Özgeçmişinde iyi derecede Arapça bildiği yazan, ilahiyat profesörü Ali Erbaş’a sorulan soru ammice değil standart Arapça yani fusha idi. Soruyu temel Arapça eğitimi alan birinin anlamaması mümkün değil. Ayrıca muhabir soruyu iki kez tekrarladı ve sorunun yarısı zaten Selahaddin-i Eyyubi ve Abdulkadir Geylani’yi içeren özel isimlerden ibaretti. Bu derece basit seviyede ve açıklıkta bir soru için tercüman istemesi Arapça anlama ve konuşmada Erbaş’ın yetersizliğini gösteriyor.
Arap-İsrail savaşına jet pilotu olarak katıldı. 1987’de SSCB ile uzaya çıktığında ondan “Arapların Armstrong’u” diye bahsedildi. Milli kahraman ilan edildi ama Hafız Esad bu aşırı şöhretten çok hoşlanmadı. Uzay çalışmaları engellendi, evinde sessizliğe itildi. 2011’de oğul Esad’a karşı isyana katılan ilk generaller arasında yer aldı. Göç ettiği ve 12 yıl yaşadığı Türkiye’de 2024’e kadar uzaya gitmiş tek insandı. Ama yine görmezden gelindi, üniversitelerde ders vermesi bürokratik engellere takıldı. Bir dönem il il dolaşıp gençlere konferanslar verdi. Ve Gaziantep’te tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yumdu. Suriye topraklarına gömülmek istediği için Azez’de binlerce kişi tarafından son yolculuğuna uğurlandı. İstanbul’daki giyabi cenazesine de binlerce Suriyeli katılırken, Türkiye’de pek çok kişi adını öldüğünde duydu. “Uzaydan bakınca ülkeler arasında sınırlar görülmüyor” demişti ama dünyaya veda ederken sınırlar hala çok önemliydi.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Kürsüsü’nden Deniz Baran anlatıyor: Nikaragua’nın Uluslararası Adalet Divanı nezdinde Almanya’ya karşı, İsrail’in Filistin’deki uluslarası hukuk ihlallerine destek verdiği gerekçesiyle açtığı davada ilk raund 8-9 Nisan’daki ihtiyati tedbir duruşmaları ile yapıldı. Nikaragua, ihtiyatı tedbir isterken 2023’ün ikinci yarısında Almanya’nın İsrail’e olan askeri ihracatının kısa bir sürede 10 kata yakın artmasını delil olarak gösterdi. Peki bu veriler Almanya’nın sorumluluğunu doğurur mu?
Pazar günü 35 bin kişilik stat, eş başkanlar orada, yaklaşık 8 milletvekili var, 6’sı DEM Parti’li. İstiklal Marşı okundu, herkes ayakta, sonrasında alkışlandı. Ha şimdi İstiklal Marşı’nda ayağa kalkan adam neden belediyede kapalı kapılar ardında hakaret etsin ki? Ki eğer öyle bir şey varsa da toplum buna da tepki gösterir, ‘kardeşim biz sizi bunun için seçmedik, siz işinizle uğraşın’ der.