Ana SayfaHaberlerÇEVİRİ | St. Petersburg’daki Rus troll merkezi, Filistinli aktivisti hedef...

ÇEVİRİ | St. Petersburg’daki Rus troll merkezi, Filistinli aktivisti hedef alarak Amerikan kadın hareketini nasıl böldü?

Ocak 2017’de Trump’ın yemin töreni öncesi ABD’de kadınlar sokaklara çıkmıştı. Kadın Yürüyüşü, kısa bir süre sonra iç tartışmalarla sarıldı. New York Times’dan Ruth Fremson’in haberine göre bu tartışmaları sosyal medyada tetikleyen St. Petersburg merkezli Rus troll ağıydı: “Zaten aylardır siyah kadınlara ait olduğu iddia edilen Rus hesaplar, Amerikan feminizmi içindeki ırksal çatlakları kaşıyordu: “Beyaz üstünlükçü feminist saçmalıklarınıza ayıracak zamanım yok. ”Küskün trans kadınlar, yoksul kadınlar ve kürtaj karşıtı kadınlar gibi kendilerini lanse ederek boy gösterdiler; yürüyüşçüleri Yahudi milyarder George Soros'un piyonları olmakla suçladılar. Ama Rus trollerin hedefindeki esas isim yürüyüş komitesindeki dört kişiden biri olan başörtülü Filistinli aktivist Linda Sarsour’du. Rus olduğu bilinen Twitter hesapları Sarsour hakkında 2.642 tweet attı. Onun cihatçı, antisemitik olduğunu iddia etti. Sarsour istifa etmek zorunda kaldı.

Tarih 23 Ocak 2017. Linda Sarsour uyanıp internete girdi ve midesini bulandıracak düzeyde rahatsız edici şeylerle karşılaştı.

Sarsour bir hafta öncesinde, Washington’da Trump’a karşı düzenlenen Kadınlar Yürüyüşü’ne liderlik etmişti. Çok ciddi bir kalabalık daha şafak sökmeden önce toplanmaya başlamıştı. Sarsour sahneye çıktığında ise yürüyüş mahşeri bir kalabalığa ev sahipliği yapıyordu.

Uzmanların tahminlerine göre, bu yürüyüşe dört milyondan fazla insan katıldı. Bu durum yürüyüşü ülke tarihinde gerçekleşen en büyük protestolardan biri kılıyordu.

Ama sonra görünüşe göre bir gecede bir şeyler değişti. Pazartesi günü Twitter’da şahit olduğu şey, kendisini hedef alan yoğun bir nefret kampanyasından başka bir şey değildi. Büyük ölçüde Müslümanların haklarını savunan bir aktivist olarak 15 yıl içinde birçok tepkiyle karşı karşıya kalmıştı. Ancak o gün Twitter’da karşılaştığı tepkiler çok farklı bir boyuttaydı. Bu bağlamda kendisine şu soruyu sordu: cidden benden bu kadar nefret mi ediyorlar?

O sabah, Sarsour’un hayal edebileceğinin çok ötesinde şeyler oluyordu.

Yaşanan şey Rus hükümetinin güdümündeki kuruluşların, Kadın Yürüyüşü için özel troll ekipleri tahsis etmesiydi. St. Petersburg’daki sıradan ofislerdeki masalarda, kendilerini Amerikalı olarak sunan kurgusal hesaplar açarak Kadınlar Yürüyüşü’nü tenkid eden sosyal medya mesajları yayınlıyorlardı.

Bu hesaplar Beyaz feminizmi eleştiren Siyah kadınlar, dışlanmış hisseden muhafazakar kadınlar ve yürüyüşe katılan kadınlarla “tüylü bacaklılar” diye alay eden erkeklermiş gibi o gün sosyal medyada boy gösterdiler. Ancak bir kişi, diğer paylaşımlardan çok daha fazla etki yaratacak bir şeyi hedef haline getirmişti.

Bu, yürüyüşü düzenleyen komitedeki başörtülü Filistinli Amerikalı aktivist Sarsour’u.

Linda Sarsour, Ocak 2017’de gerçekleştirilen Kadın Yürüyüşü’nün lideriydi. Birkaç gün içinde Rus trolleri onu internette hedef aldı.

