelirlerini elde ettiğimiz yerlerin başında geliyor. Ama Bodrum bir il değil. Bodrum ilçesi, belediyecilik olarak, idari yönetim olarak, Muğla’ya bağlı.

‘Azman’ minibüsler: Bir belediyecilik sınavı…

Bu minibüs örneğini ele alalım. Bu minibüsler, Adalar’a getirilme kararı verilmeden önce, Adalılara gösterildi mi? Adadaki hayatı toptan etkileyebilecek bu minibüs; bırakın seçmeni, belediye başkanı, kaymakam gibi idarecilere gösterildi mi? Minibüs kararı sıradan bir karar değil. CHP’nin belediyecilik anlayışının sınandığı bir durumla karşı karşıyayız…

Adalar’da ‘azman’ minibüs sıkıntısı

Önce korsan akülü taşıyıcılar harekete geçiyor. Kendi içinde bir sıra düzeni bile kurulmuş durumda. Ne devletin kolluk gücü ne Adalıların tepkisi, bu “etkinliğe” bir çare bulamıyor. Seçim sonrasında, bu “faaliyet”e çare beklenirken, İETT “azman” minibüsleriyle karşımıza dikildi. “Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak” misali, Kartal-Maltepe minibüslerinden ilham alınarak üretildiği belli bir “sevimsizlik”, önümüze geldi.

Ankara kriterleri nasıl olacak?

Belli ki bunlar AK Parti kurmayları tarafından tartışılan, yani onların kendi aralarında konuştukları konular. Peki yeniden adalet ve hukuku gündeme alan bir adım nasıl atılacak? AK Parti bu değişimleri yapabilecek çoğunluğa sahip değil. Ya MHP ile bu konuyu ele alacaklar ya da muhalefetle. MHP ise görebildiğimiz kadarıyla daha fazla demokrasi değil bilakis daha sıkı bir rejim istiyor.

CHP değişiyor, Türkiye ‘normalleşiyor’ mu?

CHP’nin lideri kim olursa olsun, var olan çizgiyi devam ettirmek durumunda. İmamoğlu da modernist kesimlerle muhafazakar kesimleri bir arada tutmaya yatkın bir siyaset izliyor. Bir anlamda 6’lı masayla şekillenen siyaset devam edecek gibi görünüyor. Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesinde, bir dizi meseleyi gündeme getirdi, iç politikanın bazı sorunlarını sıraladı. Şimdi sorun “normalleşme” beklentisi içindeki kitlelerin ihtiyaçlarının nasıl kaşılanacağı.

Benim için iki şampiyon var artık

Fenerbahçe’yi, Galatasaray’ı, Adana Şehir Stadı’nda izledim. 1950’lerde İstanbul Mahalli Ligi vardı. 3 büyüklerin yanında, ünlü semt takımları İstanbul liglerine renk katardı: Vefa, Beykoz, Feriköy, Beyoğluspor, Taksim, Adalet, Emniyet, Sarıyer önemli kulüpler arasındaydı. Daha sonra “Milli Lig” kuruldu Ankara, İzmir ve Adana takımları da yarışmaya katıldı. Kulüplerin imkanları sınırlıydı. Öyle özel uçaklar falan nerede…

Ahmet Kaya taksi şoförlüğünü neden bıraktı?

Ahmet Kaya’nın güzel bir taksicilik anısı vardır. Ünlü sanatçı bir dönem geçimini sağlamak amacıyla taksicilik yapar. Bazen parayı alamaz, bırakır gider. Bazen de müşteriler arabadan atlayıp kaçar. Bir keresinde de İstanbul’un bir ucundan öbür ucuna götürdüğü müşterinin züğürt olduğu anlaşılır. Ahmet kızar, “Beni buralara getirmeseydin be adam” der. Müşteri hafif sırıtarak “Peki o zaman beni aldığın yere geri götür” der ve Ahmet Kaya taksiciliği bırakır.

Devletin ölüm listesindeki bakan: Ziya Halis

Halis, devletin Kürtleri yok sayan tutumunun karşısındadır. Kürt-Alevi kimliğinin hakkını hukukunu savunur. Çorum, Sivas, Maraş, Elazığ, Malatya katliamlarına tanıklık eder. CHP, SHP, EDP’de siyaset yapar. Güneydoğu Anadolu’da 40 bine yakın insanımızın yaşamını yitirdiği çatışmaların sona ermesi için çalışır. Tansu Çiller’in başbakanlık, Mehmet Ağar’ın içişleri bakanlığı yaptığı yıllardır. Aralarında Behçet Cantürk, Savaş Buldan’ın da olduğu birçok Kürt aydını, faili meçhul cinayetlerin kurbanı olmaktadır...Ankara kulislerinde, bir ölüm listesinden söz edilir. Ziya Halis’in de adı ölüm listesindedir.

