Oral Çalışlar
Hrant Dink cinayetinde FETÖ’nün rolü…
Son gelişme şunu netleştiriyor: FETÖ, cinayetin hazırlanmasında, gerçekleşmesinde, örgütlü bir ekip olarak yer almış. Ancak, tetikçileri kimler ayarladı, cinayeti kimler planladı, bunlar henüz netleşmiş değil.
Nothing but a “show”?
A real possibility has finally arisen of reaching some kind of consensus over changing the system so as to get rid of military tutelage. At the very least, there are some indications in that regard. As for those who think they are in some kind of “theatre,” it wouldn’t be too bad if they too were to come down from their imaginary “stage,” and to leave their pride behind in joining the people.
Freni patlatmayın
Henüz yolun başındayız. Eğer uzlaşma ve karşılıklı anlayış içinde, “yeniden yapılanma”ya odaklanamazsak, hepimiz zararlı çıkarız.
İktidar güçlendi mi, zayıfladı mı?
Darbe ortamını besleme potansiyeli olan çatışmacı havanın dağıtılması şart. Yeni ve daha olumlu bir sistemin kurulması ve bu kaotik ortamın normalleşmesi için, öncelikle iktidarın adım atması lazım.
Batıyla ‘öfke nöbeti’
Türkiye, gözden çıkartılması çok da kolay olmayan bir ülke... Onları aklı selime çağırırken; bizim de, sakin, sabırlı ve özgüvenli olmamız, enerjimizi kavgayla ziyan etmememiz gerekiyor.
Tertipler: Dink cinayeti ve Roboski
Darbe destekçisi bir Alman gazetesinde, günümüz Türkiye’sini, “Batı'nın içinde bir ur” olarak tanımlayan bir yazı yer aldı... Türkiye, ise içindeki gerçek uru temizleyerek, daha dirençli olabilmenin yollarını arıyor.
‘Tiyatro’
Askeri vesayete ilişkin sistemin değiştirilmesi konusunda, bir uzlaşma imkanının ortaya çıktığını, görebiliyoruz. En azından, bu yönde ilk ipuçları var. Şu “tiyatro” sahnesindekiler de bir aşağı inse, kibİri bırakıp halkın arasına katılsa, fena olmayacak...
Felaketten fırsat yaratabiliriz
İktidar partisinin, muhalefetle, temel konularda, bir “danışma mekanizması” kurması, Beştepe'nin de bu mekanizmaya katkı yapması, önümüzdeki dönem için hayati önem ifade ediyor...
‘Ne şeriat ne darbe’ sloganı hep yanlıştı…
Demokrasiyi ve özgürlükleri bu ülkenin farklılıklarını bir zenginlik olarak görürsek doğru zemin üzerinde kurabiliriz. Buna dindarlar da dahil.
OHAL ve FETÖ’yle mücadele
Devletin kendini onarma refleksi”ni de anlamak gerek. Öfke yerine aklın öne çıkması için, önlemlerin aşırılığa kaymaması için, uyarılarımızı sürdürmek zorundayız.
Birleştirici siyaset
Toplumsal barışı, demokrasiyi, çok sesliliği koruyabilen, kutuplaşmayı kışkırtmayan bir siyasi çizgiye olan ihtiyaç, her zamankinden fazla.
PKK’yla savaşı darbeciler mi tırmandırdı…
Onca operasyona rağmen, devletin en mahrem bölgelerine sızabilen “çete”nin; tam olarak neler yaptığını öğrenebilmemiz, o kadar da kolay olmayacak.
Darbe gecesi
Darbecilerin hesap vermesi, önümüzdeki temel meselelerden biri. Tabii, alınan önlemlerin “cadı avı”na, “linç”e dönüşmemesi için de, uyarılarımızı yapacağız.
Türkiye bir sınavdan geçti…
Şimdi şapkayı önümüze koyup düşünme zamanı. Bazı kimseler, iktidara yönelik öfkeyle "bunu darbe temizler" beklentisi içine girebildiler. Acaba, o darbe girişiminin kritik saatlerinde bir pişmanlık hissettiler mi? Darbenin nelere yol açabileceğini üzerinde ciddi bir muhasebe yapabildiler mi?
Demirtaş bu gafı neden yaptı
HDP, “çözüm silahtadır” şeklindeki PKK dayatmasının ülkemize ve Kürtlere ne kadar zarar verdiğini anlamalı.
Bekir Coşkun’un Suriyeli ‘sıkıntı’sı…
Bekir Coşkun acı ve ötekileştirmenin yoğun olduğu bu yörenin insanı ve tanığı. Sözcü gazetesinde Suriyeliler için yazdıkları ise hüzün verici.
