Serena Williams tenise vedasını Vogue dergisine yazdı: “Bir sezaryenden grand slam finaline geçtim. Emzirirken oynamaya devam ettim; doğum sonrası depresyonu yaşadım ve yine oynadım. Gel gör ki beceremedim. Fakat öyle ya da böyle 23 kez bunu yaptım ki bu düşündüğünde gerçekten olağanüstü. Öte yandan bu günlerde tenis ile ailem arasında seçim yapmam gerekirse, ikincisini seçiyorum. Kariyerimin başlarında, çocuk sahibi olmayı hiç düşünmezdim. Bu beş yıl içinde Olympia benden ayrı sadece 24 saat geçirdi. Gerçek şu ki, Olympia söz konusu olduğunda benim için hiçbir şey fedakarlık gibi gelmiyor, aksine, her şey oldukça mantıklı geliyor. Tıpkı annemin bana öğrettiği gibi ona ayakkabılarını nasıl bağlayacağını, okuma-yazmayı, bebeklerin nereden geldiğini ve Tanrı'yı öğretmek istiyorum.”
Aralarında Kuran Kursu öğretmenleri, ilahiyatçı akademisyenler, STK yöneticilerinin bulunduğu bir grup muhafazakâr, CHP İstanbul İl Başkanlığı’ndaki helalleşme buluşmasında Kılıçdaroğlu ile biraraya geldi. Toplantıya öncülük eden 2019’da Diyanet’ten, Mart ayında İBB İnanç Masası’ndaki görevinden ihraç edilen eski Kuran Kursu öğretmeni Fatma Yavuz, “Helalleşmede biri sana ‘hakkını helal et’ derse ‘helal olsun kardeşim sen de et’ dersin. Biz de çok hatalar yaptık. Lütfen siz de bize hakkınızı helal edin” diye konuştu. Yavuz ve diğer konuşmacılara yanıt veren Kılıçdaroğlu: “Helalleşmeyi karşı çıkanlara rağmen yapacağız. Benim hakkım sizlere helal olsun” diye konuştu.
Sedat Peker, Kanal 24 ve Akşam’ın da içinde bulunduğu Türk Medya grubunun sahibi Zeki Yeşildağ ve kardeşi Hasan Yeşildağ ile ilgili paylaşımlarına devam etti: “1994 yılında Kapalıçarşı’da kuyumculuk ve döviz işi yapan bir adamın 20 yaşındaki oğlunu kaçırdılar. Öndeki arabada Zeki ve Hasan Yeşildağ vardı. 20 yaşındaki kaçırılan çocuk o arabanın bagajındaydı. Daha sonra çocuğun babası ile beraber İsviçre’ye gittiler. 3 milyon dolar para alındı. Bu parayla Zeki Yeşildağ’ın İsviçre’deki bankalardan dolandırdığı paralar ödenerek suçlamalar düşürüldü. (…) Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni AK Parti kazanınca, zarar eden minyatür park MINICITY’yi belediyeye satmak için Cumhurbaşkanı’na yalvarıp kendisini ikna ettiler. Zarar eden bu park fahiş fiyatla Antalya belediyesine satıldı. (…) Çatlı, Yeşildağ’ın şirketini yazıhane olarak kullanıyordu.”
Balıkesir’deki Burhaniye Kaymakamı’nın Zeytinli Rock Festivali’ni “kamu güvenliği” gerekçesiyle yasakladığı gün, Üsküdar’daki Harem Meydanı’nda AK Partili Üsküdar Belediyesi tarafından binlerce kişinin katılımı ile gençlik festivali düzenleniyordu. Ceza ve Derya Uluğ’un sahne aldığı festivalde semaverleri, termosları ve sandalyelerini alıp gelmiş ailelerle, ellerinde biralar olan gençler birlikte eğlendi. Peki Türkiye gerçekten de ‘Eğlencenin yasaklandığı’ bir ülke mi oluyor? Aynı anda yasaklanan ve izin verilen festivaller ne anlama geliyor?