Manşet

İmamoğlu, Cumhurbaşkanı adayı gibi yazdı…

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Karar gazetesine Cumhuriyet’in 97’inci yıldönümü vesilesiyle “2’inci Yüzyılın Eşiğinde” başlıklı bir yazı yazdı. İmamoğlu, ilk kez yerel sorunlar yerine Türkiye’nin genel meseleleriyle ilgili görüşlerini ortaya koydu ve “Yarını planlamak bugünden başlar” dedi. İmamoğlu, “Gazetecileri cezaevine atılmayan, düşünceyi suç saymayan, güçler ayrılığı olan, güçlü laiklik anlayışıyla coğrafyasını zenginleştiren” bir Türkiye tablosu çizdi.

Türk dizileri İspanya’yı fethetti

İspanya, televizyonculukta, filmde, dizide güçlü bir ülke. İspanya’nın bu gücü Netflix’le birlikte daha geniş kitleler tarafından fark edildi. Ancak yaklaşık son 5 yıldır, ekonomik koşulların da etkisiyle, ana akım İspanyol tv kanalları, dizi üretimini yavaşlatmış durumda. İspanya’da (ve bazı başka Avrupa ülkelerinde de) dijital platformlar dışında artık çok ciddi bir dizi üretiminden söz etmek zorlaşıyor. Türk yapımları, bu açıdan, boşluğu dolduruyor.

Dayak yeme sırası onlarda… Fransa’nın yetmez ama evetçileri: ‘İslamogoşistler’

Fransa’da yirmi yıl önce harlanmaya başlayan Müslüman antipatisinin bugün ulaştığı boyutların bütün faturası, başta başörtüsü olmak üzere Müslümanlara karşı uygulanmak istenen yasakçı politikalara karşı çıkan özgürlükçü kesimlere çıkartılıyor. Onlara ‘İslamogoşist’ deniyor. Onlar, Fransa’nın yetmez ama evetçileri!

Hata neredeydi?

Öyle görünüyor ki bu öfke bugün bir yol ayrımına gelmiş durumda. Hata neredeydi sorusu “ustalıkla” sorulmuş bir soruydu ve Müslümanların kendilerine bakmalarını engelleyici bir yan da taşıyordu. Nesnel nedenleri ima ediyordu ve öznel ya da içsel, zihinsel nedenleri dışlıyor, uzaklaştırıyordu. Soru, kimin ya da neyin hatası değildi çünkü, hata neredeydi, buna göre, cevap da orada bir yerlerdeydi ama bulunamıyordu, durmaksızın aranıyordu bu yüzden.
- Advertisement -

Yemin et?

“Yalanım varsa, şu ışığa kör bakayım” derdi, abajuru göstererek. Yahut “O ocak gibi sönüp sönüp yanayım”, “Şu pirinç gibi dert dökeyim”. Elindeki bardağı sallayarak, “Bu çay gibi kanım aksın”... Yeminleri şu ışığa, bu çaya, o pirince değdiği an elle tutulur bir nitelik kazanıyordu sanki.

En Son Çıkanlar