Amália Rodrigues: “Ben Portekizliyim”
Amaila Rodrigues, fadoyla birlikte dünyanın hayranlığını kazandı. Değişik ülkelerde sahneye çıktı, filmler çevirdi. Hollywood’un köşe yazarlarından biri, hüznün ve yasın sembolü olan siyah şalını bırakmasını ve saçlarına kırmızı gül takmasını önerdiğinde, Amália, bir Portekiz denizcisinin tavrıyla karşılık verdi: “Siz İspanyolların tarzından bahsediyorsunuz, ben Portekizliyim.”
Umutsuzluk…
İktidarın durumdan aşırı mutlu görüntüsünün de, muhalefetin çaresiz ve nihilist ruh halinin de normal olmadığı, sorunları çözmeye yetmediği ortada. İktidar da, muhalifler de kendi sorumlulukları üzerine kafa yormalı
Turgay Şeren’den Dinyakos’a
Sonra kendim futbola başladım. Tarsus İdman Yurdu’nun futbolcusu oldum. Futbol ayakkabılarını yerel ustalar yapardı. Kösele ve deriden üretilen ayakkabılar, şimdikilere benzemezdi.
IŞİD meselesine devam
İktidarı eleştirdiğimiz çok mesele var. Ancak “IŞİD’le işbirliği” konusu ne yazık ki büyük ölçüde algı yaratmaya odaklı bir kurgu olmaktan öteye gitmiyor.
Türkiye’yi IŞİD’le suçlamak
IŞİD’i yaratan sosyal ortamı sorgulamadan ve değiştirmeden, köklü bir çözüme ulaşabilmek mümkün değil.
IŞİD ya da DEAŞ meselesi…
İnsanlığa yönelen bu saldırıyla başa çıkabilmenin ilk şartı, İslam dünyasındaki büyük hayal kırıklığını anlamak ve çözüm üretmenin yollarını aramaktır.
Uzlaşmaya geçiş, tabii ki olumlu…
Türkiye’nin, son yıllardaki, “dış politikada gerilimi tırmandıran” çizgisi, rasyonel değildi. Bu çizginin bedellerini hepimiz ödedik, ödüyoruz. Son günlerde, bu yanlış yoldan dönülmesine dair ipuçları görüyoruz. Umut verici adımlar atılıyor. Muhalefet, değişime daha olumlu bakmalı ve daha pozitif bir eleştiri yapmalı.
İsrail’le anlaşma, bir değişim işareti mi?
Son dönemde, dış politikanın birçok alanından olumsuz sinyaller gelirken, İsrail'le atılan adım, yeni bir perspektif olarak görülebilir.
Ekonomik krize tepki: İngiliz milliyetçiliği
İngiltere’de kopuşa neden olan eğilime baktığımızda, içe kapanmacı, aşırı sağcı, ırkçı siyasi akımların öne çıktığını görebiliyoruz.
Batı’yla ilişkileri germe stratejisi
Retoriğin sertleştiği ve aşırılaştığı ortada. İçeride kullanılan kutuplaştırıcı dil, Batı’ya da yönelmiş durumda. Batı’yı eleştirirken, gerçeklerden kopmamak gerek.
Tutuklayarak hangi mesajı veriyorsunuz?
Yargı her geçen gün daha siyasi bir görüntüye bürünüyor. Bu gidişin, kimseye bir hayrının olacağını sanmıyorum. Yanlıştan dönülmeli, tutuklular bir an önce serbest bırakılmalı.
Eşcinselliğe düşmanlık…
Türkiye’de ise eşcinselliği “tedavi gerektiren bir hastalık” olarak tanımlayanlar kadar, “eşcinsellerin hakları savunulmalı” diyen siyasetçilere de tanık olabiliyoruz. Yasalarda bir hak olmadığı gibi bir yasakçılık da yok.
Adalet Bakanı özen göstermeli…
CHP'nin hapishane ziyareti üzerinden, PKK ya da DHKP-C ile irtibatlandırılmasını, doğru bulmuyorum, etik bulmuyorum. Adalet Bakanı Bozdağ’ın, konuyu sunuş biçimi de, bazı medyanın yaklaşımı da hakkaniyetli değil...
Hakkı Ağabey
Son dakikaya kadar gazetecilik yapacak bir tutkuyla bağlıydı mesleğe. Medyadaki kriz yazmasına fırsat tanımadı. Mesleğe “erken” veda etti. Onu, değerli, muzip bir büyüğümüz, bir ustamız olarak hep saygıyla hatırlayacağım.