Boğa güreşine dönüşen rekabet

Bir FB’li olarak GS’lilerin sevincine gıpta ettim. Bu kadar ezici bir havayı ilk kez soluyordum. FB tarihinin en iyi maçlarını çıkardığı bir sezonda bazı küçük “aksilikler” ve hakem hataları yüzünden bir adım geride kaldı. Şampiyonluk şansını da büyük ölçüde kaybetmiş gibiydi (FB yönetimi ve Başkan Ali Koç, bunların aksilik olmadığı, kasıt olduğu düşüncesinde. Yaşanılan haksızlıkları olay olay, gün gün sayıyor). İki tarihi rakip GS ve FB, şampiyonluğun belirleneceği bir maça çıktı. GS’liler kendilerinden emin, FB’liler sessizdi.

Kobani kararları ve “yumuşama”

Kobani kararlarındaki ağır hapis cezaları, değişim bekleyenleri hayal kırıklığına uğrattı. “Yumuşamak” sözcüğünü kullanmak çok kolay ama gerçekten “yumuşamak” o kadar kolay değil. 20 yıllık bir siyaset formatının tek bir yerel seçimle değişmesi elbette çok kolay değil.

‘I am Jose Mourinho’

Jose Mourinho şu anda 4 aydır boşta. Fenerbahçe’de hayal kırıklığı içinde geçen bir sezonun ardından ismi gündeme geldi. Yıldırım, “Göreve geldiğim takdirde Jose Mourinho’yu Fenerbahçe'ye getireceğim” dedi. Jose, ünlü bir futbol insanı olarak, sade bir hayat yaşıyor. “İyi bir baba” olarak tanınmak istiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İktidar, muhalefet, basın ve sivil toplum ile birlikte

Adalet terazisini ellerinde tutan hukukçularımızın da medya, sosyal medya, günlük hayattaki duruşlarıyla bu sürece olumlu katkı sunması önemlidir.” Muhalefetin temkinli davranması, “önce atılacak adımları görelim” demesi, anlamlı. Gezi davası, Can Atalay kararı, Selahattin Demirtaş’ın durumu, Anayasa Mahkemesi kararlarına yönelik tutumlar değişecek mi? Özgür Özel’in “Önce Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını uygulayın, sonra yeni bir Anayasa’yı konuşabiliriz” demesi de bir anlam taşıyor.

Özgür Özel’in dış siyasette yüzde 85’lik çıkışı

Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda CHP’nin yol açıcı bir ağırlığı olabilir. İnsan Hakları İhlalleri nedeniyle Türkiye yurtdışında eleştirildiğinde, “İnsan hakları emperyalizmin oyunu” diyerek suçlamalarda bulunanlara karşı, CHP, daha gerçekçi bir çıkış yapabilir. Özgür Özel’in sözlerinin içinde belki de iktidarı değişik bir dış siyasete ikna edebilme düşüncesi saklı. Böyle başlamak, belki de bir strateji. İyi niyetli bir hamle…

Özgür Özel’in enerjisi… Bahçeli’nin köstekli saati

Özgür Özel’in “Avrupa’da kime saati sorsam, Kavala ne olacak diyorlar?” şeklindeki sözlerine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin cevabı yeni iklime oldukça uygun: ”Özgür Özel neden saati onlara soruyor ki, bana sorsun, köstekli saatime bakar saati söylerim.”

Deniz Gezmiş’le son konuştuklarım

6 Mayıs 1972 gece yarısı cezaevinin etrafı askeri cemselerle çevrildi. Hepsinin farları cezaevine yönelikti. Adeta gün ağarmış gibiydi. Askerler, Denizlerin kaldıkları hücrelere yıldırım hızıyla girmişti. Ayaklarına prangalar vurmuşlar. Kollarını arkadan kelepçelemişler. Kıpırdayamaz hale getirmişler. Hüseyin ayakkabısını giymeye fırsat bulamamış. Biz ise koğuşlarımızda çaresizdik. Büyük bir sessizlik içinde birbirimize bakıyorduk. Koğuşun minik pencerelerine tırmananların sesleri çıkmıyordu. Ara koridordan zincir şakırtıları geliyordu. Deniz’in sesini duyduk, “Eyvallah arkadaşlar!” diyordu.