Yürüyüşü takip eden 18 ay boyunca Rusya’nın trol ağı, Bayan Sarsour’un etrafında şekillenen uydurma anlatıları dolaşıma sokarak hareketi itibarsızlaştırmak için çok ciddi bir çaba sarf etti.

152 farklı Rus hesap, onun hakkında birçok saçmalık üretti. Kâr amacı gütmeyen tarafsız bir kuruluş olan Advance Democracy Inc. tarafından yapılan bir analize göre, Rus olduğu bilinen Twitter hesapları Sarsour hakkında 2.642 tweet attı.

Pek çok insan, Kadın Yürüyüşü Hareketi’nin (Women’s March Movement) Amerikan solunu kalıcı izler bırakacak düzeyde nasıl parçalandığını bilir.

Başlangıçta hareket, eş başkanlardan birinin Louis Farrakhan ile ilişkisi nedeniyle krize girmişt.

 Farrakhan antisemitik açıklamaları nedeniyle geniş çapta tepki ile karşılaşan bir figürdü. Bu ortaya çıktığında, ilerici gruplar Bayan Sarsour ve yürüyüşün diğer eş başkanları Carmen Perez, Tamika Mallory ve Bob Bland’ı istifa etmeye çağırdı.

Ancak, Rusya’nın kendisini bu meseleye nasıl soktuğuna dair anlatılmamış, akademik araştırmalar sonucunda ancak ve ancak yıllar sonra ortaya çıkan bir hikaye de var.

Bir yüzyıldan fazla bir süredir Rusya ve Sovyetler Birliği, ırksal ve etnik fay hatlarını kaşıyarak Batı’daki hasımlarını zayıflatmaya çalıştı. 1960’larda, K.G.B. ABD’de sinagoglara gamalı haç çizimleri yapmaları ve Yahudi mezarlarına saygısızlık etmeleri için birçok ajana para ödedi. Bu ajanlar sözde beyaz üstünlükçülerin elinden çıkmış gibi Afrikalı diplomatlara ırkçı tonları bulunan mektuplar da yazdılar.

Bu toplumsal ayrışmaları Rusya icat etmedi zira Amerika zaten böylesi ayrışmalara sahip bir yerdi. Ladislav Bittman, Sovyetleri hastanın zayıf noktalarını ustaca teşhis eden ve onları sömüren kötü bir doktora benzetmişti.

On yıl önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir V. Putin, dünyanın dört bir yanındaki demokrasileri zayıflatmak için bu taktiklerin yeniden canlandırılmasına ön ayak oldu.

Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna açıklanan bir istihbarat incelemesine göre, Rus hükümeti 2014’ten bu yana politikalarını Moskova’nın lehine çevirmeleri karşılığında 25’den fazla ülkeye gizlice 300 milyon dolardan fazla para akıttı.

Bu türden müdahalelerin Amerikan demokrasisine ne türden etkileri olduğu, yıllarca üzerine düşünmemizi gerektirecek bir sorudur. Belki de soruya cevap veremeyeceğiz. Zaten sosyal medya, Amerikalıların siyasi dürtülerini güçlendiriyordu. Aynı şekilde zaten kurumlara olan güven azalıyordu ve kamusal hayatta öfke ivmeleniyordu.

Ancak Kadınlar Yürüyüşü’nü takip eden aylarda Rusya merkezli müdahalelerinin izini sürünce bütün bu yaşananları daha da alevlendirmeye yönelik ısrarlı bir çabaya tanık olduğumuzu gösteriyor.

St. Petersburg’daki Rus dezenformasyon ağının merkezi İnternet Araştırmaları Ajansı.

Buzdolapları ve Çiviler

2017’nin başlarında, Rus troll ağı imparatorluk aşamasındaydı ve güvenle büyüyordu.

St. Petersburg merkezli ve Putin güdümlü biri tarafından yönetilen İnternet Araştırmaları Ajansı’ndaki hesaplar, Trump’ı zafere taşımakla övünüyordu. ABD’li savcıları tarafından kamuoyuna açıklanan yazışmalara göre, o yıl grubun bütçesi neredeyse iki katına çıkmıştı.

Kendileri için oldukça elverişli olan bu koşullarda artık hedeflerini seçim siyasetinden Amerikan toplumundaki çatlakları derinleştirmeye kaydırdılar.

