Ailesiyle birlikte IŞİD’in ‘Hilafet Devleti’ ilan ettiği Rakka’ya taşındıktan sonra pişman olup Türkiye’ye dönen E.Ş. örgüte nasıl girdiğini ve nasıl kaçtığını anlattı: “Bir IŞİD toplantısında cariye haline getirilen bir Ezidi kızın kalçasına vurup eğlendiklerini ve grup seks yaptıklarını görünce örgütün sadece ganimet değil şehvet için de dini kullandığını düşünmeye başladım…”
Putin’in Rusyası artık hiç olmadığı kadar Stalin’in Rusyasına benziyor. Navalny’nin cenazesi hala annesine teslim edilmedi. Rejim annesinin kalabalık bir cenaze ile oğlunu herkesin ziyaret edebileceği merkezi bir yere gömmesini istemiyor, annesi ısrar ederse cesedin çürüyeceğini söyleyip tehditler savuruyor. Zira Putin için hala ülkesini terk etmemiş bir avuç muhalif, birkaç buket çiçek ve bir ceset, sürgündeki binlerce muhaliften çok daha tehlikeli. Navalny’nin destekçileri ise Rusya’nın büyük şehirlerinde Stalin döneminde hayatını kaybedenler için yapılan anıtlara Navalny anısına çiçekler bırakıyor. Zaten Navalny de tam da bu nedenle canı pahasına ülkesine dönmüştü.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Narlıdere Metrosu'nun açılış töreninde yaptığı konuşmada kendisini yeniden aday göstermeyen CHP yönetimine tepki gösterdi.
"Bugüne kadarki hattımız İzmir Büyükşehir...
DEM Parti’nin ön seçiminde Batman’da yüzde 80 oy almasına rağmen ‘kadın aday kotası’ gerekçesiyle resmi aday göstermediği, halktan gelen tepkiler üzerine PKK’ya yakın çevrelerden “özel savaş stratejesi uygulamak” ve “provokasyon” yapmakla suçlanan Öcalan’ın eski avukatlarından Mehdi Öztüzün, “Bu siyaset ağalarına, gruplara, müteahhit siyasetine halkımızın itirazı, sınıfsal öfkesiydi” yazdı. Tepki, PKK’nın Avrupa’daki kanalının çalışanından geldi: “Kariyer hastalıklarına alet etme altında kalırsın.” Öztüzün cevap verdi: “Avrupa’da yaşayıp Batman’a ayar vermek haddine değil!”
Temel Karamollaoğlu’nun ‘Erdoğan 2006’da Erbakan’ı hapse attırmak için polisle evini kuşattırdı’ iddiasına eski Saadet Partili avukat Ali Aktaş’tan itiraz var: “Temel Bey’in söylediği şey bugüne kadar bizim hiç bilmediğimiz, hiç duymadığımız, tarihin akışına da uygun olmayan bir şey. 2000 yılında hocanın 1993’te Bingöl’de yaptığı konuşmadan aldığı ceza kesinleşmişti. Edremit’teki evi polis ve jandarma baskınıyla aranmış, hoca tutuklanmaya çalışılmıştı. Muhtemelen Temel Bey bunu hatırlıyor.”