Yıldıray Oğur
Aslanların sırtlanlara yedirilmesine dair ibretlik bir hikaye
2014-2016 arasında ekonomiyi yöneten Babacan, Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın tasfiyesinde medyadaki “faiz lobisi” kampanyasının önemli isimlerinden biriydi Ünsal Ban. Hafta sonu, aynı medyalarda bir haber çıktı: “Ünsal Ban, yurtdışına kaçmaya çalışırken yakalandı ve borsa manipülasyonu suçlamasıyla tutuklandı.”
Kandil kayak merkezi olur mu?
Bir KYB yetkilisi “peki Kandil ne olacak” sorusuna şöyle espriyle cevap veriyor: “Kayak pisti olur. Biraz riskli bir kayak pisti olur tabii, pistten çıkan mayına basabilir.” Uzun yıllar dağlara ve silaha sığınan Irak’taki Kürtler, artık böyle anılmak istemiyor. Barzaniler ve Talabaniler bu devrin Kürtler için kapandığını söylüyor. Bu devir PKK için de aslında bu yüzden kapanıyor. Direnen sadece zamana karşı mücadele eder…
Davutoğlu: “Neçirvan ve Mesut Barzani, ‘Bahçeli’nin sağlığı için dua ediyoruz” dedi
Geçen hafta beş gün Kerkük, Musul, Telafer, Süleymaniye, Erbil’I ziyaret eden Mesut Ahmet Davutoğlu, geziyi izleyen Yıldıray Oğur’un sorularını cevaplandırdı: “Gezide gördüğüm hava ümitlerimi artırdı. Silahların bırakılmasının hızlandırılması gerek. Diken üstünde oturuyor bu süreç. Silahlar bırakılma görüntüsünden sonra artık kimse geri dönemez. Neçirvan Barzani ve Mesut Bey özellikle Bahçeli’yi merak ediyor. ‘Onun sağlığı için dua ediyoruz’ dediler.”
Iraklı Türkmen liderlerden “terörsüz Türkiye”ye destek: Terörsüz Türkiye gibi terörsüz bölge olmalı
Irak’ın kuzeyinde Süleymaniye’den sonra Kerkük’e ziyaret gerçekleştiren Davutoğlu burada bölge barışı için mesaj verdi. ‘Kerkük’te huzur yoksa Irak’ta huzur olmaz. Irak’ta huzur olmazsa Ortadoğu’da huzur olmaz’ dedi. Görüşmelerde Türkmen liderler de Türkiye’deki çözüm sürecine destek verdi.
Davutoğlu, Süleymaniye’de çözüm sürecini anlattı: “Çözüm için bundan daha iyi bir konjonktür olamazdı, bu fırsat değerlendirilemezse veyl olsun”
Eski Başbakan ve Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Erbil, Süleymaniye, Musul ve Kerkük’ü kapsayan gezisinin ilk durağı olan Süleymaniye’deki forumda çözüm sürecini anlattı: Çözüm süreci için bundan daha uygun bir konjonktür olamazdı. İran ve İsrail’in bölgede aynı anda güç kaybetmesi Türkiye için olağanüstü bir fırsat. Biz bunu değerlendiremezsek veyl olsun. Derhal 15 gün içinde, mayıs ayı çıkmadan burada bir yerde Türkiye-Irak ve Kürdistan yönetiminin kuracağı ortak bir komisyon önünde PKK silahlarını teslim etmeye başlamalı. Bu yapılmadan süreç kırılgan olur.” “İsrail’in Kuzey Suriye’ye desteği savaş nedeni sayılmalı Türkiye tarafından.”
Müstafi amiralin doktorluğu nereden geliyor?
Müstafi amiral Cihat Yaycı, bu aralar yine her gün TV’lerde. PKK’nin kendini fesh etmesinin nasıl büyük bir ihanet projesi olduğunu anlatıyor. İsminin başında bir de doktor titri var. 2004 yılında Deniz Kurmay Binbaşı rütbesindeyken İstanbul Üniversitesi’nde yapmış doktorasını. “Irak’ta Ekonomik-Sosyal Dönüşüm ve Türkmenler” başlıklı doktora tezini meraktan okurken bazı cümleleri Google’lamaya başlayınca karşıma intihalin her türlüsünden yapılmış bir copy-paste tez mucizesi çıktı.
Yıldıray Oğur anlatıyor: Suudi parası nasıl Türkiye’deki barışa hizmet etti?
