Bir kilo kıymayı almaya gücü yetmeyen, giderek büyüyen çoğunluk kuzuyu nasıl alacak? Destici, kendini eleştirenlere karşı, “Geylerle yılbaşı kutlayanlar beni eleştirirse bunu kabul etmem” diyerek kutsallık zırhına büründü. Ne alakası var demeyin, alakalı alakasız her türlü kutsallık zırhı bugünlerde iş görüyor, daha doğrusu başka zırh kalmadı.
Müjde Ar, evinin önünde protesto gösterisi olduğu akşam Sezen Aksu’nun evinde yaşananları anlattı: “Biz korkmadık. Korkan insandan Sezen Aksu olmaz. Fakat bu dil koparma meselesinin bizzat camide dile getirilmesi korkunç bir tehdittir ve tehlikedir. Bu direkt olarak halkı sanata, sanatçıya karşı kışkırtmaktır."
Güzeli yaşamayı kaybettiğinizde zevksiz bir caminin mimarisiyle hoşnut olacak, tel örgülerle çevrilmiş sitelerde dininizi koruyacaksınızdır. Sazsız ve sözsüz dindarlık kültürünü kaybetmiştir; dini bilgi kültürsüz ne kadar yaşanılabilir ve ne kadar aktarılabilirse o kadar anlaşılabilir ve o derece hissedilebilir.
Yaldızlı Elysée’yi, kaleyi andıran Kremlin’i, Pekin'deki devasa Halk Meclisi salonunu unutturacak zarifliği ve hikâyesiyle Arnavutluk’un başbakanı ressam Edi Rama’nın makam odası, dünyanın en saygın galerilerinden birinde sergilenmiş kendi eserleriyle kaplı. Enver Hoca’nın yasakladığı eserleri yurtdışında görebilmek için basketbol milli takımına, rejimin yıkılışının ardından da siyasete giren Rama, sıradışı hayatının yanında Soros’a yakınlığıyla ve ciddi yolsuzluklarla anılıyor.
Nevşin Mengü, Erdoğan'ın Sezen Aksu açıklamasıyla ilgili ilginç bir iddiayı dile getirdi: "Cumhurbaşkanı bu açıklamayı yaptığı sırada gazeteciler duyuyor fakat Cumhurbaşkanlığı basın müşaviri 'Arkadaşlar bunu yazmayın. Fahrettin Bey de yazılmasını istemiyor' diyor."