Arşivimden bulduğum bir kaç belgenin Türkiyelilik tartışmalarında ufuk açıcı olduğunu düşünüyorum. Sebebi şu: Türk mü Türkiyeli mi tartışmaları siyasi düzlemde yapılmadan önce de Türk kelimesi yanısıra Türkiyeli de kullanıyor ve anlaşıldığı kadarıyla da sıradan görülüyordu. Yani bugün yüklenen siyasi mana yüklenmiyordu: İstanbul’a Kostantiniye demek gibi.
Katoliklik ve Ortodoksluk arasındaki fark nedeniyle, Patrik Papa gibi olamaz. Yani Birinci Bartholomeos'un ekümenliği, El-Ezher rektörünün kendini halife ilan etmeye kalkması gibi bir şey. Bakalım bir gün bu korkuları aşabilecek miyiz?
İngiltere'de görevi Cuma günü devralan Başbakan Keir Starmer, ayağının tozuyla, bir önceki hükümetin Ruanda'ya sınır dışı planlarının hayata geçirilmeyeceğini açıkladı.
Dinlemek, o kabiliyete, donanıma, sabra haiz olmak yaman mesele. Kulaklarımız paslı… Dinleme rezervimiz de kıt, (doğal)gaz misali seçimden seçime bulunuyor, sonra havaya karışıyor. Dinlememenin tarihini araştıramadım. Mesela milâdı var mıdır bilemiyorum. Ama bana eskiden daha çok dinlerdik/dinleyebilirdik gibi geliyor. Ses alıp-ses vermede, konuşmada, söyleşmede yüz yüze, “yakın” iletişimden başka imkânı olmayan insan, karşılıklı dinlemeye de muhtaçtı herhalde.
A Milli Futbol Takımı, 2024 Avrupa Şampiyonası (EURO 2024) çeyrek final maçında Hollanda’ya 2-1 yenildi. Milliler ilk yarıyı 1-0 önde tamamlamasına rağmen ikinci yarıda kalesinde üst üste iki gol gördü. Ve çeyrek finalde turnuvaya veda etti.