Yıldıray Oğur

Ankara’nın adları bilinmeyen hakimleri…

Futbol kötü olunca, futbolcuların değil, hakemlerin konuşulması gibi, iyi bir demokraside de seçimi yapan hakimler değil, adil biçimde yaptıkları seçimlerden çıkan sonuçlar konuşulur. Çünkü seçim itirazlarına bakan hakimleri, diğer mahkemelerdeki hakimler gibi sadece kanunlar değil, 69 yıl boyunca verdikleri kararlar, içtihatlar ve oraya buraya çekilemeyecek matematik de bağlıyor.

Adaletten kötü muamele görmek…

Mahkeme “müştekinin olay yerinde bulunmayan polisleri dahi teşhis edişi ile sanık hakkında teşhisinin de sağlıklı olmadığına”, “kamera kayıtlarında teşhise elverişli veri tespit edilememesine” deyip, Türkiye’de hakimlerin mahkemelerde uzun süredir unuttuğu “şüpheden sanık yararlanır” ilkesine dayanarak davanın tek sanığı polis memuru O.Ş.’nin beraatına karar verdi.

Sabri Bey’in suçu…

2001 yılından bu yana, o günlerde adı “Fethullah Gülen cemaati” iken bile bu örgütle kavgaya tutuşmuş, halen iktidarda olan devlet büyüklerini uyarmaya çalışmış 66 yaşındaki emekli ve hasta bir emniyet müdürü, 2019 yılında FETÖ’ye yardım ve propagandan hapse girmiş oldu.

99 yıl sonra buraya mı gelecektik?

 23 Nisanlar 1981’den beri  Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanıyor. Bayramın 1921’de kabul edilen ilk adı Milli Hakimiyet Bayramı’ydı. Aslında açılışının birinci yıldönümü olan...

Evet, bir beka sorunumuz var

Dünyada milliyetçilerin çok birleştirici olduğu söylenemez. Ama milliyetçiliğini yaptığı toplumun yarısından nefretle ve düşman kuvvet gibi bahseden bir milliyetçiliğin, “Türkiye ittifakı” sözünden bile rahatsız olan bir Türk milliyetçiliğinin herhalde örneği azdır.

Mahkûm vatandaşın peşinde…

Prof. Üstel, malum bildiride imzası olduğu için yargılandığı İstanbul 32.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 1yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezası ertelenmedi ve istinaf mahkemesince de onandı. Bir imza dolayısıyla üniversiteden emekli olmak zorunda kalan ünlü profesör, bu bildiri yüzünden hapis cezası onanan ilk isim oldu.

Helal olanı murdar etmek…

Yavuz’un açıklamalarına bakılırsa, AK Parti’nin YSK’ya seçim iptali için sunduğu üç bavul delilin içinde, günlerdir iktidara yakın gazetelerin manşetlerinden düşmeyen, hem İstanbul’un atanmış mevcut belediye başkanı Mevlüt Uysal’ın hem de Belediye Başkanı adayı Binali Yıldırım’ın tvlerden saatlerce yayınlanan basın toplantılarında anlattıkları Büyükçekmece, seçmen kaydırma, usulsüz kayıtlarla ilgili iddialar yok.

Dersimiz yine demokrasi

12 yıl önce benzer hukuki zorlamalar, medya operasyonları ve tepelerinde askerin kılıcı sallanan Anayasa Mahkemesi kararıyla Cumhurbaşkanı seçilmesi engellenmeye çalışılmış 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül konuştu “Vaktiyle bize yapılan yanlışları, biz güçlü olunca başkalarına yapmamalıyız” diyerek demokrasi ve ahlak dersi verdi.

Yapmayın, tarih sizi affetmez!

Türkiye’de her şey unutulur ama seçimlere düşürülen gölge, milli iradeyi beğenmeme, hazımsızlık unutulmaz. Çünkü bu sadece siyasi değil, ahlaki bir mesele olarak hafızalara kazınır. O yüzden bugün hala 1946 seçimlerini konuşuyoruz. Yarın birileri de 2019 seçimlerini konuşurlar. 17 yılda hakkıyla 14 seçim kazanmış bir parti tarihe böyle geçmemeli.

