Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası, Türkiye’dekinin aksine dünya basınında geniş yer buldu. İngiliz gazeteleri istifanın Türk lirası için lokum gibi bir karar olduğunu yazdı.
Karar’dan Mustafa Karaalioğlu Erdoğan’ın istifayı Pazar sabahı öğrendiğini fakat “oralı olmadığını”, bunun üzerine Albayrak’ın istifa mektubunu Instagram’a koyduğunu yazdı. Sözcü yazarı Deniz Zeyrek’e göre ise Berat Albayrak’ın arzusuyla Erdoğan’ın iradesi çatıştığı için Anadolu Ajansı istifayı haberleştirmedi.
Ekonomik krizin tam ortasında Hazine Bakanı bir Instagram notuyla ortadan kayboldu ama o bakanın yeni ekonomi programı açıklamalarında en önlerde oturan işadamları, işkadınları ve onların büyük büyük dernekleri halının altına saklanmaya devam ediyor. 2020 yılının sonunda Türkiye, tarihinin ancak Beştepelogların analiz edebileceği en Sovyetik 27 saati yaşadı.
Bir genç kız oturmuş kulaklıkla müzik dinliyor. Yanındaki yaşlı kadının seslenişini bu yüzden bir türlü duyamadı. İnmek istediği durağın gelip gelmediğini soruyor çekinerek, ama o dijital kuşaktan bir kız olarak kendi içinde, dış dünyaya kepenkleri indirmiş, kulağındaki sesten bile uzaklarda belki, biz onu müzik dinliyor sanırken.
Atatürkçü hegemonyayı, ordudan, bürokrasiden büyük ölçüde temizleyince, “yeni bir dünyaya açılabiliriz” hissi oluştu. Ama olmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimiyle “kültürel hegemonya” kurulamadı. Hatta yeni muhafazakar ideoloji, gelişmenin önünde bir engele dönüştü.