5 Ağustos gününden itibaren süren İsrail bombardımanı sonucunda toplam ölü sayısı 24’e çıktı. İsrail’in saldırılarında ölenler arasında altı çocuk da var. İsrail ordusu ölümlerin İslami Cihad örgütünün İsrail’e fırlattığı bir roketin Gazze’ye düşmesi sonucu yaşandığını iddia etti, Filistin yönetimi ise çocukların İsrail bombardımanında öldüğünü açıkladı
İnsanın büyüklüğünü ve küçüklüğünü her zaman birlikte düşünmek gerekiyor galiba. Birbirinden ayırmadan, girift bir içiçelikle. Bütün tutarsızlıkları ve çelişkileriyle birlikte ele almak gerekiyor. Çabamızı bütün bunları ayrıştırıp saf halleriyle görmektense içiçelik halinde birbirlerini nasıl etkilediklerine, neyi ne kadar bulandırıp kirlettiklerine yoğunlaştırmamız gerekiyor.
Bir dönem liberaller, muhafazakârlar ve Kürtler arasında fiili olarak oluşan ve demokratik taleplerin taşıyıcılığını üstlenen işbirliğinin çökmesiyle demokrasi geriledi, hukuki ve siyasi birçok kazanım yitirildi. Memleket bir anaforun içine düştü. Dün olduğu gibi bugün de bu anafordan çıkış, ancak demokratik esaslı işbirlikleri ile mümkün olabilir.
Uzun yıllar İran’da yaşayan yazar Cihan Aktaş, İran’da başörtüsü zorunluluğuna karşı başlayan son eylemleri ve yasağın tarihi arkaplanını Serbestiyet’e anlattı: İran’da 1979’da gerçekleşen bir devrimle birlikte Şah döneminde yürürlükte olan tesettür yasağı yerini kamusal alanda başörtüsü mecburiyetine bıraktı. Başörtüsü gerici değil, ilerici bir sembol olarak benimseniyordu. Devrimden birkaç yıl sonra, ‘özgürlük’ şiarı paranteze alınmaya başlandı. tesettür konusunda da ideal olana uymayan yozlaşmayla, kimliksizlikle, Batıcılıkla suçlandı. Devrim anlarında özgürlük şiarıyla bütünleşen başörtüsü, ’bedhicabi’’ denilen kötü tesettür olgusuna yerini bıraktı. Bugün genç kuşak İslamiliğin adalette değil de zahirde sergilendiği, bir örtbas kılıfı, bir kapatma aracı halinde süren başörtüsü uygulamalarından yorulmuş durumda.
Teğmenliği sırasında Ergenekon davasında yargılanan, serbest kaldıktan sonra milletvekili yapıldığı CHP’den ayrılıp Memleket Partisi’ne katılan sonra oradan da istifa edip bağımsız kalan İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Erdoğan’ı mentionlayarak “Cumhur İttifakı” dedi: “PKK-Öcalan severlerin hoş görüldüğü denklemlerle işim olmaz net! Sìyaseti bıraksam da 6+1 değil Cumhur ittifakı derim! Kumpas davaları yeniden açacağım diyen Babacanlara karşı mücadelem kesintisiz sürecektir. Çabuk unutanlara önemli bir hatırlatma: Sayın Cumhurbaşkanımız 15 Temmuz’da direnmese hepimiz katledilmiştik.” İsmail Saymaz ise, Çelebi'nin partinin kuruluş yıl dönümü olan 14 Ağustos'ta AK Parti'ye katılabileceğini iddia etti.