Eski bir federal savcı olan Alex Iftimie sık sık bundan bahsediyor:

 “Mesele artık sadece Trump ve Clinton ile ilgili değildi. Toplum içindeki ayrışmaları farklı düzeylerde istismar etmeye odaklanmak daha derin ve daha şeytanidir.”

Rus trol ağının çok net bir rutini vardı: vardiya esnasında bu çalışanlar, ideolojik uçlarda konumlanan gerek en sağdaki gerek de en soldaki haber kuruluşlarını tarar, sosyal media platformlarında yayınlayabilecekleri ve şişirebilecekleri belli içerikleri seçer ve bu içeriklerin bünyesinde barındırdığı aşırı (extreme) fikirleri ana akım haline getirirlerdi.

2018’den 2020’ye kadar bu türden faaliyetlerde bulunmuş Artyom Baranov, iş arkadaşlarının çoğunlukla paraya ihtiyacı olan ve kendilerinden yazmaları istenen temalara yönelik herhangi bir ilgi duymayan kişiler olduğunu söylüyor.

Bir ses kaydı ele geçirilen eski trollerden biri olan Baranov, “buzdolapları hakkında metin yazmakla görevlendirildilerse, buzdolapları hakkında bir şeyler yazarlardı ya da örneğin çiviler hakkında yazarlardı” diyor.

Ancak bu faaliyetler buzdolabı ve çivi yerine, “Putin, Putin, sonra bir daha Putin ve en sonunda da Navalny hakkında” idi.

Rus siyaseti üzerine yazılar yazmakla görevlendirilen, eğitimli bir psikanalist olan Baranov:

 “Buradaki iş argümanlar öne sürmek değil. Yapılması gereken ideal şey kitlelerde içgüdüsel olarak ‘öfke’ gibi duygusal tepkiler uyandırmaktı. Yani görev bir tür infial yaratıp tartışmaya neden olmak.”

Spesifik bir gönderi okuyucuyu çileden çıkarmayı başardığında, iş arkadaşlarından birinin bazen “bir liberal daha parçalandı” dediğini söylüyor.

 “Buradaki proje tartışmak ya da yeni argümanlar sunmak değildi.”

Baranov, “feminizm, ‘Batı projesi’ olarak görüldüğü ve Rusya’nın temsil ettiği geleneksel değerlere düşman olduğu için bariz bir hedefti” diyor. Zaten aylardır siyah kadınlara ait olduğu iddia edilen Rus hesaplar, Amerikan feminizmi içindeki ırksal çatlakları kaşıyordu:

“Beyaz üstünlükçü feminist saçmalıklarınıza ayıracak zamanım yok.”

Ocak 2017’de gerçekleşecek olan Kadın Yürüyüşü yaklaştıkça, tıpkı 2016 başkanlık seçimleri öncesinde yaptıkları gibi ayrışmaları tetiklemeye çalıştılar. Küskün trans kadınlar, yoksul kadınlar ve kürtaj karşıtı kadınlar gibi kendilerini lanse ederek boy gösterdiler; yürüyüşçüleri Yahudi milyarder George Soros’un piyonları olmakla suçladılar.

Dahası, yürüyüşe katılmayı planlayan kadınlarla cinsiyetçi bir dil kullanarak alay ettiler. Koordinasyonda, 19 Ocak’tan itibaren 46 Rus hesabı, Indiana’daki sağcı bir podcast yayıncısı tarafından oluşturulan bir hashtag altında (#RenameMillionWomenMarch) toplanıp 459 orijinal öneri yayınladı:

Neden Kimse Beni Sevmiyor Yürüyüşü

Sürekli Mağduru Oynayan Kadınlar Yürüyüşü

Evde Kedileriyle Oturanlar Yürüyüşü

Sakallı Kadınlar Sözleşmesi

Çirkin Kaltaklar Festivali”

Bu arada, çok daha etkili başka bir mesajlaşma hattı gelişiyordu.

Sarsour, yaşanan saldırı selini hatırladı. “Düşünsenize, uyandığınız bir canavarsınız…”

Bu Yaşananlar Adeta Bir Çığ Gibiydi

Kadın Yürüyüşü’nün dört eş başkanından biri olarak Sarsour, bir sicile ve bagaja sahipti.