Olumlu bir adım

31 Mart’ta toplumun mesajını nasıl okumak gerekiyor? CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Helalleşme”yi daha da genişletmeyi hedeflediğini belirtti. Seçimlerin ardından izlediği tutumla, toplumun desteğini alıyor. Kamuoyu yoklamaları muhalefet liderinin çizgisini olumlu karşılıyor. ErdoğanÖzel görüşmesinin temel içeriğini, adalet/hukukun üstünlüğü ve Anayasa Mahkemesi gibi konular oluşturuyor.

1 Mayıs’ı özgürlük ve birlik bayramına çevirelim

1 Mayıs 1977 katliamı, bizim kuşağın hafızasında yer etmiştir. 34 insanımızı yitirdiğimiz o acı olayların failleri hiçbir zaman yargı önüne çıkarılamadı. O mitingi düzenleyen ve katılanların önemli bir çoğunluğu, olayın, uluslararası çapta bir devlet komplosu olduğunu düşünüyor. Veya öyle düşünmeyi tercih ediyor diyelim. Sol hareketlerin 1 Mayıs 1977 katliamındaki sorumluluğu maalesef yeterince sorgulanamadı. En azından sol kendi içinde bu konuyu enine boyuna cesur bir değerlendirmeden geçirmedi. Bu yük, omuzlarımızda.

Amedspor’a sevinirken Tarsus İdman Yurdu’na üzülmek

Amedspor, ırkçılığa karşı kardeşliği işleyen bir takım olarak dikkat çekiyor. Geçen hafta Diyarbakır’da oynanan Amedspor- Iğdırspor maçında 35 bin kişinin İstiklal Marşı’nı ayakta dinlemesi ve ardından alkışlaması, tüm ülkede konuşuldu. Spor bir gerilim aracı olarak da kullanılabilir, barış ve kardeşlik için de… Türkiye’nin Kürt meselesi diye bir meselesi bulunuyor. Amedspor başta olmak üzere bölgedeki spor faaliyetleri, bölgeden yetişen yetenekli sporcular; Türkiye’nin birleştirici gücü olarak etkili oluyorlar. Amedspor’u kutluyor, bir üst ligde de başarılar diliyorum.

Tarsuslu Ermeni kadın…

Hamburg’da karşıma çıkan Tarsuslu Ermeni hemşerimle konuşurken, annesinin de Hamburg’da kendisiyle birlikte yaşadığını anlattı. Tesadüf ya benim annem de Hamburg’daydı. İki Tarsuslu anneyi buluşturalım dedik. Ben anneme söyledim. Annem “Tamam olur tabii” dedi. Kadını merak etmişti. Ermeni anne ise böyle bir buluşma yapmak istemiyordu. Görüşmeyi kabul etmedi. Kimbilir neler yaşamış ne acılara tanıklık etmişti?

Diyarbakır’da 35 bin kişi İstiklal Marşı’nı ayakta dinledi; Diyarbakır normalleşme istiyor

Pazar günü 35 bin kişilik stat, eş başkanlar orada, yaklaşık 8 milletvekili var, 6’sı DEM Parti’li. İstiklal Marşı okundu, herkes ayakta, sonrasında alkışlandı. Ha şimdi İstiklal Marşı’nda ayağa kalkan adam neden belediyede kapalı kapılar ardında hakaret etsin ki? Ki eğer öyle bir şey varsa da toplum buna da tepki gösterir, ‘kardeşim biz sizi bunun için seçmedik, siz işinizle uğraşın’ der.

Seçmen CHP’yi merkeze çekti

Seçmenin bir ay geçmeden fikrini değiştirdiği yönünde yorumlar yapılıyor. Hatta bugün bir seçim olsa oyların iktidar partisine geri döneceği iddialı bir tez olarak öne...

Merkez ve yerel: İşbirliği mi rekabet mi?

Türkiye’de bazen yerel siyaset, “küçük siyaset” veya “mikro siyaset” olarak düşünülür. Hatta “marjinal bir siyaset alanı” gibi görülür. Oysa ki yerel siyaset ile merkezi siyaset arasında bir büyüklük-küçüklük farkından söz etmek, bir önem hiyerarşisi kurmak, bu çağda çok gerçekçi değil. Uluslararası alandaki yeni demokratik bakış açısına göre, yerel siyaset, ulusal siyasetle tamamen eşit düzeyde. Ülkeler arası ilişkilerin, yerel yönetimler üzerinden gelişmesinin, merkezi yönetimlerin kurduğu ilişkilerden daha olumlu sonuçlar üretmesi de mümkün.