Kemal Bey’in hakkı Kemal Bey’e…

Kemal bey belki mütevazi, tvlere ve meydanlara çıkınca kitleleri coşturamıyor. Gerektiğinde bugünlerde yaptığı gibi arkada durmayı içine sindiriyor. Kuantum vaat etmiyor ama kendi partisinden ve hatta tabanından daha ileride bir lider ve iyi bir stratejist olduğu açık.

O pankartı hatırlamak…

Geçersiz oyların yeniden sayımı farkı kapatmayınca, bütün oyların yeniden sayımını zorlayan, o da yetmeyince seçimin yenilenmesinin yolunun yapılmasıyla, İstanbul’un sanki muhalif partinin seçimde halkın yarısının oyunu almış adayına değil de, Bizans’a teslim edilecekmiş gibi verilen aşırı tepkilerle hatırlanacak.

Demokratik olgunluk sınavı…

Sandık görevlilerini FETÖ’cülükle, kendi müşahitlerini ihanetle suçlamak, “çöplüklerde oylar bulundu” gibi artık mizahi bahanelere sığınmak 17 yıl boyunca kazandığı her seçimden sonra benzer suçlamalar işitmiş bir partiye hiç yakışmadı.

Sandıktan çıkan “Mağrur olma” sesi…

Halk bütün partilere ben buradayım, kimsenin hazır kıtası değilim, hamasete karnım tok, beni ikna etmen gerekir, tercihlerim değişebilir, iyi ile kötüyü ayırt edebilirim o yüzden “mağrur olma” demiş oldu.

Açılan sandıklardan gelen ilk sonuçlar…

Türkiye’de mevcut partiler artık büyük ölçüde topluma söyleyeceklerinin sonuna gelmiş, ancak hasımları üzerinden kendisini tanımlayabilen, hikayesini tüketmiş partiler. O yüzden yarın akşam sandıklardan kim galip çıkarsa çıksın, kazanan bir parti ya da bir ideoloji olmayacak.

Viyana kapılarında kimler kimlerle beraberdi?

2019 yılında Türkiye’de yapılan seçimlerde siyasetçilerden Sivas Belediye başkanlığı için bir partinin adayına oy vermenin mahşerde berat vesilesi olacağını, Kuran’da işi ehline verin dendiğini, oyları kendilerine verenlerden Allah’ın hesap sormayacağını duyduk... İstanbul ve Ankara’da çöpleri kimin toplayacağı hakkındaki bir seçimin haç ile hilal arasında geçtiğini, ülkenin bekasının buna bağlı olduğunu işittik.

Ve devlet bütün arşivlerini açar

31 Mart yerel seçimlerinde tüm Türkiye’de CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi listelerinden belediye meclis üyeliklerine aday gösterilmiş 325 kişiye ait resmi fişleme kayıtları, haberleştirmeye bile gerek duyulmadan doğrudan foto galeri olarak internet sitelerine kondu.

Hepimiz Yeni Zelandalı mıyız?

12 yıl önce bir günlüğüne Ermeni olanlardan rahatsız olanların bir kısmı bir haftadır Yeni Zelanda’daki dayanışma görüntüleri için takdirlerini ve hayranlıklarını dillendiriyor. Herhalde siyasi narsisizm buradaki çelişkinin görülmesini de engelliyor. Çünkü empatinin sadece bize karşı yapılanını, bizim hislerimizi okşayanını seviyoruz.

Büyük devlet nasıl olunur?

Tarihin hesaplaşmalarına takılıp kalmamak, onlardan dersler çıkarmak, düşmanlıkları dostluklara çevirmeyi başarmak, geçmişteki hatalara, mağlubiyetlere de serinkanlılıkla bakabilmek, gerektiğinde özeleştiri verebilmek devletleri büyük ve güçlü yapıyor.

16.587 kilometre uzakta değil…

Eğer katil teröristin hapishanede bütün bunlardan haberi olduysa, yaptığı terör eyleminin 16.587 kilometre ötede bulduğu yüksek mevkili muhataplardan, yarattığı tepkilerden, tam da manifestosunda yazdığı gibi kutuplaşmayı artırmasından büyük memnuniyet duymuş olmalı.

“Hristiyan terörü” diyerek rövanşı almış olur muyuz?