Crown Heights’taki Filistinli Amerikalı bir dükkan sahibinin kızı olarak, 11 Eylül’den sonra Müslümanların haklarını savunan biri olarak öne çıkmıştı. 2015’te 35 yaşındayken, bir New York Times yazarı onu başörtülü “Brooklyn Homegirl” olarak nitelemişti.

2016 yılına gelindiğinde de Bernie Sanders, bir etkinlikte onu öne çıkarmıştı ki bu, ülkenin en etkili ilerici senatörlerinden birinin onayını aldığı anlamına geliyordu. New York’taki İsrail yanlısı politikacılar ise Sarsour’un İsrail’i dışlamak ve varlığını tehdit etmek suretiyle Filistin’in haklarını güvence altına almaya çalışan biri olduğunu iddia ediyordu.

O zamanlar Queens’te bir belediye meclisi üyesi olan Rory Lancman, Sarsour adil ücret dağılımı gibi İsrail’le ilgisi olmayan solcu amaçlar için düzenlenen etkinliklerde düzenli olarak görünmeye başladığında onu suçlamıştı. Sarsour’un gerçek gündeminin “kafasındaki anti-İsrail projesini ilerici araçları kullanarak solla birleştirmeye çalışmak” olduğunu düşünüyordu.

Bir Demokrat olan Lancman, Sarsour’un Kadın Yürüyüşü’nün liderleri arasında yer aldığı haberinin duyunca bunun “yaralayıcı” olduğunu ve “antisemitizmin ilerici alanlarda tolere edilip  rasyonalize edildiğini” söyledi.

Sarsour bu tartışmanın sadece politik olduğunun bilincindeydi ve buna çok alışmıştı zira Demokratlar arasında İsrail’i eleştirmenin sonuçları konusunda uzun süredir devam eden bir tartışma vardı.

Ancak yürüyüşten 48 saat sonra, Sarsour’u Amerikan feminizmine sızmış radikal bir cihatçı olarak tanımlayan gönderilerin dolaşıma sokulmasıyla birlikte ciddi bir ton ve bağlam değişikliği yaşandı. Sarsour bunu çok net bir şekilde hatırlıyor zira bir arkadaşından gelen endişeli bir kısa mesajla uyanmış. Devamında ise trend topic olduğunu görmek için Twitter’a baktığında  ne olduğunu anlamıştı.

O hafta Rus hesaplar, Sarsour’u merkezine alan ve çoğu kışkırtıcı yalanlara dayanan ifadelerle onu hedef aldı; Sarsour’un radikal bir İslamcı olduğunu iddia etmek suretiyle “IŞİD’i pohpoylayan ABD karşıtı anti-semitist bir müslüman” olduğunu dillendiren gönderiler yayınlamaya başladılar.

Bu gönderilerden bazıları geniş yankı uyandırdı. 21 Ocak günü akşam saatlerinde, sağcı bir Amerikalı kılığındaki (@TEN_GOP) bir Rus trolü, Sarsour’un Amerika Birleşik Devletleri’nde şeriat yasalarının uygulanmasını desteklediğini yaydı.

Bu gönderi, 1.686 yanıt, 8.046 retweet ve 6.256 beğeni toplayarak çok ses getirdi. Bir saat sonra, etkili bir sağcı hesap olan @PrisonPlanet, aynı temayla ilgili bir tweet zinciri yayınladı.

Graphika’nın aktardığına göre, ertesi gün neredeyse aynı anda, 1.157 sağcı hesaptan oluşan küçük bir ordu bu anlatıyı daha da köpürttü ve konuyla ilgili 1.659 gönderi yayınladı.

New York’ta sahada da işler değişiyordu. Sarsour’un yöneticisi  olduğu New York Arap Amerikan Derneği nefret içerikli mesajlar, mektuplar, kartpostallar vs. almaya başladı.

Postayı Bayan Sarsour’a ayakkabı kutuları içinde getirdiğini söyleyen müdür yardımcısı Kayla Santosuosso, “bu tamamen yeni bir seviyeydi ve gerçekten çok garip hissettirdi zira ülkenin her yerinden nefret içerikli mesajlar geliyordu” diyor.

Sarsour, “bir sorun” haline geldiğini düşünerek Şubat ayında görevinden istifa etmek zorunda kaldı.