“Son 50 yılın en büyük haberi geldi, PKK kendini fesh etti ama hala olan değil, olma ihtimali olanlar, evhamlar konuşuluyor. Türkiye’deki çözüm sürecine Suudi Arabistan’dan 150 milyar dolarlık destek geldi. MBS parayı bastı ve Trump’a Suriye yaptırımlarını kaldırttı, Şam güçlendi, SDG’nin Şam’la entegrasyon artacak. Silahlı olarak Lozan’ı yıkamayan PKK, silahsız olarak mı yıkacak? Kongre bildirisinde PKK “Yaşasın tam bağımsız Türkiye” bile dedi. Kürtler, Sevr’i reddedip İstiklal Harbi’ne destek vermişti. Lozan, Kürtleri üç ülke arasında böldü. KCK yöneticileri, PKK kongresinde delegeydi. Bu, Erdoğan-Bahçeli-Öcalan arasında bir pazarlık, bize ne diyenler son 50 yılı başka bir ülkede yaşamış olmalı."
PKK silah bırakırken nasıl bölücü oldu?
1978 yılında bağımsız birleşik Kürdistan kurmak için silahlı mücadele başlayan PKK, 2025 yılında silahı bırakıp, kendini fesh ederken Lozan’ı eleştirdiği için bölücü ilan edildi. Yani daha bir ay öncesine kadar Türkiye Cumhuriyeti ile savaş halinde olan bir örgüte, “sen nasıl Lozan’ı eleştirirsin” diye kızılıyor. Belki de bu bir normalleşmedir; PKK bir anda silahla çatışılan değil, kalemle tartışılan bir örgüte dönmüştür!
Türkiye’nin hayırlı cuması…
50 yıllık bir sayfa kapanıyor. Bunun olabileceğine inanmak kolay değil. Çünkü kaç nesil bu sorunun içine doğdu. Hayatımızda hep PKK, terör, silah gibi kavramlar oldu. Bunun olmadığı bir dünyayı bilmiyoruz. Bilmediğimiz için de bize olmaz gibi geliyor Ama oluyor. Önce olanla barışarak başlamalıyız.
Levent’te toplanan kongre…
Barış için kongrenin Kandil’de toplanması bekleniyordu. Barış sonrası Türkiye’nin nasıl bir yer olacağı son vazifesini yapmak için saf tutanların Levent’teki “kongre”sinde görüldü.
1 Mayıs’ın polis şehidinin hikayesi
1 Mayıs 1977 tartışması bir kere açılıp, herkesin kendi hikayesine dönmesiyle kapanmıştı. Aslında 2 Mayıs 1977 günü tek bir hikaye yani gerçek vardı. DİSK Başkanı Kemal Türkler’in sahibi olduğu, İsmail Cem’in yönettiği Politika gazetesi 2 Mayıs günü “500 bin kişilik disiplinli kalabalığa kışkırtıcı ajanlar ateş açtı. Teröristlerin saldırdığı 1 Mayıs’tan fotoğraflar” başlığıyla çıkmıştı. Hayatını kaybeden 36 kişiden 32’si izdihamda, dördü kurşunla ölmüştü. O dört kişiden biri de bir polis memuruydu.
Yıldıray Oğur anlatıyor: Savcılık otelde köstebek mi arıyor? PKK neden hala kongresini toplamadı?
Oteldeki jammer ve bantlama görüntüleri yolsuzluk soruşturması mı yoksa köstebek soruşturması mı? Sabah grubu neden İstanbul Emniyeti’ni suçluyor? AK Parti’nin yaptırdığı ankette İmamoğlu operasyonuna AK Partililerin bakışı nasıl çıktı? PKK neden fesih kongresini toplamadı?Maksimalizm mi Suriye mi problem?
Muhalefet neden 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmaktan vazgeçti?
Sokak eylemleri ve boykotları sönümlendirmenin bir tercih olduğu anlaşılıyor. Bu tercihin sebebi de tabii gelen anketler. Aslında anketler CHP için kötü değil. Mart ve Nisan anketlerine göre CHP, AK Parti’nin biraz önünde birinci parti şu anda. Ama bu anketlerde daha ilginç bir sonuç var. CHP oylarını artırırken, AK Parti zayıflamıyor. Hatta AK Parti de bir miktar oyunu artırıyor görünüyor. Mart ve Nisan anketlerine göre iki partinin toplam oy oranı yüzde 70’lere dayanmış durumda. Kararsızların oranı hızla düşüyor. Yine İYİ Parti, Zafer, Yeniden Refah ve TİP’in oyları da bu iki partiye doğru eriyor.
