“Kılıçdaroğlu afet karşısında başından itibaren çok sert bir şekilde meselenin yıkım tarafına, suç tarafına yüklenmeye karar verdi. Bunun yanlış olmadığını düşünüyorum ama yeterli değil. Bu stratejinin, özellikle AK Parti'nin geliştirmeye çalıştığı stratejiyi ve toplumun yakında geleceği duyguyu da dikkate alarak diriliş, yeniden kurma, yeniden yapabilme, bunu yapabilecek güçte olduğunu ortaya koyma, bu anlamda devleti güçlü kılma iddiasını dile getirme gibi söylemsel bazı hamlelere ihtiyacı var.”
“Olağanüstü hal ilanında geç bile kalındı. Olağanüstü halin o gece ilan edilmesi psikolojik olarak toplum üzerinde pozitif etki yapabilirdi. Bu koşullarda olağanüstü hal; devlet-millet-siyaset, siyaset-toplum, ne derseniz deyin adına, bütün bu güçlerin bütünleşmesi ve tek elden bir yaranın sarılmasına yönelik bir yönetme biçimidir. Asker meselesine gelince... Asker bu ülkenin önemli bir kurumu. Birliklerinde büyük imkânlar var, hiyerarşileri var. Tabii emir komuta askeri birlik komutasında kalır ama siyasetin hizmetinde, idarenin hizmetinde kamu gücü olarak devreye girer asker.”
“Son dönemde iki büyük gelişme yaşadık; darbe girişimi ve ondan hemen önce Kürt ayaklanması. Bu iki faktörün devreye girmesi ve 'devlet bunalımda, devlet elden gidiyor' kaygısıyla devlet siyaset çatışması yerini devlet siyaset ittifakına bıraktı. Bugünkü siyasal rejimin altında yatan en önemli husus sanırım budur: Devlet ile siyasetin tam bütünlüğü ve bütünleşmesi. Böylece devletin tehlikede olduğu iddiası üzerinden tam seferberlik, Türk milliyetçiliği, iç düşman temizliği, güçlü devlet, güçlü Türkiye gibi temalar öne çıktı.”
“Yargının siyasallaşmış haline rağmen bazı bağımsız adacıkların mevcudiyetini görüyoruz. Bu bağımsız adacıklar daha önce de vardı. Fakat bunlar iktidara uygun olmayan kararlar aldıklarında -örneğin Fethullah Gülen davalarında- hızlı bir şekilde görevden uzaklaştırılıyordu. Savcılığın gözaltıları şimdi de böyle bir adacığı akla getiriyor. Bu kez ortadan kaldırma imkânları ve ortam yok. Bir cinayet söz konusu. Gabriel Marquez'in Kırmızı Pazartesi romanındaki gibi adeta, faili belli. Dolayısıyla bunun üstünü örtmek AK Parti için çok kolay değil.”
“Bu bir iktidar paylaşımı ve böyle bir çerçeve de doğal olarak bir iktidar işleyişi gerektirir. Bu paylaşımı eğer keskin bir paylaşım olarak düşünürseniz, yani bir yetkiyi, bir bakanlığı, bir partiye verdik, o bildiğini yapar derseniz, evet bu bir vesayete, bir vekalete dönüşebilir. Ama burada işin özünün o olmadığını, en azından şu ana kadar yapılan hazırlıklardan biliyoruz.”