The Economist dergisinin Demir Perde’nin yıkıldığı seksenli yıllardaki Orta ve Doğu Avrupa editörü Edward Lucas Gorbaçov’u yazdı: Gorbaçov'un ölümüne ilişkin Batı’dan gelen methiyeler, Batı’daki kökleşmiş oryantalizmi gözler önüne seriyor. Kendisinin Sovyetlerin kan dökülmeden çökebilmesine vesile olduğunu söylemek, 1989'dan 1991'e kadar süren baskı ortamında öldürülen ve yaralanan çok sayıda Gürcü, Letonya ve Litvanyalı'nın alt-insan olduğunu ima ediyor. Gorbaçov'un tutucularla mücadele ettiği doğrudur ancak her aşamada gösterdiği çaba onlarınkiyle benzerdi: Şeytani bir imparatorluğu ortadan kaldırmak yerine onu kurtarmak.
Weerasethakul filmlerinde hayaletler ana karakterler ile aynı masa etrafında toplanıp sohbet edebilir ya da seneler önceye ait sesler aniden bir odayı ya da bir zihni istila edebilir. İzlediğimiz “rüya içinde rüya”dır. Başkasının rüyası ile irtibat kurmak ne kadar mümkünse Weerasethakul’un film rüyaları için de aynısı geçerlidir.
Yılda bir kez ibadete açılan Ahtamar Adası'ndaki Ahtamar Kilisesi'nde bu yıl 10'uncu ayin yapıldı.
Adaya Ermenistan, İran ve Avrupa ülkelerinden yüzlerce ziyaretçi geldi.
Gezi Davası’nda 18 yıl hapis cezası alan Çiğdem Mater, Bakırköy Cezaevi’nde kettle mucizesini yazdı: “Her ne kadar biz henüz kettle'dan tweet atmayı başaramamış olsak da (bu konuda çabalarımız sürüyor), şu güne kadar mutfaklarımızda sadece su kaynattığımız kettle’ın aslında “profesyonel düzeyde” bir “pişirici” olduğunu hapse girince anladık. “Avlu’ya sorun” cezaevinin en önemli deneyim paylaşım ağı. Çoğunlukla yüzlerini hiç görmediğiniz “seslerden”, belki onların da hiç görmediği seslerden öğrendiği tarifleri alıyorsunuz. Ben aslında Türk kahvesi ve yemek ısıtma tarifleriyle zaten epey büyülenmiştim ama bunun bir de pişirme aşaması olabileceğini hiç düşünmezdim, varmış! Sonraki zamanlarda kettle’da pişmiş tostlar, börekler, hatta içli köfteler yiyeceğimi elbette henüz bilmiyordum”