Bu tepkiler Kadın Yürüyüşü’nün arkasındaki iyi niyetli fikirleri parçalayan, bölücü bir siyasi projeye dönüştü.

Sarsour:

 “Çığ gibiydi. Her gün bu çığ’ın içinde boğuluyor gibiydim. Sanki içinden hiç çıkmamışım gibi…”

New York City Üniversitesi’ne konuşmacı olarak davet edildiğinde, tepkiler haftalar öncesinden başlamıştı. Bu durum New York’a protesto için giden aşırı sağcı yorumcu Milo Yiannopoulous’un de dikkatinden kaçmamıştı. Bir Times muhabirinin yazdığı gibi bu protesto, “sağ eğilimli Yahudilerin ve Siyonistlerin olduğu, Pamela Geller gibi yorumcuların ve aşırı sağ’ın belli kamusal figürlerinin olduğu tuhaf bir karışımdı.”

Yiannopoulos kalabalığa, “Linda Sarsour, şeriatı düşkünü, terrorist sevdalısı ve Yahudilerden nefret eden bir ilerici saatli bombadır” dedi.

Sarsour, vereceği konuşmaya kadar olan süreci özellikle oldukça stresli olarak hatırlıyor. Konuşma günü yaklaşırken, birgün rüyasında onu öldürmek için gölgelerin arasından çıkan bir figür gördüğünü söylüyor.

Rus trol hesapları bu yaygaranın bir parçasıydı; Konuşmasına daha bir aydan fazla bir süre varken, Rusya’nın en büyük askeri istihbarat teşkilatı G.R.U. tarafından yönetilen bir sürü hesap, Sarsour’un konuşma yapmasına karşı öfke dolu ifadelerle saldırdı ve #CancelSarsour etiketiyle Twitterda bir gündem çalışması başlattı.

Yiannopoulos konuşmasına başladığında @TEN_GOP adlı aşırı sağcı hesap Yiannopoulos’un en sorunlu ifadelerini spesifik olarak seçti. Bu tweet 3.954 retweet aldı ve 5.967 beğeni topladı.

Konferans konuşması olaysız geçti. Konuşma süresince troller onun ayrıştırıcı cümleler söylemesini bekledi. Sarsour, başka ülkelerdeki Müslüman dinleyiciler için adaletsiz hükümet politikalarına karşı çıkma gerekliliğini vurguladı ve bunu “cihadın en iyi şekli” olarak nitelendirdi.

İslam’da “cihat” kelimesi herhangi bir ahlaki pratiği ve mücadeleyi ifade edebilmekte  ancak Amerikan siyasi bağlamında bu ifade “savaş” kavramından ayrı bir biçimde değerlendirelemez. Daha pragmatik bir politikacı bu ifadeyi kullanmamayı tercih edebilirdi ama Sarsour bu tavrı kabul etmiyor:

 “Ben buyum. Evet, Brooklynliyim ve aynı zamanda Filistinliyim. Bu benim kişiliğim.”

Bu söylem Rus trolleri için bir fırsattı.

Advance Democracy Inc.’e göre, ertesi hafta Rus trolleri Sarsour hakkındaki tweetleri önemli ölçüde artırıp tek bir günde 184 gönderi üretti.

@TEN_GOP, “Linda Sarsour açıkça müslümanlara cihat çağrısında bulundu, lütfen bu konuyu inceleyin” diyerek bir tweet attı. Bu tweet 6.222 retweet ve 6.549 beğeni aldı. Bu troller Temmuz ayına kadar yoğun bir şekilde Sarsour’a odaklandıklar ve yaklaşık 894 gönderi üretildi.

Bunun neticesinde sosyal medyada yine bir linç oluştu. Protestocular, Sarsour’un erkek kardeşi Muhammed’in yönetici olarak çalıştığı restoranın dışında kamp kurdu ve kovulmasını talep etti. Gelinen noktada Muhammed işini bırakıp New York’u terk etti.

Annesi postayla gelen bir paketi açtı ve evde bir çığlık koptu: Bu, Sarsour’un otobiyografisi olduğu iddia edilen ve aile fotoğraflarının içinde olduğu “Brooklyn’de Bir Cihad” başlıklı, tuhaf bir kitaptı.

