Manşet

Yine de şu soru geçerli: Lider karşısında sürekli susanları mı tercih edersiniz, bir parlayıp bir sönen Bülent Arınç’ları mı?

Bülent Arınç’ın, “kral çıplak” dedikten sonra Erdoğan’ın davetine icabet edip Manisa mitingine katılmasını ve orada Erdoğan’a oy istemesini eleştirenlere, “Yoksa benim miting meydanında kürsüye çıkıp ifadelerimin tam tersi yönde bir konuşma yapmamı (mı bekliyordunuz)” diye sorması çok çarpıcı. Haklı. Yine kendi sözleriyle “Akıl onu gerektirir ki böyle bir kalabalığa söylenecek söz ancak budur…” Fakat işte bütün mesele burada: “Kral çıplak”tan sonra o kürsüye çıkmamak gerekirdi. Çıktıktan sonra zaten “akıl” hangi talimatı verirse o söylenir. Ama bu, Arınç’ın büyük çelişkisini izale etmiyor.

İktidar medyasında SPK ve rüşvet iddialarına alternatif gündem: Yunanistan’ın S-300’leri

Hükümete yakın gazeteler, Sedat Peker’in gündeme getirdiği, muhalefet partilerinin peş peşe suç duyurusunda bulunduğu rüşvet iddialarını görmedi. İktidar medyasının manşetlerinde Yunanistan’ın Ege’de Türkiye jetlerine Rusya yapımı S-300’lerle radar kilidi atması var.

Yahya Kemal’in hatıraları (2): “1903’de Gençtürklük fikir sahasında bir hiç, fiil sahasında yine hiçti”

Yahya Kemal, 1912’de “Müslümanlaşmış ve kendi vatandaşlarım için fazla mütehassis bir ruha rücu etmiş” olarak uzun sayılabilecek Avrupa hayatını sonlandırır ve İstanbul’a döner. Vatanına kavuştuktan sonraki altı yılı, 1912-1918 arasını, “millî acılar devresi” olarak tanımlar. Osmanlı, bu altı senede üç savaşa girer, savaşların en büyüğü Birinci Dünya Savaşı’dır. Yahya Kemal, İTC’de egemen olan iki düşüncenin imparatorluğun savaşa girmesinde çok önemli bir rol oynadığını belirtir: İlki, imparatorluğun geleceğini teminat altına almak için “müspet bir savaşa” girmek gerektiğini bildiren düşüncedir.

Gülşen tahliye edildi, ev hapsi kararı verildi

İstanbul Ataşehir'de 30 Nisan'da verdiği bir konserde imam hatiplilerle ilgili sözleri yeniden gündeme getirilerek hedef gösterilen ve tutuklanan Gülşen tahliye edildi. Gülşen hakkında ev hapsi kararı verildi.
- Advertisement -

Muhalefetin dış politikası var mı?

Kanaatimce şimdiye kadar izlenen çizgi önümüzdeki dönemde sürdürülebilir değildir. Muhalefetin bir koalisyon olarak iktidarı devralmak gibi bir hedefi varsa, Türkiye’nin dış politika dahil belli başlı sorunları ile makul, akılcı hedefler belirlemekte gecikmemesi gerektiğini düşünmek tabiidir. Muhalefet bunu yapmayacaksa ve özellikle iktidarın tepkisinden çekindiği için cesur ama gerekli adımları atmayacaksa maalesef ülkeyi düzlüğe çıkaramayacak ve görevini ihmal etmiş olacaktır.

En Son Çıkanlar