Yıldıray Oğur: “Kongre, Nisan ayının sonuna kadar yapılmış olacak”
Son yazıda PKK’nın merakla beklenen fesih kongresini “muhtemelen bu hafta sonu yapacak. En güçlü ihtimal 27 Nisan Pazar günü” diye yazmıştım. Resepsiyon için gittiğim Ankara’da duyduklarımla bu tarihi revize etmek gerekiyor. Kongre, Nisan ayının sonuna kadar yapılmış olacak. Yani eğer ciddi bir engel çıkmazsa önümüzdeki dört gün içinde PKK kongresini yapacak.
Yıldıray Oğur anlatıyor: Kahinler size yalan söylüyor?
Mümtazer Türköne’nin üç fonksiyonlu kehanetleri Bahçeli’den döndü. Halbuki kehanet değil, analiz yeterliydi. Gazeteciler ve yorumcular aktör olmadıklarını, sadece gözlemci olduklarını içlerine sindirmeli. “Suriye’de işler neden iyi gidiyor” sorusunun cevaplarından biri tecrübeli bir İngiliz diplomatın desteği. İngiltere’nin IRA ile barış görüşmelerindeki başmüzakerecisi Jonathan Powell, İngiltere Dışişleri Bakanlığı danışmanı sıfatıyla Şam hükümetinin dünyayla ilişkilerinde rehberlik ediyor.
“PKK’nın fesih kongresi muhtemelen bu haftasonu yapılacak. En güçlü ihtimal 27 Nisan Pazar günü”
“AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Nisan sonunda iyi haberler beklediklerini açıkladı. DEM eşbaşkanı Bakırhan da “haftaya Salı başka bir gündemimiz olacağını” söyledi.PKK’nın fesih kongresi muhtemelen bu haftasonu yapılacak. En güçlü ihtimal 27 Nisan Pazar günü. Muhtemelen Kandil’deki mağaralarda değil, Süleymaniye’de meskun mahal bir yerde yapılacak. Ve biz kongrenin tarihinin ilanını güvenlik nedeniyle hiç duymayacağız. Kongrenin yapıldığı haberini duyacağız.
Yozgat’ta bile…
Yozgat CHP’liler için hala “Yozgat bile” diye karşılanan, yeni keşfedilmiş ve hayat olan bir gezegen. Köylülerin bile artık tercih etmediği kasket takarak jest yapan genel başkan ve Yozgatlıları bile şaşırtan aşırı çiftçi övgülerinde saklanan yabancılık duygusunun geçmesi için yıllara ihtiyaç var.
Bu işin Sırrı
Aynı anda Öcalan’ın, Kandil’in, Erdoğan’ın, Bahçeli’nin, muhalefetin güvenini sağlamış olmak, DEM Partili ya da AK Partili başka biri anlatsa ihanet, suç, terörle işbirliği, devletle işbirliği gibi gelecek işleri televizyona çıkıp halka anlatabilmek, en sert topları, en radikal çıkışları göğsünde yumuşatmak büyük bir yetenek.
Yavruvatan’da nükseden genetik hastalıklar…
Ailesi yıllar önce Türkiye’den adaya göçmüş bir tek kız öğrencinin talebinin bu kadar kıyamet koparması, “bugün bir kişi olur yarın baskıya dönüşür” gibi paranoyalarla insanların inanç özgürlüklerini kısıtlamak, Güney Kıbrıs’ta serbest olan başörtüsü ile okuma hakkında karşı bu kadar hoşgörüsüz olmak adalıların hoşgörülü kimliğine yakışmıyor. Bu tarz düşünme hastalıkları Anavatan’da kalmalı. Türkiye, adaya müdahil olmamalı. Onlar kendileri için doğru yolu kendileri bulmalılar.
Nuray Mert’in vedası ya da mayınlı köyde evde oturmak…
Türkiye, mayın döşenmiş bir sınır köyünde yaşamak gibi. Dün eve giderken yürüdüğün patikada yarın adım attığında bir mayın patlayabilir. Nuray Mert’in “terör örgütü üyeliği” ile suçlandığı ve korktuğu için yazmadığı bir Türkiye kimse için o kadar güvenli olmasa gerek.
Şehre gelen bir film olarak çözüm süreci…
Çözüm süreci, otoriterleşmeyi meşrulaştıran bir işlev görmüyor, tam tersine demokrasiye ve hukuka açılan bir çıkış kapısı haline geliyor. Türkiye’de demokrasi ve hukukun yeni çıpası çözüm süreci. Bunun somut örneği DEM İmralı Heyeti ile Beştepe’deki zirve öncesi ve hemen sonrası yaşanan tahliyeler. Ankara kulislerine göre bu tesadüf değildi, süreç için atılmış adımlardı.
Bunu sana ıslak mendil yapmadı!
