Siyaset, Türkiye toplumunu artık yaşamayan ve bugünü öngörmesi bile mümkün olmayan bazı insanların ‘doğrularına’ esir etmeyi tercih ediyor. Korkak, kısır ve güdük bir siyaset bu… Niçin böyle? Çünkü siyaset devletle ilişkisini aşabilmiş değil. Devlet/siyaset ilişkisi siyaset/toplum ilişkisinin üzerine bütün ağırlığıyla çökmüş durumda. O kadar ki siyaset kendi eliyle (de) yarattığı, bizzat tanık olduğu toplumsal değişimi unutmuş gözüküyor, yok sayıyor, idrak edemiyor.
Belarus-Polonya sınırındaki göçmen krizi artık uluslararası bir boyut kazandı. Avrupa kaynaklı sitelerde Türk Hava Yolları (THY) göçmen rotalarından birinin taşıyıcısı olmakla suçlanıyor. AB Komisyonu Başkanı Leyen Beyaz Saray’da “bu bir göç krizi değil, hibrit bir savaş” dedi ve Belarus’a göçmen taşıyan havayollarına yaptırım uygulayacaklarını açıkladı. Serbestiyet’in araştırmasına göre THY’nin önümüzdeki yedi günde gerçekleştireceği toplam 41 uçuştan 34’ü tamamen dolu. Türkiye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan resmi açıklamada "THY'nin hedef alınması kasıtlı" denildi. Polonya eski Ankara Büyükelçisi sosyal medya hesabından, THY'nin Irak, Suriye ve Yemen vatandaşlarını Minsk uçuşlarına almayacağını duyuran paylaşım yaptı.
Cumhuriyet Gazetesi’nin 10 Kasım’da yaptığı paylaşım sebebiyle hedef gösterdiği Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Hüseyin Gökalp’in üniversitedeki odası bir grup tarafından basıldı.
Kulüp dizisi İstanbul’daki Yahudi yaşamını seyircisine aktarırken Türk izleyiciyi tarihle yüzleşmeye de davet ediyor ve bunu, ana akımda alışık olunmayan bir dürüstlükle yapıyor. Matilda'nın Raşel'e Varlık Vergisi’ni anlatışı aslında Türklere bir kısa tarih dersi. Unutmayı yeğledikleri bir gerçeğin hatırlatılması. Matilda bir ihbarcıyı suçlasa da aslında onu ailesinden koparan bir kişi değil bütün bir sistemdir. Suçlu olan 'o adamların' arasında dönemin başbakanı Saracoğlu ve cumhurbaşkanı İnönü de vardır. Bugün 11 Kasım. 1942’deki Varlık Vergisi’nin 79’uncu yıldönümü. Ve ırkçı Saracoğlu'nun ismi hâlâ Fenerbahçe stadını süslüyor.
Geçtiğimiz yıl gündeme gelen, Çin’in Uygur Özerk Bölgesi’nde kurduğu toplama kampları hakkında ayrıntılı bilgiler içeren Karakaş Belgeleri sızıntıları, ulaşılmış yeni bilgi ve detaylarla Türkçe olarak kitaplaştırıldı. Kitabın duyurusu için yapılan toplantıda konuşan Burhan Kavuncu, “Yayımlanan toplama kampı listelerinde dünya çapında aydınların, akademisyenlerin adları var. Yaşanan soykırımı anlatmak için elimizdeki en güncel ve kapsamlı çalışma oldu” dedi.