Politik kararlar yalnızca içerikten ibaretmiş gibi gözükür. Oysa kurumsal kapasiteler, maddi praksisler gelişmekte olan fikirler üzerinde etkide bulunur. Onlar görünmeyen failler (eyleyenler) olarak mekânsal gelişmelerin akışına katılırlar. Politik kararların yalnızca tercihlerden, içerikten ibaretmiş gibi algılanmasının, eleştiriyi etkisizleştiren bir tuzak olduğunu düşünüyorum.
Sedat Peker’in “rüşvet çarkı” iddialarında adı geçen isimlerden Serkan Taranoğlu ve Korkmaz Karaca, Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığı görevinden alındı. Zehra Taşkesenlioğlu ise kendisinin mağdur olduğunu söylediği bir açıklama yaptı. Ama şu ana kadar AK Partili yetkililer, milletvekilleri ve Cumhurbaşkanlığı’nda görevli isimler sessiz kalmayı tercih etti. Korkmaz Karaca’nın istifa açıklamasını hiçbir AK Parti milletvekili, üst düzey parti yetkilisi ve Cumhurbaşkanlığı çalışanı paylaşmadı. Zehra Taşkesenlioğlu’nun kendini savunduğu açıklamasını sosyal medyadan paylaşan tek AK Parti milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı oldu.
Etyen Mahçupyan’la söyleşimize “dindarlık krizi” üzerine konuşarak başladık ve tabii söz yine zihniyetlere geldi. Deizmin yeni nesilde neden yayıldığını merak ediyorsanız bu söyleşide bazı cevaplar var. Son bölümde ise en güncel meseleye geldik; yolsuzluğa bulaşan dindarlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan; AK Parti MYK üyelerine Peker’in ifşa ettiği “rüşvet çarkı”nda adı geçen danışmanları Taranoğlu ile Karaca’nın görevlerinin sona erdiğini duyurdu. Ancak partide Taranoğlu ve Karaca’nın Erdoğan’la aralarında nasıl bir diyalog geçtiğini merak edenlerin sayısı artıyor. AK Partililer, tıpkı Karaca gibi Taranoğlu’nun da görevle ilgisinin kalmadığını açıklaması gerektiğini düşünüyor. Rüşvet iddialarından sonra Taranoğlu gibi Karaca’nın da Twitter hesabını kapatması ise danışmanların sessiz kalacağının işareti olarak algılanıyor.