Putin’in danışmanlarından, Avrasyacılığın ideoloğu olarak anılan Dugin, Türkiye Gazetesi’ne konuştu: “Rusya için Donbass ya da Ukrayna’nın belirli bir kısmını kontrol etmek zafer değil. Ülkenin tamamında belirlenen hedefler yok edilip güvenlik sağlanana ya da Zelensky teslim olana kadar askerlerimiz evine dönmeyecek.”
Merkez sağda yeni bir rüzgâr ve heyecan ne yazık ki bu koşullarda henüz esemiyor. Buna rağmen ideolojik alt yapısına bakılmaksızın Sayın Yavaş gibi insanlar sadece dürüstlüğü, hizmeti ve apolitikliği ile de ilgi çekebiliyor. Yeni merkeze aday geleceğin potansiyel tabanı, statükoya ve yaşanan derin krizlere radikal kararlarla ve cesaretle karşı duracak siyasi bir irade ve vizyon arayışını beklemektedir.
Fransa’da yüzde 5 barajına ulaşamayarak, yaklaşık 8 milyon avroluk ‘seçim kampanyası masrafının iadesi’ uygulamasından faydalanamayan partilerde kriz var. Chirac, Sarkozy gibi cumhurbaşkanlarını çıkartan merkez sağın kalesi Cumhuriyetçiler Partisi’nin adayı Valerie Pecresse seçim kampanyası için kişisel olarak 5 milyon avro kredi çektiğini duyurarak seçmeni bağış yapmaya çağırdı. Benzer bir çağrı Yeşillerden geldi.
Emmanuel Macron ve Marine Le Pen’in ilk iki sırayı paylaşarak ikinci tura kaldığı Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda İstanbul ve Ankara’daki Fransız seçmenler de oy kullandı. Le Petit Journal’e göre, solcu aday Jean-Luc Melenchon, Macron’un biraz önünde birinci sırada. Le Pen, Türkiye’de oy kullanan yaklaşık 1700 seçmenin sadece 66’sından oy alabildi.
Kaşıkçı kararıyla Türkiye, hukuk sisteminin bağımsızlıktan ne denli uzak olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. En azından imaj düzeyinde dahi olsa hukuk sistemimizin koruyabileceği asgari düzeyde bir itibar tamamıyla kaybedilmiş, neyin karşılığında yapıldığı bile belli olmayan bu “fedakârlıkla” Türkiye, tüm devlet ağırlığından vazgeçerek sessizce kenara çekilmiştir. Üstelik bu, Suudi Arabistan’la suçluların iadesi gibi yükümlülükler öngören herhangi bir ikili veya çok taraflı uluslararası antlaşma olmadığı hâlde yapılmıştır.