Batılı şehirlerdeki IŞİD katliamlarından sonra, Trump, Murdoch ve benzer aşırı sağ çevrelerin bizi çok rahatsız eden “İslami terörizm” adlandırmasına karşı nazire yaparak bu saldırıya “Hristiyan terörizmi” demek de aynı tuzağa düşmek, onlarla aynı yerde buluşmak anlamına gelir.

Medya özgürlüğünün ekonomiyle ne ilgisi olabilir?

Her eleştiriye tahammülsüzlük, aşırı güvenlik kaygıları, bazen gerçekten de aktivistleşen yabancı medyayla sorunları da devletin tunç sopasıyla çözme denemesi Türkiye’nin hem ekonomisine, hem turizmine hem de imajına zarar vermiş oldu.

1.36 saniyelik bir videonun bize yaptığı…

Ezanı protesto gibi bu toplumun en dinden uzak kesimlerinin bile omuzunda taşımak istemeyeceği böylesine ağır bir suçlamayı, bu kadar kolay dolaşıma soktuktan sonra bu videonun varsa kesilmemiş halini bulup yayınlamak, protestoların ezanla birlikte ve ezana karşı başladığını ispatlamak.

Marc isimli şahısla irtibatlı olmak…

 Çocuklar için Adalet Projesi, 2012-2014 yılları arasında Avrupa Birliği’nin mali destek, UNICEF’in eğitim desteği verdiği Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Hakimler ve...

Hayır, öyle anlaşılmamaktadır

 Önce 2014 yılından bir haber okuyalım:“Gezi Parkı gösterilerini 'Otpor' adlı Sırp gençlik hareketinin organize ettiği iddiasıyla bir soruşturma açıldığı ortaya çıktı. Emniyet'ten gönderilen yazıda;...

Belki de sıra sizde…

Son 15 yılda yapılan seçimlerin muhakkak birinde sizin de terör örgütlerinin desteklediği, içinde yer aldığı, dış güçlerin arkasında olduğu bir partiye, adaya ve ya ittifaka oy vermiş olma ihtimaliniz hayli yüksek.

411 el kimin elleriydi?

Ertesi günkü Hürriyet’in meşhur “411 el kaosa kalktı” manşetinin devamındaki haberde DTP’li bazı vekillerin de AK Parti ve MHP’li vekiller birlikte evet oyu verdiği özel olarak vurgulanmıştı. “Meclis Türban Taktı" manşetiyle çıkan Sözcü gazetesi ise "AKP-MHP-DTP ittifakı tüm uyarı ve eleştirilere kulak tıkadı ve Cumhuriyet rejimi ağır bir yara aldı” diyerek DTP’yi ittifaka eklemişti.

Hayatın en eski kanunu işlerken…

Klasik siyasi pozisyonlar, geleneksel partiler yeni taleplere ve yeni sorulara cevap veremiyor. Eski, kullanışsız, ulaşılmaz, bürokratik ve kibirli kalıyorlar. Bu taleplere ve zamana ayak uyduramayan eski siyasetler, eski sağ ve sol partiler, yeni kuşak siyasetçiler ve söylemlerin meydan okumalarıyla karşılaşıyor.

2019 yılında bu delillerle hapse giriliyor

 Artık kimsenin şaşırmadığı yargı haberlerinden biri: Cumhuriyet gazetesi eski yazar ve yöneticilerinin yargılandıkları davada verilen mahkumiyet kararları istinaf mahkemesi tarafından  onaylandı. Yasalara göre beş yılın...

Devletin hikmetinden kim sual edecek?

Ankara’da polis tarafından gözaltına alınırken taciz edilen bir kadın göstericiyle ilgili Ankara Emniyeti’nin yaptığı resmi açıklama. Geçiştirmek için bile olsa “Konuyu inceliyoruz” demek yerine, genç kızın babasının FETÖ’cülüğünden, kardeşinin DHKP-C’liğine kadar bir devlete yakışmayan ancak bir troll hesabının üslubu olabilecek bir savunma yapmayı tercih etmeleri devletin bu kibrinin ve hesap sorulamazlık özgüveninin bir sonucu.

Halkımız koyun mu? Emin misiniz?

Türkiye toplumuna sabit fikirli de diyemeyiz. Yeni fikirlere, yüzlere, tercihlere hatta maceralara açık olduğunu seçimlerde göstermiş bir seçmenle karşı karşıyayız.