Cumhurbaşkanı, açıkladığı iradenin hiçbir itirazla karşılaşmadan tıkır tıkır işleyen bir süreçle yerine getirileceğine, asla refüze edil(e)meyeceğine inanıyorsa; HSK ve Yargıtay’da ona değil hukuka sadık “kuvvetli adamlar”ın olmadığından bu kadar emin olabiliyorsa, o devlette “kuvvetler ayrılığı” olabilir mi?
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Kemal Gözler İrfan Fidan’ın Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanma sürecini yazdı: “Yargıtaydan Anayasa Mahkemesine seçilen üyelerin Yargıtaydaki görev süresi ortalama 9,4 yıldır. İrfan Fidan’ın ise Anayasa Mahkemesi üyeliğine Yargıtay tarafından aday gösterilebilmesi için Yargıtayda altı gün üyelik yapması yetmiştir. Yargıtayın bu anormal ve alışılmadık durumu Türk vatandaşlarına açıklaması gerekir.”
İçen: “Ben kendi zihniyetimi nasıl bilebilirim?” Mahçupyan: “Zihniyet dediğimiz şey bilinçdışı adaptasyonun ürettiği bir durum, bilincin değil. Ve bizim bilinçdışımızı da dışarıdan bakan insanlar, yabancılar çok daha rahat okuyabiliyor. Kendi zihniyetimizin nasıl işlev gördüğünü ancak bir ilişki içinde ötekinin gözünden, karşımızdakinin bakışıyla yakalama şansımız var.”
Rusya’da zehirlenmesinin ardından tedavi için götürüldüğü Almanya'dan ülkesine döner dönmez hapse atılan muhalif lider Aleksey Navalny'nin çağrısıyla, ülkenin birçok şehrinde gösteriler başladı. Dondurucu soğukların da durduramadığı göstericilerden gözaltına alınanların sayısı artıyor.
Geçen hafta İbo Show’a katıldıkları için linçe uğrayan sanatçılara geçmiş olsun diliyorum. Cumhurbaşkanının bile sessiz kalamadığı bu olayda faillerin yakalanması yetmez; mutlaka azmettirenlerin ve talimat verenlerin de bir an önce bulunması gerekir.