Sarsour, “Hayal etmesi zor, değil mi? Uyandığınız her gün ucube bir yaratık olduğunuzu hayal edin…”

İlerici gruplar, Bayan Sarsour ve diğer eşbaşkanlar Tamika Mallory ve Carmen Perez’le aralarına mesafe koydular.

Hayaletleri Kovalamak

Rusyanın yürüttüğü bu türden operasyonlarının Amerika Birleşik Devletleri üzerinde ne gibi bir etkisi olduğunu kesin olarak söylemek çıldırtıcı derecede zor.

Bu durum Rus müdahalelerinin etkisinin abartıldığını söyleyen çoğu dezenformasyon uzmanı için bir muamma yaratıyor.  Thomas Rid, 2016 cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra istenmeyen sonuçları nedeniyle Rusya’yı suçlamak “duygusal bir çıkış yolu” haline geldi diyor.

Kadın Yürüyüşü içinde ayrışmalar zaten bulunmaktaydı.

Kimlik ve antisemitizmle ilgili iç anlaşmazlıklar zaten daha ilk günlerden kendini açığa çıkarmaya başlamıştı.

Haham Rachel Timoner, Sarsour’dan duyulan rahatsızlığın Yahudi ilericilerin bir kısmının heyecanını azalttığını söyledi.

Haham Timoner, aylar geçtikçe Yahudilerin ilerici hareketlerden dışlanıp dışlanmadıklarını kendilerine sormaya başladıklarını söyledi.

2018’de, hareketin eş başkanlarından Mallory’nin, Farrakhan liderliğindeki Nation of Islam’ın düzenlediği kongreye katılması yeni bir iç krizi tetikledi.

Mallory, birçok kişinin bu oluşuma karşı pozitif duygular beslediği Harlem’de büyümüştü. Farrakhan’ın teklifini reddetmesi için içeriden baskı yapıldı ancak onun antisemitik görüşlerini paylaşmadığını söyleyip bu baskıları reddetti. Eski eşi öldürüldükten sonra “bana destek olan Nation of Islam içindeki kadınlardı” dedi.

Mallory:

“Tam da bu nedenlerden ötürü onlara her zaman yakınlık duymuşumdur”.

Bundan sonra koalisyonun yapısı yavaş yavaş aşınmaya başladı. Çok geçmeden ilerici gruplar kendilerini üçünden de uzaklaştırmayı başladılar. Bütün bunlar neticesinde Sarsour, Perez ve üçüncü bir eş başkan olan Bob Bland 2019 yılında gördükleri baskılar neticesinde istifa ettiler.

Rus trolleri, Farrakhan ve Kadın Yürüyüşü liderlerini hedef alan günlük 20 paylaşım yaptılar ancak bu tartışmaların fitilini ateşleyen birincil itici güç olduklarına dair hiçbir kanıtımız yok.

 2018 yazında Twitter, İnternet Araştırmaları Ajansı’na bağlı 3,841 hesabı askıya aldı ve araştırmacılar tarafından incelenebilmesi için tweet’lerin 10 milyonunu korudu. Birkaç ay sonra platform, askeri istihbarat teşkilatı G.R.U. tarafından üretilen 414 hesabı askıya aldı. Öte yandan bu hesapların da tweetlerini incelenmesi için korudu.

Siyahların sorunlarına dair çevrimiçi alanda gerçekleşen Rus müdahalesini inceleyen teknoloji analisti Shireen Mitchell, Rusya’nın Sarsour’u kendi projesi için araçsallaştırarak kullanmasının Kadın Yürüyüşü tarihinin bir parçası olarak anlaşılması gerektiğini söylüyor..

Rusya bu türden ağlarla ana akım söylemin içine fikirlerini enjekte etmede artık usta.

Kadınlara Yönelik Çevrimiçi Şiddeti Durdurun platformunun kurucusu Bayan Mitchell, “Bu tweetler gruplar arasında önemli bir çatlağa yol açarlarsa, artık buna bir çatlak denmez. Buna dense dense bir vadi denir.”

Bazıları ise bu tartışmalarda Rusya’nın rolünü marjinal bir alanda görüp pek ciddiye almıyor.

Eski belediye meclisi üyesi Lancman, “Linda Sarsour’un, zararlı fikirler saçarak Kadın Hareketine zarar vermesi gerçekten utanç vericiydi” diyor.