Muhalefetin yüzbinlik mitinglerini görmeyen medyaların şirketlerine dönük boykot da mantıklı ve işe yarayacak bir boykot türü. Ama mesele hızlıca kültür savaşı kulvarına giriverdi, muhafazakâr, yandaş şirket çarpılamaya, zorbalığa, eli meşaleli sürek avına döndü.
Rize’den 19 Mart hasar tespit raporu
Rize’deki AK Parti seçmenlerinin bile seçimsiz ya da Rusyavari seçimlerin olduğu ve Reis’in bu yöntemlerle hep iktidarda kaldığı bir Türkiye hayali yok. Reis’in 1994’den beri yaptığı gibi seçimleri kazanması, zaten güçlü olduğu için bunlara tenezzül etmemesi gerektiği düşünülüyor. Yani İmamoğlu ile uğraşmak hayallerdeki kudretli Reis profiliyle uyuşmuyor.
Bahçeli’den bu kez demokrasi açılımı mı?
Bahçeli’nin bayram makalelerinde yargı bağımsızlığı, yasama-yürütme dengesi için reform çağrıları, kutuplaşmaya karşı mesajlar, yeni vatandaşlık tarifi ne anlama geliyor?
Ünlü sosyologla üç saat
Peki, karşımızda gerçekten de küresel ve yerel ortak kimlikleri, özellikleri, dertleri olan bir nesil var mı? Yoksa biz mi tanımlamaya, kategorize etmeye çalışıyoruz? Gazeteciler, sanatçıların hatta influencerlerın bile tarafını seçmek zorunda kaldığı, kahvecileri bölünmüş, ıslak mendillerin bile heyecanla boykot edildiği bir ülkede bu konuyu da ChatGPT ile konuşmaya başladık.
Geç kalan demokratlar ülkesi…
Muhtemelen 10 yıl sonra şimdi İmamoğlu’nun tutuklanmasına sevinenleri de İmamoğlu’nun bugünkü konuşmalarından alıntılarla o günkü haksızlıklara karşı çıkarken göreceğiz. Ama yine çok geç kalmış olacaklar. Maalesef Türkiye bir geç kalmış demokratlar ülkesi. Bir türlü kimse elinde güç varken demokrat kalamıyor, gücü kaybedince ise demokratlığa sarılıyor.
Gizli tanık Kuşçubaşı Eşref mi?
İmamoğlu ve çevresinin DEM ile seçim ittifakı için PKK ile görüştüğü, hatta onlara bunun için 100 milyon dolar ödeme yaptığına dair Twitter’daki Kuşçubaşı Eşref profilinin iddiaları bir yıl sonra karşımıza bir terör davası olarak çıktı. Ama bir gizli tanığın söylediği bir paragraflık iddiaların hiçbiri ispatlanamadı. Ama bu kadarlık iddialardan Şahan, Polat ve Çalışkan teröre yardımdan tutuklandı. Şişli Belediyesi’ne kayyım atandı. İmamoğlu da bu davanın hala sanığı, tutuklansaydı İstanbul’a da kayyım atanacaktı.
Normalleşmeden buraya nasıl geldik?
Bugün yaşananlara bakınca inanması kolay değil ama bundan bir yıldan biraz daha az bir zaman öncesine kadar Türkiye’de siyasetin gündemi iktidar ve CHP arasındaki bahar havasıydı. Peki bir yılda buraya nasıl ve neden geldik?
2028 seçimleri için bir uzlaşma ve ‘ateşkes’ çağrısı
AK Parti ve CHP, Meclis’te uzlaşıp, Cumhurbaşkanlığı seçimi için yüksek öğrenim şartını kaldırırsa ve “en fazla iki defa” maddesini “en fazla üç defa” yaparsa ya da sınırlama koymazsa? Bu pragmatik uzlaşmayla hem Erdoğan’ın hem de İmamoğlu’nun önünde adaylık için bir engel kalmaz. Eğer herkes kendi pozisyonundan biraz taviz verirse, herkesin sorunu hızlıca çözülmüş olur.
İki Suriyeli, Şam’da bir gün…
El sıkışan Şara ve Kobani fotoğrafı, Öcalan’ın kimi kapsadığı çok tartışılan çağrısının nereleri kapsadığını da fiili olarak gösterdi. YPG, PYD’yi tabii ki önderlik kabul ettikleri Öcalan’ın her sözü bağlıyor. Bağladı da. Türkiye’nin Suriye’ye baktığında sadece Rojava’yı değil Şam’ı görmesinin önü açıldı. Bu perspektif genişlemesi Türkiye’yi rahatlatacak. Takım elbise giyen Kobani’yi, bir süre sonra Suriyeli bakan ya da PYD Genel Başkanı Ferhat Abdi Şahin olarak Ankara’da görürsek şaşırmayalım.