Putin’in rubleleri Avrupa milliyetçilerine tatlı geliyor

Ott’un ilişkileri, subaylardan siyasetçilere kadar, Avusturya devletinin birçok kılcal damarına uzanıyor. Almanya ve Avusturya’daki sağcı milliyetçiler, Putin’le olan para ilişkilerinden ötürü suçlanıyor. 2 yıl önce de birçok veri, Avrupa sağının Putin’den beslendiğini ortaya koyuyordu. Ancak son haftalarda ilişkinin parasal boyutu çok daha çıplak şekilde ortaya döküldü.

31 Mart seçim sonuçları bir tesadüf mü?

12 Eylül darbesinden yararlanarak Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan’ı saf dışı bırakmayı amaçlayan Turgut Özal’a seçmen yol vermedi. Askeri cuntalara direnen Meclis ve seçmen, sivil siyasetçilerin yasakçılığa başvurduğu hallerde yine aynı tavrı aldı. Bu kez cezası kesilen ise sivil siyasetçi Turgut Özal idi.

31 Mart’ın sayılarla sonuçları: Yerel seçimler ne söylüyor?

Değişen dünyada Türkiye kazanımlarını korumakta, dünyaya ayak uydurmakta zorlanıyor. 2024 Türkiyesi çok farklı bir Türkiye. Artık yeni şeyler söylemenin zamanı geldi. İktidar da muhalefet de bunun farkında. Tabii CHP de eski CHP değil. AK Parti yönetimi seçim kampanyasında Anadolu şehirlerinde “İstanbul’daki yakınlarınıza söyleyin, AK Parti’ye oy versinler” çağrısında bulundu. Anadolu-İstanbul ilişkisi bağlamında bu gerçekten ilginç bir örnek olarak önümüzde. Geleneksel olarak partiler “İstanbul’dan Anadolu’yu etkileme” yolunu izlerler.

Fenerbahçe’nin isyanı

Mafyalar, tetikçiler, futboldaki ranta talip olanlar, sahneyi kaplıyor. Futbol özerk olmalı. Kendi düzenini kendisi kurmalı. Futbol dışı güçlerin bu işe karışmasını önleyecek kurallar konmalı. Bu sorun yalnızca Fenerlilerin sorunu değil. Bugün bana yarın sana. Özellikle son dönemde siyasetin hemen her noktada futbolun içine el atması yanlıştı, tehlikeliydi. Buna dikkat çekecek, uyaracak bir çıkışa gerek vardı. Fenerbahçe ülkenin bir bakıma en büyük sivil topluluğu olarak çıkışını yaptı. Bu, Türk futbolunun geleceğinin meselesi.

Geniş cephe stratejisi

14 Mayıs 2023 seçimlerinde beklenen olmadı, Millet İttifakı, hedefine ulaşamadı. Seçimlerin ardından Millet İttifakı dağıldı. AK Parti, 10 ay sonra yapılacak olan yerel seçimler konusunda da artık daha rahattı. Fakat daha 2023 yazından itibaren toplumdaki hava değişmeye başladı. Çünkü seçimlerden hemen sonra dövizde sert bir yükseliş ve sert bir enflasyon gerçekleşti. Ekonomik zorluklar içindeki halk, özellikle de emekli günden güne homurdanıyordu. Bu şikayetler toplumun değişik kesimlerinde giderek yoğunlaştı ve 2024’te de artarak devam etti. Bu kez cepheyi partiler değil seçmen oluşturdu. 31 Mart yeni bir döneme kapıları açtı.

Erdem Gül ile geçen 5 yıl

Erdem, yanına kolay ulaşılan, Adalıların istedikleri zaman kapısını çalabildikleri, istedikleri gibi konuşabildikleri, şikayetlerini istedikleri tonda dile getirebildikleri bir başkandı. Onun saatlerce basit konularla yurttaşlarca nasıl esir alındığına tanığım. Sabırla dinlerdi. Adalılar onu istedikleri gibi rahatça eleştirdi. Haklı oldukları konular da vardı, haksız oldukları da… Adalılar Erdem’i sevdi. Onu kıymetli bir “hemşehri” olarak benimsediler.