“Maalesef Ruslar bu türden ayrışmaları kullanmakta çok usta görünüyorlar.”

Haham Timoner, olup bitenleri hatırlayınca çok üzülüyor. O yıl ilericiler arasında açılan yaraların hiçbir zaman tam olarak iyileşmediğini söylüyor.

Timoner:

“Yahudiler çok acı çektiler, Rus güdümlü robotlar bu acıları deştikçe deştiler.”

Kadın Yürüyüşü yeni bir yönetim altında devam etti ancak tartışmarlar geçen aylar boyunca birçok kadın uzaklaştı.

2017 yürüyüşünden sonra Microsoft’taki işini bırakan ve “The Electorette’i kurarak ilerici kadınlara yönelik podcastler hazırlayan Jennifer Taylor, “o birlik hissini bir daha asla yakalayamadık”

Artçı Sarsıntılar

42 yaşındaki Sarsour, geçtiğimiz bahar’da (ilk Kadınlar Yürüyüşü’nden beş yıl sonra),  bir muhabirden Rus hükümetinin kendisini hedef aldığını öğrendiğinde Bay Ridge’deki eski ofisine geri döndü.

Bugünlerde nadiren ulusal platformlara davet alıyor ve davet aldığında da hemen protestolar patlak veriyor. Polarize olmuş bir figür olarak nasıl görüldüğünü biliyor. Bu gerçeğe uyum sağladı ve bu yüzden kendisini artık daha çok Angela Davis tarzında bir aktivist olarak görüyor.

Sarsour:

“Büyük bir kar amacı gütmeyen kuruluşta veya bir şirkette asla istediğim tarzda gerçek bir iş bulamayacağım. Bu türden şeyler hayatımız üzerinde böyle etkiler yapıyor.”

Kadın Yürüyüşü ile ilgili Rus müdahalesine ilişkin veriler ilk olarak geçen yılın sonlarında American Üniversitesi’nde bir dezenformasyon uzmanı olan Samantha R. Bradshaw’ın feminist hareketlere devlet müdahalesini incelediği makalesinde yayınlandı.

O ve makaleyi beraber yazdığı diğer yazar Amélie Henle, organizatörlere saldırarak sivil toplum aktivizmini terhis etmeye çalışan sosyal medya hesapları tarafından kullanılan bir mesajlaşma modeli keşfettiler.

Dr. Bradshaw’a göre sivil toplum hareketleri, zengin kaynaklara sahip devlet destekli sabotaj kampanyalarına karşı genellikle hazırlıksız olan kırılgan yapılardır. Bu durum özellikle olumsuz şeyleri destekleyen algoritmalarla birleştirildiğinde çok daha yıkıcı bir hal alıyor. Ancak Bradshaw, “sağlıklı toplumsal hareketler demokrasiler için çok önemlidir” diyor.

Bradshaw:

“Kimse protesto düzenlemek istemiyorsa, işlerliği olan sağlıklı bir kamusal alana sahip olamayız.”

Bayan Sarsour akademisyen değil ama durumu yeterince iyi anladı.

Dr. Bradshaw’ın bulgularına bakarken “Allahım, sen bizi koru” dedi.

Sarsour aklını başına toplamaya çalıştı ve şu gerçekle yüzleşti: bunca zamandır Rus hükümeti onu ndüşünüyordu.

Bunca zaman boyunca gelen tepkilerin Amerikan sağı ve İsrail destekçilerinden olduğunu zannetmişti. Yabancı bir hükümet tarafından hedef haline getirildiği aklının ucundan bile geçmemişti.

“Rusya’nın beni kullanacağını düşünmek… Bu çok daha tehlikeli ve korkunç…”

Rus trollerinin yaptığı şeyi anlamak karakterini ve içinde bulunduğu pozisyonu değiştirmedi.

Yine de bu durum, hayatında fırtınaların koptuğu bir dönemi anlamasına yardımcı oldu. Ondan nefret eden sadece dost olarak gördüğü müttefikleri değildi. Evet, bunlar yaşanmıştı ama hikayenin tamamı bu değildi.

Hemen Mallory’yi aradı.

“Mallory, biz delice hareket etmedik”

Çeviri: Hasan Ayer

Kaynak: https://www.nytimes.com/2022/09/18/us/womens-march-russia-trump.html

- Advertisment -