Ali Bayramoğlu'yla Bugünler

“Türkiye’yi dış dinamiklerle birlikte yeniden okumaya ihtiyaç var”

“Asya’da otoriter sistemler, dünyanın dört bir yanına dağılmış popülist rejimler, Sahra altı Afrika’daki Batı değerleri ve Batı karşıtlığı içeren otoriter rejim dalgaları yan yana dizildiğinde ortaya bir zincir çıkıyor. Bunların Türkiye’ye nasıl yansıdığı da çok önemli. Bizde de otoriter siyaset içeride milliyetçi destek aldığı gibi dışarıdaki gelişmelerle de tam uyumlu.”

“Batı karşıtlığı ya da Batı’yla kutuplaşma otoriter rejimlerin temel besleyicilerinden biri”

“Bu dünya bazı karşılaşmaları kaldıramıyor. Büyük göçler, büyük kültürel karşılaşmalar demokratik düzen tarafından taşınamayan bir öyküyü karşımıza çıkarıyor. Diğer taraftan kapitalist düzenin kendi içinde ürettiği krizler, son enerji krizi, pandemiden sonra yaşanan ve Ukrayna savaşıyla birlikte karşımıza çıkan büyüme krizleri, bu büyüme krizlerine karşılık izlenen enflasyonist politikalar toplumların çeşitli katmanları arasındaki ayrışmaları daha da derinleştiriyor. Bu, lezzetli bir dünya değil.”

“Kürtleri kendine has taleplerde bulunan bir grup olmaktan çıkartıp liberal bir buharlaşmaya tâbi tutmak isteyenler var”

“Anti-Kürt tutum etrafında ortaya çıkan ve giderek büyüyen genel bir tavır var. Kimi siyasi aktörlerde bu çok kuvvetli, kimilerinde daha silik ama hepsinin ortak bir bağı var: Kürt meselesini -temsilini dikkate almadan- ekonomik gelişmeye, büyümeye, demokratik bir zıplamaya bağlayarak etnik niteliğinden sıyırmak… Kürtleri siyasal sistem içinde kendine has bazı taleplerde bulunan bir grup olmaktan çıkartıp liberal bir buharlaşmaya tâbi tutmak. Bu tavır demokrasiyi ilkesel açıdan tıkıyor ve bundan sonra da tıkayacak gibi gözüküyor.”

“Son dönemdeki konser ve festival yasakları, otoritarizmden totalitarizme doğru açılan kapılar olduğunu gösteriyor”

“Bütün bu yasak ve adli tedbirler bize iki şey söylüyor. İlki kimlikçiliğe kuvvetli bir geri dönüş ve bir tür kimlikçilik üzerinden muhafazakâr kesimin tahkimatını arayan bir tutum. Halkın şikâyeti, halkın istememesi, alkol festivali gibi vurgular bu anlamda AK Parti tarafından araçsallaştırılan hususlar. İkincisi ise yasakçılık. Yasakçılık bir hükümranlığa doğru gidiyor. Bu, kültürel bir hegemonya arayışının ifadesi aynı zamanda. Burada, otoritarizmden totalitarizme doğru açılan kapılar var.”
- Advertisement -

“AK Parti, 21. yıl itibariyle hikâyesinin sonuna gelmiştir”

“AK Parti gerek temsil bakımından gerek siyasi iddiaları bakımından büyük sağ metaforlara geri dönen, hatta İslami dilden bile kopup sağcı devletçi bir muhafazakârlaşma yaşayan siyasi parti konumundadır. Bu çerçevede her gün küçülmekte ve destek kaybetmektedir.”

En Son Çıkanlar